Kayıtlar

Baykal demokrasisi “ Monarşik demokrasi”

Resim
Sevgili Deniz Baykal,  Türk siyasi hayatına çok genç yaşta atılmış, istikrarlı tutarlı, dengeli bir politik karakter  geliştirmiştir. Hiç bir zaman  siyasette yalpa yapmamış, çizgi değiştirmemiş, Cumhuriyetin temel niteliklerini özümsemiş, siyasi yaşamı boyunca bu yönlü  politika geliştirmiş ve bu  mihvelde mücadele etmiştir.  Bu durum bir siyasetçi için büyük başarı, gelecek kuşaklar içinde bir model teşkil edeçeğini umuyorum.  Baykal’ın bu günlerde sağlık sorunları var, tedavisi sürüyor. Sevgili Baykal’a burdan geçmiş olsun dileklerimi iletiyor, Allahtan acil şifalar diliyorum.  İnşallah en kısa zamanda sağlığına kavuşur, çok sevdiği sabah yürüyüşü, koşu yapmak ve de siyaset ile yaşama merhaba demesini  bütün kalbimle temenni ediyorum.  Buraya kadar,   insanın varlığı ve varlığının kutsallığı dokunulmazlığı, özgürlük ve doğuştan atfedilen saygınlığı ile korunulan yurttaşlık hakları.  Biz Cumhuriyet’e inanırken, demokratik toplum ve demokrasinin gelişmesini sav

8 Mart Dünya Kadınlar Günü'ne atfen

Tabiatın doğal ekolojik yapısının değişmekte olduğunu yaşayarak tanıklık ediyoruz . Keza yiyecek içeceklerimizin de genlerinin  değişmiş  olduğunu biliyoruz. Bununla birlikte  insanların psikolojisinin de değiştiğini, geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi sükûnet içermediği gerçeğinden hareketle. Küçücük hadiselerden  çıkarılan münakaşaların katliamlara dönüştüğünü görmekteyiz. Toplumda Şiddet, bütün gücüyle kollarını açmış bir girdap gibi insanları içine çekiyor. Bu durum belirli bir kültür ve coğrafya ile de sınırlı değil, bütün dünyada gözlenmekte olan bir vakıa. Gelişmiş Avrupa'da buna dahil. Toplumda artış gösteren  şiddet vakası özellikle kadınlara yönelik olarak ön plana çıkmakta. Bir adam  bütün öfkesiyle önüne kattığı, sevgilisini, eski eşini, çocuklarının annesini elindeki bıçak ya da pompalı tüfek  ile öldürmek için kovalıyor, kadın can havliyle, kendisine hiç bir korunak edinemeden katili olacak caninin  önünde koşarak kaçıp, canını kurtarmaya çalışıyor. Avın, Avc

Başlangıç...

Resim
Türkiye için bir hayali olan, siyasi politik vizyon sahibi insanlarımızın, ulusumuzun gelişip kalkınması yolunda büyük adımlar atmak için çalıştıkları inkar edilemez. Bu anlamda Türkiye için en büyük projeyi siyasi parti örgütleri  geliştirmetkte,  politik olarakda seslendirmektedirler. Ak Parti, Türk siyasi  arenasında  onyedi yıl iktidarda kalmayı başaran, Türkiye’nin tek  büyük partisi olmayı başarmıştır. Bu süreçte AK Parti Türkiye’nin yönetilmesi adına yetkilendirilen, kaptan köşkünde   dümenin tek   hakimidir. Ne var ki,  Ak Parti iktidarı 17 yıllık zaman sürecinde kattedtiği  mesafe itibarıyla... Dönüp ardımıza baktığımızda... Niçe denizler, ne sıra dağlar aşıp köprüler, kanallar, Adli Saraylar, Toki Konutları,  Üniversiteler ve daha nice kalıcı eserleri yurda  kazandırarak bu günlere ulaşan  Ak Parti siyasal hareketi, büyük küçük bir çok işin de  üstesinden gelmiştir.... Bunun yanın da, FETO Terör Örgütü’nü de bu arada etkisizleştirmeyi baş

İnsan ve kilişeleşmiş düşünce kalıpları...

