Hükümet ve Devlet politikası



         Bölgemizde olağanüstü gelişmeler yaşanılıyor, yaşanılmayada devam edeçek. Çünkü,  bölgemiz pek çok açıdan az gelişmiş ve gelişmekte olan ülke ve devletlerden oluşuyor. 
Bu gelişme süreçi engel olunmayacak ihtiras ve  yaşamın cazibesiyle devam edecektir. Küzey Irak'ta  daha evelden Özerkliği kabul edilmiş Barzani liderliğinde  küzey Kürt bölgesi  devlet olma talebiyle Dünya kamuoyunun önüne çıkarak, bütün kararlılığı ile, ya istiklal ya ölüm dedi. Şimdi ne olacak, hangisi ülkeler özerk bölgenin devlet olma talebine evet veyahut hayır diyecek. Türkiye, bu talebe nasıl yaklaşıyor; nasıl yaklaşmalıdır. Geçmişden günümüze, Türkiye şu güne kadar  bölgenin tek tartışmasız hamisi, destekçisi durumunda idi. Yaklaşık otuzyıldır Barzani  ve Talabani'ye  TC ti devleti  olarak tüm imkanlarımızı kullandırdık. Bu bölge liderlerine TC. Diplomat pasaportu vererek, dünya ile irtibat kurmalarını sağladık.  Saddam'ın Halapce katliamında, bölgenin yanında olduk. ABD nin Irak'a olan müdahalelerinde de Bölgenin yanında olduk. Bölgede, sınırımıza gelen göçmenlere kuçak açtık, millet olarak barınma ve konaklamalarına imkan verdik. Kısacası bölge günümüze kadar, ülkemizin artı imtiyazlı vilayeti  konumunda idi. Ayrıca bölgede, yüzlerce Türk şirketleri bölgenin imar, iskanında katkıda bulunuyor. Neyse, bundan sonra ne olacak? Hükümet politikası nedir? Devlet politikası ne olaçak?  Genelde devletlerin; bir hükümet, birde milletten gizlenen devlet politikaları olmakta. Geçtiğimiz günlerde  sözünü ettiğimiz bölgenin,  özerk başkanı Barzani'nin Türkiye ziyaretinde, TC ti olarak Barzani'yi   devlet protokolü ile karşılayıp ağırlamak ile zaten, Türkiye bu gelişen olağan durumdaki tavrını çok önceden  saptamıştı. Özetle Türkiye bölgede  Küzey Irak Kürt bölgesinin devlet statüsü kazanmasına, örtülü evet derken; hükümet ve siyaset şoven bir dil kullanarak, bölgede ateşsiz, barutsuz tatbikat yaparak, tanklara patanaj yaptırıyor. İlerleyen günlerde durum dahada netleşecektir.  Şuda bir gerçek ve engellenemeyen bir durum ki; gelişmiş Avrupa'da üniter devlet nerdeyse yok. Önce ayrılmışlar, sonra birleşerek güçlenmişler. ABD, Birleşik Krallık, Federal Almanya ve nüfusu 20 bin olmayan devlet ve Krallıklar var. Böyle olmakla, ayrılmakta birleşmekte olgunluk, kalkınmışlık, entelektüel birikim gerektiriyor.

                  GİRİŞİMCİLİK VE SÜSPANSİYON

           Devlet,  milli gelirin büyük bölümünü girişimcilere süspansiyon " hibe " içeren kredi veriyor. Bazı bölgeleri  coğrafyanın durumuna göre yapılacak yatırımlarda finanse ediyor.  Bölgemizde hayvancılık, sulu tarım gerekirse sanayi destekleniyor. Bu imkandan yararlanan hemşehrilerimiz azda olsa var. Yalnız,, bu katkıdan ilçe olarak gerektiği ölçüde yararlanmak gerekir. Bu imkanı fırsata dönüştürebiliriz. İlçenin, kamu ve özel kurumları, esnaf odası, ilçe tarım;  yatırımcıları bölge insanını gerektiği ölçüde konuyla ilgili bilinçlendirir, teşfik edilerek işlemler kolaylaştırılırsa; devletin sunduğu imkandan daha fazla yararlanır. İlçemizin, ekonomik sosyal kalkınmasına katkıda bulunmuş oluruz. Aksi taktirde, yatırımlar başka bölgelere kaçar. Bakın, Acıgöl organize, Ürgüp Organize, Nevşehir Organize alanları ve onlarca fabrika var. Niçin Gülşehir Organize olmasın. Bu tesislerin bütün alt yapısını devlet yapıyor. Arazisi hazineden.
       
          Değerli arkadaşlar, sevgili hemşehrilerim; bu köşenin öyküsü var.  İlçenizde bir basın organı bir gazeteniz var. Dilaver Can gibi bir gerçek gazeteci, gazete editörü var.  Bu ne demek biliyormusunuz! Hafife almayın, basit görmeyin. Basın demek, hürriyet demek, bilinç, özgürlük, vatan, bayrak, Cumhuriyet demek. Halk adına sorgulamak demek, sizde tanık oluyorsunuz basına intikal eden, deşifre olan olayların nasıl sonuçlandığını. Bilincin olgunlaşıp gelişmediği memleketlerde, değer yaratılmadığı gibi; varolan değerler de gereken önem verilip korunmaz. İnkar ve küfür kendine alan acar. Kısaca basına destek olalım ilgi gösterelim. ABD devletinin kurucu babası kim biliyormusunuz? 1770 li yıllarda, nüfüsu Gülşehir kadar bile olmayan " o yıllarda"  gazetenin maksimum kullanıldığı bir ilçede; gazeteçilik yapan bir gazeteci. Benjamin Franklin. Yeri gelmişken,  rahmetli Turgut Özal; ABD ye atfen " araştırdım, düşündüm, bu millet nasıl kalkınmış dedim ve şu yargıya vardım; " hür mütebeşis, girişimcilik ve fikir hürriyetinin gelişmesi"

       

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Belediye Başkanı Erol Ünlüsoy

Araştırmacı Yazar İbrahim Selvi ile Röportaj Röportaj : Asude Can

HDP-YSP ya da Kandil'in siyasi uzantısı