Doğa vazgeçilmez esin kaynağımız
Yaşamın hayatın bize sunduğu canlı/cansız varlıkların çeşitliliği, zenginliği insanların duyusal, düşünsel içgüdüsel yaratıcılığına katkı sağlamakta. İnsan biyolojik olarak doğada beslendiği kadar fiziksel, ruhsal, düşünsel ve bilimsel yönlü de yine doğa vaz geçilmez esin kaynağıdır. Özellikle şairler için doğa eşsiz ilham perisidir. Şairler, duyusal hisleriyle bir dünya yaratırlar. Sınırları olmayan, uçsuz bucaksız vadiler, yamaçları leylaklar, zambaklar, menekşe ve binbir renkli kır çiçekleriyle donattı kazandırıp tabiata ahenk verirler. Yine, ılık, soğuk mevsimler yaratırlar. Gökten akan şelaleler, dinmeyen yağmurlar ve denizlerin susuzluğunu gideren taşkın nehirler akıtırlar, doğudan batıya kadar, menderesler çizerek akan. Şairler, ulaşılmayan doruklarına ayak basılmayacak kadar yüce Kaf dağları yaratıp onu masmavi bulutlarla taçlandırıp gelinlik giydirirler. Onların güneşi göz kamaştırmaz. Gökyüzünü, onlarca rengin tonlarıyla gökkuşağıyla bezer