Resim
İnsan,  düşünüp ifade etmek, tanımlamak  istediği çoğu  kavramları açıklamaktan çekiniyor.        Doğru düşünüp tanımladığından emin olsa da,  acaba diyor! Toplumda çevrede, nasıl karşılanır? Ne derler? Şimdi ben bu konuya farklı bir açıdan baksam, Terörist ya da yandaş derler mi? ..  Evet derler.. .. Toplum, klişeleşmiş,  düşün kalıpları bilinen ve kalıtsal tanımlara iman ediyor... Ve onun dışına çıkmaktan, tepkiyle karşılaşmaktan, hatta toplumsal linç edilmekten çekiniyor.. İşin özüne vakıf olmak, ilgili  nesneyi yeniden tanımlamak geliştirmek, amacının dışında... " Kemikleşmiş bilinç altı dokularına ters düşmekten kaçınıyor. Şimdi  bu bağlamda, Camilerimizin ses düzenine değinmek istiyorum.. Cami ve İbadethane'lerin ses düzeneği  gerektiğinden çok daha düzensiz. Ezan sesini yayan düzenek ve dış hoparlörler bozuk. Hoparlörlerden cazırtı, öksürük ve  nefes sesi vazgeçilmez olmakta... Bazı vakitlerde Cami içinde tutulması gerekli okumalar,

Engellenemeyen Güç...

Resim
Beklenmedik bir anda  ansızın engellenmeyen bir güç karşısında,  güçsüzlük ile karşılaştığımızda, Allah'a sığınmalıyız, sığınıyoruz. Elazığ depremi gibi... Bunula birlikte  diğer yan da,  ihmal, kolaycılık ve suistimaller kaderimizin ana karakterini oluşturuyor. Bu türden kazaların yaşanılmasına olanak tanıyor... Allah korusun,  Türkiye deprem kuşağında yer alıyor... İstanbul, İzmir, Afyon, Erzincan ve diğer İller Afete hazırlıklı değil. Kent alt yapılarımız bir saat yağmur da felç oluyor... İmar iskan ve alt yapı, şehir tasarımı gibi doğrudan kamu yararlılığı içeren yatırım amaçlı  inşaatlar yapılırken; Canım sende önemli değil... Hallederiz, bir şey olmaz.. İdare eder.. Yetkinlik kazandırılmamış yatırımlarımız üzerinde kaza ve benzeri bir olumsuzluk yaşandığında, Türkiye olarak seferber oluyoruz. Toplum olarak yardımlaşma ve dayanışma içinde olmak, tartışılmaz güzel bir davranış. Ancak, ilk başta daha dikkatli davranıp kazaya mahal vermeyecek or

Siyasal din, politik mezhep

Bir kurumumuzu bir tanımı veya aidiyetimize ait bir değeri elimize aldığımızda, ona baktığımızda, ona yöneldiğimizde onu,  ya hepten değersizleştiriyor, ya kendimize dönüştürüyor ya da ilahlaştırıyor, mehdi'leştiriyor, Tanrı'laştırıyoruz. İnsan,  abartıyor,  büyütüyor ya da hiç yer vermeyip yok sayıyor. Bizim çoğrafyanın İnsanı,  öyle bir varlığı ortasında tutup bir denge yaratıp değere dönüştüremiyor. ~~~~~~~~~~~~ Halk Bankası'nın gişesinde tarafıma verilecek evrakı almayı bekliyorum. Çalışan bey, memur; evrakı arıyor, tarıyor bulamıyor. Karşı ofisten Müdür geldi "durumu anlamış olmalı" " ne oldu, ne var" dedi. O memur da O Şube' ye  yeni atanmış,  " Efendim, beyefendiye verilecek bir evrak var, ancak  bulamadım" dedi Bu arada  müdür, memura " sen aşağıya in birde şuraya bir bak" dedi. İlgili memur aşağıya evraka bakmaya inince,  yanındaki mesai arkadaşı olacak zat, dedi ki; " Müdürüm bırak ş

Demokratik Tiranlık

Monarşik ve totaliter rejimlerin karakteri olan  Tiranlığın;   çoğu zaman, az gelişmiş  demokrasilerin, demokratik rejimlerin  karekterine de nufuz ettiğini görüyoruz.  Bu duruma örnek; Ankara'ın geçmiş dönem Belediye Başkanı,  Başkanlık koltuğunda,  Ak  Parti Genel Başkanı'nın kararıyla alınan MG, Ankara Büyükşehir Belediyesinin kendisine tanıdığı yasal hakları,  " imkânları, Başkanlık statüsünü" kullanmaya devam ettiğine yönelik haberler sıklıkla medyada yer almakta. [ Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi’ni yazan Thomas Jefferson Tiranlık hakkında şunları söylemiştir; “Halk, hükümetinden korktuğu zaman tiranlık; Hükümet, halkından korktuğu zaman özgürlük vardır.”  Türkçeye Fransızca tyran “zorba” sözcüğünden geçen Tiranlık kavramı Latince aynı anlama gelen tyrannus sözcüğünden türemiştir. Latinceye ise Grekçe tyránnos “egemen, iktidar sahibi, zorba” sözcüğünden geçmiştir.] Bu ve benzeri  suistimaller, insanları toplumları sisteme ve yurttaşlık soruml