Kayıtlar

Coğrafya kader değildir

COĞRAFYA KADER DEĞİLDİR Belkide ilk defa İktisatcı  Daran Acemoğlu  tanımladı. Ulusların Çöküşü isimli kitabında, " coğrafya kader değildir" deyimini kullandı. Dünyanın değişik coğrafyalarında Birleşik sınırlarda farklı dünyaların oluştuğunu örnek verdi. " İşte sınırın bu tarafı Güney,  zenginlik, özgürlük ve modern medeni bir yaşam kazanılmış, diğer yakası Kuzey, açlık, fakirlik, yoksulluk ve ilkel bir yaşam, dünyaya kapalı Küzey Kore örneğinde  olduğu gibi   Hakikaten ilginc bir durum.  Sınırın bu yakası olabildiğince modern bir ulus teşekkül etmiş,  diğer yakası felaket açlık, yokluk bölgesi.. Aynı durum, bizim yaşadığımız coğrafya için de geçerli değil mi?   Bir yanda Türkiye,  sınırın diğer yakasında Suriye...  Türkiye'de, İçanadolu bölgesinde iki  Vilayet'e bakakıncada benzer durumlar fark ediliyor.  İkisi de sınır komşusu Kayseri ve Nevşehir.  Kayseri, dünyaya açılmış ticaret merkezi.  Nevşehir, Kapadokya bölgesi. Nevşehir, Gülşehir İlçesi

ÇEVRE Mİ—YOKSA İNSAN MI ÇEVRENİN ESERİDİR

ÇEVRE Mİ—YOKSA  İNSAN MI  ÇEVRENİN ESERİDİR Çevremiz bizi var eden gereçek ya da biz insanlar çevremizi  yaratan,  düşünen  canlılarız. Her gün zamana karşı yarışıyoruz. Ve yaşarken çevremizi yaratıyor, bir yandan sürekli üretiyor, diğer yandan da zamanın bizden sürekli birşeylerin eksiltip, tükettiği, aldığı gibi, biz de  ürettiklerimizden yükselen eğriyle sürekli  tüketip eksiltiyoruz. Üretim  metotları, endüstri, iktisat, ekonomi çevreleri" insanların tüketmesi için durmadan piyasaya yeni ürünler, teknolojik materyaller ve mekanik ürünler arz ediyor. Arzın çeşitliliği kalitesi cazibesi, talebin iştahını kabartıyor ve bu döngü  mutamadiyen  kendini yeniliyerek yükselen bir ivmeyle  döngüyü tamamlıyor.  Eğer,  talep cephesinde gözle görünür bir yavaşlama söz konusu olması durumunda, arzın bütün yapısı "kalp ritmi"  bozuluyor, daha doğrusu piyasalar zincirleme kalp krizi geçirmiş kabul ediliyor. Piyasanın bu kontrolsüz  merhalesinde anlıyoruz ki, arz

Türkiye’nin çağdaşlaşma yolundaki engeller

Türkiye’nin her geçen gün daha da modernleşip çağdaşlaştığına tanık oluyoruz. Türkiye, son yıllarda insanına, toplumuna, milletine yönelik yaptığı sosyal, ekonomik, teknolojik ve eğitim, sağlık alanında yaptığı yatırımlar, yeni kazanımlar nasıl inkar edilip görmemezlikten gelinebilir. Bu yatırımları ancak çağdaşlık ve modern toplum olmanın gereği olarak tanımlayıp ifade edebiliriz. Diğer tarafta hiç beklenilmeyen umutsuz  direnc  politikalarının da sürüme girdiği oluyor ki, bu tarafta ki çağdaş modern Türkiye görüntüsünü yerle bir  ediyor. Türkiye, kimi politikalarıyla da kendi ayağına sıktığına istemeyerek tanıklık  ediyoruz. Bu  aykırı  politikaların başında hukuk  ve  yargı uygulamaları geliyor. Ozaman Türkiye kendini, içeride de dışarıda da anlatmakta zorlanıyor,  daha doğrusu  anlatamıyor. Bu ve benzeri çağdışı politikaları  geçmişte de yaşamış ve Türkiye olarak son derece rahatsız olmuştuk. Türkiye olarak siyasetten çıkmaza girmiş durumdayken, şu ses

