Kayıtlar

Hükümet ve Devlet politikası

         Bölgemizde olağanüstü gelişmeler yaşanılıyor, yaşanılmayada devam edeçek. Çünkü,  bölgemiz pek çok açıdan az gelişmiş ve gelişmekte olan ülke ve devletlerden oluşuyor.  Bu gelişme süreçi engel olunmayacak ihtiras ve  yaşamın cazibesiyle devam edecektir. Küzey Irak'ta  daha evelden Özerkliği kabul edilmiş Barzani liderliğinde  küzey Kürt bölgesi  devlet olma talebiyle Dünya kamuoyunun önüne çıkarak, bütün kararlılığı ile, ya istiklal ya ölüm dedi. Şimdi ne olacak, hangisi ülkeler özerk bölgenin devlet olma talebine evet veyahut hayır diyecek. Türkiye, bu talebe nasıl yaklaşıyor; nasıl yaklaşmalıdır. Geçmişden günümüze, Türkiye şu güne kadar  bölgenin tek tartışmasız hamisi, destekçisi durumunda idi. Yaklaşık otuzyıldır Barzani  ve Talabani'ye  TC ti devleti  olarak tüm imkanlarımızı kullandırdık. Bu bölge liderlerine TC. Diplomat pasaportu vererek, dünya ile irtibat kurmalarını sağladık.  Saddam'ın Halapce katliamında, bölgenin yanında olduk. ABD nin Irak'a ol

MHP' de Büyük Kırılma

Mhp'de büyük kırılma Türk demokrasi geçmişten günümüze yol alırken, siyaset günce izde  tanık olduğumuz büyük kırılmalar yaşanıldı. Bu kırılmalar milletimize ve siyaset yapan politikacılarımıza büyük acılar yaşattı. Şu günlerde de MHP' de büyük kırılma yaşanılıyor. Bu siyasi kırılmanın evvelki kırılma\trajedilerden farklı yönü; Önçeki kırılmalara neden siyaset değil, anti siyasetci  " askeri darbeler ". Şimdiki ise siyasete kırılma yaptıran  legal siyaset ve siyasi liderlik. Fark burada. Eylemi, farklı\trajik kılanda bu. MHP de, partili delegelerin büyük çoğunluğu,  genel kongre talep ederken partinin, genel başkanı "Devlet Bahçeli" hükümetle ittifak yaparak, partilinin kongre talebini engellemektedir. Bu anti demokratik durumu  Parti Genel Başkanı kendi lehine "ikbali e" kullanmaktadır. Partili\muhalif gurup, bu durumu hazmedmekte zorlanmaktadır. Bu süreç Parti içinde büyük kırılmaya neden olduğu gibi, Türk demokratik siyasi tarihinde d

Tasarım -Görsellik ve Şehir

            Toplumlar sosyal, ekonomik iktisadi gelişme gösterdikçe; yarattığı, ürettiği duygu, düşünçeyi kalıcı kılmak üzere eşyaya sanata dönüştürüyor.  Yaşayan toplumun algısı pazara, çarşıya, müziğe, mimariye, siyasete ve birçok şeye yansıyor.  Tasarım ve mimari yapı, yerleşik  toplumların gelişmişlik seviyesinin göstergesi olarak da kabul edilmekte. Geçmişten günümüze kalan ve hala değeri katlanarak devam eden bu yapılar, Dünya kültür mirası olarak kabul edilip, koruma altına alınmakta " UNESCO". İstanbul denince akla AYASOFYA gelir; İstanbul'u  şehir yapan değer, İstanbul kadar ağır. Ayasofya Avrupadan yüce. Gezen gören bakan bilir. Dünyanın her yerinden ziyaretçi akını vardır. Ancak Ayasofya'nın, ziyaretçisinin önündeki engel yine İstanbul'un kendisi, şehirin kalitesinin korunamaması. Avrupa'da da  benzeri yapılar var. Ancak bu yapılar ile birlikte  şihirin büyük bölümü korunaklı ve bütünlüğünü korumakta. Paris, Londura, Roma, Amsterdam , Bürüksel, Viy

