Kayıtlar

Sistem problem üretir mi ?

Sistem problem üretir mi?  Sistem yaşıyorsa,   sistem grafiği bir yanda çözüm politikaları geliştirirken diğer yanda  problem üretiyor demektir Bazı yönetsel sistemler de vardır ki; yaratılışı karakteri gereği doğrudan eşitsizliğin  ve bireysel, kamusal faktörel küvvetin gelişmesini engelleyen despotizmdir.  Bu sistemler  neden problem üretir? Yönetirlerken  ya da partizanca Yönetirlerken...  Taraf olduğun aidiyet duygusunu ilahlaştırır.  Karşı tarafı kabul edilmez kılar ve yönettiği kurum ya da devleti mezhepsel ya da aidiyet mülkiyetine dönüştürür.  Yani anti demokratik felsefeden beslenir. Böyle olunca da sistem, yürütme doğrudan ve engellenilemeyen bir  güç İle sorun üretiyor demektir.  Oysa, sorunlarınızı büyüttüğümüz sürece çözüm için, alan da daralıyor demektir.  Sorundan, ortaya çıkan problemden daha engellenilemeyen akıl bulanıklığı, sorun belirdiğinde üretilen çözümü dikkate almaksızın, sorunu, körüklemeye kararlılıkla katkı sağlamaya devam ed

YSK’nın hukuk sınavı

YSK’nın hukuk sınavı.. Cumhuriyet’in temel dinamiği, demokratik hukuk devleti olması kabiliyle.. Hukuk, toplumun bütün katmanlarının güven kaynağıdır.  Eğer, Cumhurbaşkanı olarak ülkenizi geride bırakarak, dünyanın her hangi bir yerine güvenle gidebiliyorsanız, bu hukuk güçünün ayrıcalıksız her yurttaş için uygulandığına olan inancımızdandır.. Kendini Saray’a, Şehzade’sini kafese hapseden devlet sahibi Padişah’lar biliyoruz.. Geçtiğimiz yıllar da, demokrasimizin gelişme sürecinde, demokratik hukuk arızaları, aksakları, hukukun Partizanlaşması “ 1946 seçimleri” hiç yaşanılmadı değil.  Ancak,  demokrasimizin gelişip yol alması beklenirken, geriye dönük rövanş niteliğinde hukukun partizanlaşması kabul edilemez.  YSK’nın İstanbul seçimlerinin iptaline yönelik tartışmalı kararı, toplumun bütün katmanlarında “ hükümet hariç “  karşıtlık görmüş,  bu tartışmalı karar kabul edilmemiştir... Ayrıca, bu tartışmalı hukuk kararının, her hangi bir partiye yönelik za

Kör Nokta

Resim
KÖR NOKTA İnsan, kendi içinde yaşadığı  içsel  düşün dünyası  ve onu çevreleyen dış dünyasının aydınlığına inanır.  Her zaman  kendisine  daha çok aydınlık alan yaratmak ya da aydınlanmış mekana geçmek ister.  İnsan  kör noktada da olsa, kendini aydınlık alanda olduğuna " doğru yerde durduğuna" inandırır.   Ve insan,  bu ve çoğu fikri, inanc yönlü  yaşam tercihleri anlamında  en büyük    " değiştirilemez "   yanılgıyı  kendisine  atfeder.  Aynı insan, yaşamın  kör noktalarının  olabileceğinin de farkındadır.  Ve insan, karşı alanı, çoğu zaman kör nokta olarak tanımlar... Ancak, aydınlığında kör noktanın da tanımı  insanın  bilinç seviyesi, kültür ve eğitim düzeyine edindiği ilkelere  göre değişkenlik gösterir.  Aslında insan hep kör noktadadır ve aydınlandığını hissettiği mekan insanın  yeni edindiği kör noktadır.  Ve insan için,  yaşamın sürdürülebilir olduğu sürece kör ve aydınlık nokta arayışı devam edecektir.  Bu konuyu ş

Ortadoğu coğrafyasını medeni dünyadan ayıran temel öğreti

Ortadoğu coğrafyasını medeni dünyada ayıran  temel aykırılıklar; Başta, toplumun üretimden " önce düşünsel, fikri, sanatsal, sanayi, teknolojik" üretim ve buna bağlı  kazanımlardan yoksun olması Doğu ile Batıyı bir birinden ayıran en derin kapatılamaz çizgidir.  Diğer yanda  yine Ortadoğu toplumlarında  kamu gelierlerinden yararlanma siyasetine, politikacıların, toplumun milli değerlerini, inaç yönlüde kullanarak taraftar kazanarak, kendisine siyasi güç edinme yolu kazanarak, kamu gelirinden daha  büyük ölçüde yarar sağlama yolunu açmış olmalarıdır. Şöyle çevrenizde Ortadoğu ülkelerindeki zenginleşmiş çevrelere bir bakar mısınız?  Nerdeyse tamamı devlet sermayeli varlık sahibi monarklar görürsünüz.  Böyle olunca; Ortadoğu’da siyaset düşmanlıktan, politika da dini mezhepsel ve milli etnikeden beslenmek durumunda kalmaktadır.  Ançak, amaç ne din, mezhep ne de milliyetciliktir, bu unsurlar amaçlanan politikanın sloganları olarak kulanılan kilişeleşmiş politik söylemlerden

İstanbul seçim sonuçları ve mazbata süreci

Resim
İstanbul,  adı güzel kendi güzel İstanbul  Devletin güç kaynağı hukuksa  o, devlet demokratik hukuk devlettir. Yürütme, adaleti hukuk paralelinde sağlayabiliyorsa  demokrasi kendi ayakları üzerinde durabiliyor demektir. Yukarıdaki tanımın öngörüsüyle İstanbul seçim sonuçlarını değerlendirdiğimizde,  Seçim süreçi ve sonrasına farkındalık yaratacak yorum kazandırabiliriz.  İstanbul seçimlerini fiziki olarak CHP kazanmış olsa da, netice itibarıyla başka bir açıdan Ak Parti de en az CHP kadar kazanan taraf olmuştur.  Diğer yanda İstanbul seçimlerinin daha çok kazançlı çıkanı Türk demokrasisi olmuştur.  Şimdiye dek tanık olmadığımız,  eşine nadir rastlayacağımız bir İstanbul seçim sonuçları ve başlatılan itirazlar süreci yaşadık.  İlgili seçime yapılan haklı/haksız itirazlar ve  her iki tarafın kıran kırana  başlattığı kazanma mücadelesi,  gerçekten müthişti.  CHP’nin sandıkları sıkı sıkıya  sahiplenmesi  diğer yanda  Ak Parti’nin süreçe sağduyuyu hakim kılma çabası ö