Terorist Kobani ve ABD ittifakı

Resim
Terörist Kobani, Türkiye’de onlarca terör saldırısında bulunarak, yüzlerce masum insanımızın hayatını kaybetmesine  neden olmuştur. ABD, Suriye’de, bu  eli kanlı terörist ile iş birliği yapmakla kalmayıp, Beyaz saray’a davet etmek gibi bir aykırılığı da gündeme taşımak istemektedir. Bunun karşısında, Türkiye, ABD ile birlikte yine Suriye’de DEAŞ Terör örgütü lideri Bağdadi’nin  etkisiz hale getirmek için yapılan operasyona katkı sağlamıştır. ABD, Terör örgütü liderlerini etkisiz hale getirmek için düzenlediği operasyonlar da oldukça   başarılı olduğunu da kabul etmek gerekir. ABD’nin DEAS liderine yönelik yaptığı operasyon ilk değil. Geçmiş dönemlerde de Terör örgütü liderlerine yönelik başarılı operasyonlar düzenliyerek ” Usame bin  Ladin” etkisiz hale getirmiştir. Diğer tarafta, Türkiye, 40 yıla yakındır ülkemizde terör eylemleri gerçekleştiren ve   binlerce insanımızın hayatını yitirmesine,  Türkiye’nin milyarlarca dolarlık mali zararına  neden olan, PKK Terör örgütün

Dünya eski dünya değil çocuk

Dünya, eski dünya değil çocuk Bugün de  sen, dünkü gibi düşünüyorsan,  yaşamak için  kendine başka dünyalar aramalısın. Yaşadığımız  dünya hergün yeniden şekilleniyor. Dünün, üretim ve satış politikalarıyla bugün ki  aynı değil. Keza, ürün yelpazesi ve çeşitliliği açısında da öyle. Siyasette  de durum bundan farklı değil.  Politikada da öyle.. "kararlı kararsızlık hakim" sürekli değişim göstermekte.  Ulusal çıkarlarınız, potansiyel güçünüz  ve size uygulanan kuvvet,  her an değişebileçek kararlı kararsızlığınızın  ana belirleyici unsuru olmakta. Dünya da öyle,  çoktandır tek merkezli olmaktan çıktı. Yükselen Çin ekonomisiyle birlikte Çin teknolojisi, dünya pazarlarında  bütün dengeleri değiştirdi. Özellikle Çin'in bileşim teknolojisi ve yarattığı  Huwaı markası, başlı başına büyük bir başarı. Hindistan'ın,  Mars'a uzay aracı göndermesi de Hindistan ve coğrafya için çok önemli bir gelişme. Diğer yan da Japonya,   yüzlerce  

Diplomasi ve Kırmızı Telefon

Resim
Diplomasi ve Kırmızı Telefon Elektronik iletişim dijital erişim, sosyal medya ve diğer  bileşim araçları yaşadığımız çağın bütün dinamizmini  doğrudan değiştirmektedir.  Bu değişim,  yaşam adına ne varsa kimini doğrudan kimini de dolaylı yoldan etkileyerek  toplumlara  “yeni nesil “ yaşam algısı oluşturmaktadır.  Bu  yeni  jenerasyonun yaşamsal  değişimini,  gelişimini engellemek ya da aksatmak gibi bir durum söz konusu da değil.  Yeni nesil yaşam algısı,  gelişme göstermeye açık uluslarda  yeni sosyal ihtiyaçları da zorunlu kılmaktadır.  Devlet diplomasinden tutun da  daha aşağı halk sınıflarına doğru  toplumsal yaşam araçları geçtiğimiz yıllardaki gibi  olmadığı gerçeğinden hareketle,  insanların yaşamdan beklentileri de buna parelel olarak değişkenlik göstermektedir.  “ Ağladılar, oğlum bunu yaz dediler. Evlatlarımız evlenmekten, yuva kurmaktan korkuyorlar böyleyken,  biz de onları evlendirmekten korkuyor, çekince gösteriyoruz.  Çocukların karşılıklı

Hukuk, modern toplumların özgürlük tanımıdır.

Hukuk,  modern toplumların Özgürlük tanımıdır.  Hukuk: Medeni toplumların özgürlük kavramını geliştirerek, toplumun yaşam kalitesini artırmıştır.  Hukukun üstün, yargının bağımsız ve güçlü olduğu toplumlar,  siyasi “ rejim “ amaçlı birbirlerinin boğazına sarılmamaktadır.  Batı toplumlarının çağdaş hukuk normları   içinde politika üretmeleri, siyaset yapmaları “ hareket etmeleri “  sonucu hukuk, bugünkü Batı’da modern toplumu  yaratmıştır... Hukuk,  toplum için olduğu kadar devlet için de hukuk, en başta uyulması, riayet edilmesi zorunlu bir kavramdır.  Aksi durumda, devlet için de, toplum için de ;  bugün Doğu  toplum kültüründe ve devlet kültünde olduğu gibi,  egemen güçlerin ideolojik fikirlerin  öne çıkakacağı aşikardır.  Bu güçlerin egemenlik alanları da karşı tarafta yeni gettoların  “ faili meçhullerin, yeni Silivri’lerin “ oluşmasına neden olacaktır.  Hukukun egemen olmadığı toplumlar, sürekli kendini ötekileştirir, gerer.  O,  toplumda çatışma psi