İnsanlık Ağacı

          Doğrusu, bitkilerden Çiçek'ten, bahçeden- bağdan hiç anlamam. Bu yaz dönemi bahçede tanık olduğum, ağaçlarında bakım ve korunarak gelişiyor olmasına tanık oldum.  Dünyada insanlığın gelişip korunması da öyle,  insanın fıtratına uygun karekterlerin korunup geliştirilmesi, insanlığın tarihi kadar eski. Gelişmiş toplumların kendi halklarına  sağladıkları, demokratik haklar ve yaşam kalitesi; dünyanın diğer yakasındaki az gelişmiş toplumların gıptayla baktıkları ve ulaşmak istedikleri, ulaşamadıkları hedefler olarak algılıyoruz.   Duruma böyle bakınca, milletlerin  önündeki enbüyük engelin yine milletin kendisinin olduğunu görüyoruz.  Toplumlarda  ekonomik iktisadi kalkınma ile birlikte, kültürel ve entelektüel algı gelişme göstermediği sürece;   Bir ulusun  tam anlamıyla gelişmişliğinden  söz edemeyiz.  Bununla birlikte yani kültürel geri kalmışlığın diğer alanlara yapacağı olumsuz katkı beklenilen karşılık olacaktır.  Şöyle ki,  toplumun iç iletişim (kültürel) eksikliği b

Tanımsız Kararlılık

          Yoğun olarak yaptığımız eleştiriler, yetersiz yersiz ve eksik yanlış bulup ifade  etmek ihtiyacı duyduğumuz  birçok konu başlığı var. Birikmiş, güncel taleplerden doğan artarak devam eden, çözüm gerektiren problemler de var.  Çoğu zaman eleştirilerimiz yerini, hakarete varan saygı sevgi duvarını aşan  ifade. İthamlara bırakıyor. Eleştirilerimiz ve konu başlığı oluşturan politikalarımız, tanımsız ucu açık kararsızlığa dönüşüyor.  ulusal politikada dahi, bir tarafın kanlı kavgalı darbe dediği kalkışmaya; diğer kesim planlı darbe diyebiliyor.  Durum böyle olunca ortaya tanımsız kararlılık gibi anlamsızlık ortaya çıkıyor.  Başka Birgün, cemaat ile fetöyü ayıracağız; kim cemeatcı kim fetöcü  ayıklayacağız. Entelektüel alanda da tanımsız kararlılık söz konusu. Kim liberal değişimci, kim muhahafazakar gelenekçi, doğrusu anlamakta güçlük cekiyoruz.  Mhahafazakarlığa  gelenekçi algıya karşıysan libaral değişimci; liberal demokrat  laik karşıtı isen, tutucu muhafazakarsınız. Peki a

BUHARA - SEMERKANT

          Büyük medeniyetler, uluslar  büyük idealler ile kurulur. Millet ve medeniyetleri , küçük detaylar, ayrıntılar ayakta tutar. Basit gördüğümüz eylemler, refleksler  toplumun kalitesini  seviyesini ortaya koyar. ulusları ayakta tutmaya, sadece askeri güç ve devlet otoritesi yetmez.  Yaşayan toplum , sürekli kendini canlı, dinamik yeniliğe açık tutmalıdır.  Türklüğün  bayraklaştığı, medeniyet oluşturduğu ölümsüz şehirler Buhara ve Semerkant olmuştur. Rusların 1917  Bolşevizme kominist devriminden sonra 1920 yılında bu şehirler, Rusların barbar istilası sonucu işgal edilerek yıkılmıştır.           Türkleri Anadolu'ya taşıyan, Buhara ve Semerkant gibi şehirlerde yarattığı yüksek medeniyettir. Kabuğuna sığmayan millet, Anadolu'da Bizans'ın estirdiği insan hakları ihlali içeren bağnaz politikalarına 1071 Malazgirt meydan muharebesi ile son vermiştir. Sultan Alparslan Anadolu'ya Türklerin oluşturduğu yüksek kültürü  taşımıştır. Bu kültür bu din inanç, hümanist insan

Demokratik Algı

          İnsanların yaşadıkları coğrafya ile kültür,gelenek,görenekleri ve algıları  baskın bir şekilde örtüşüyor. Bu durum kaçınılmaz bir gerçek. Osmanlı dönemi patişahları ve o günün bürokrat'larından Çoğu yönünü o günün Avrupa"sına dönmüş olduğunu görüyoruz. O günün toplumu yapısı  dini İnançları, yüzlerce yıllık birikim yapmış gelenek ve görenekleri, şüphesiz değişimi engelleyen faktörlerdir. En tepedeki Patişah da olsa  toplumun algısını bir çırpıda değiştirmeye muktedir olamazdı, bunu da başaramadı. Patişahların yapmaya muktedir olamadığı değişimin bedelini; kendi saltanatları devlet ve milletinin varlığı ile ödemek zorunda kaldılar.           Bugün, yine aynı sorunu yaşıyoruz. Gelişmiş toplumlar, onların siyasette, hukuk da, demokratik temayüllerindeki gelişmeleri; bazen hayranlık, kimi zaman öfke, hazımsızlık, özümseyememişlik  gibi karmaşık duygularla gözlemliyoruz. Net bir tavır, duruş politika edinme kararlılığı  gösteremiyoruz. Algılarımız inançlarımız, kendimiz