Kayıtlar

Büyük Taarruzun 97..yılı anısına atfen..

Demek öyle !! İnsan da,  toplum olmak, millet olmak,  birlik olmak bilinçi geliştirilmeden toprağa, vatan  tanımı kazandırılamaz. “ Eğer uğrunda ölen varsa, toprak vatandır “ algısı, toplumda bu bilinçin kazandırılmasından  sonra ki   eylemin tanımıdır.. Millet  olmak bilinçi gelişen toplum,  ancak devletleşerek varlığını sürdürebilir.  Millet olma bilinci : Bir  Ülkü’nün etrafında  insanların  toplu olarak kenetleşmesi, ülkülerini bayraklaştırmasıdır.  Ve  bu uğurda, yâr’dan da  ser’den de  geçmesidir.  Bu kavramları  oluşturan, tanımlayarak  içinde yaşadığı topluma  kazandırarak  bayraklaştıran, o toplumun içinde ki bilge, düşün ve inanç  insanlardır.  Varlığını sürdüren devletlerin,  sürdürülebilir olmalarını sağlayan, yaşadıkları çağın gerekli medeni tanımlarını yapacak olan da yine   bu yönlü  gelişme gösteren entelektüel birikim  kazanmış  aydın insanlardır.. Bu bağlamda, yaşayan medeniyetimizin en temel eksiği, gereksinimi; Milletimizin içinde

Bir sevda edinmeden, değer yaratamazsınız..

Uğraşınızı  tutkuya  dönüştürmeyi başarmışsanız onun  adı sevdadır.. Sevdadan, sevgiden besleniyorsanız, kendiniz de  uğraşınız da değerlidir,  yaratıcısınızdır,  yüceltirsiniz,   özel ve kamusal  için  değer yaratır, yaşama  katkı sağlarsınız.  Sevda’nın katlanılabilen çekilebilen ya da hazmedilen yanı “ kokusu “olmalıdır.. Keza, sevdanın kendisi de sevdayı,  saklı tutan da  vuslata, “ kavuşmaya “ tahammül edemez.  Böyleyken, sevda da, içinde ayrılığı  yaşattığı sürece sevdadır.. Durum böyle; Hafta sonunu,  Kapadokya bölgesinde geçirdim.. ÜRGÜP;  Medeni  kültürün  çağdaş yaşamın doğum yeri .. Ürgüp’ün  cadde ve sokaklarında dolaşırken medeniyet böyle birşey demek durumunda kalıyorsunuz.  Çağdaş yaşamın  sosyal dokusuyla  iletişim  içinde   oluyor, onu hissediyorsunuz.  Yüzünüzü döndüğünüz  her yerde gözünüz, yaşama merhaba diyor.. Fazla da bir söze gerek yok.. Her taraf, pırıl pırıl.. Cami  tuvaletleri de buna dahil.. ÜÇH

Gülşehir- Açıksaray Vadisi

Kapadokya/ Gülşehir Açıksaray Kapadokya,  coğrafi yapısı  tarihi, kültürel  geçmişiyle  dünyanın evrensel   değerlerini içinde barındırmaktadır.  Bu öne çıkan farkındalık, Kapadokya’yı   özellikle Turizm sektöründe öne çıkartmaktadır.  Bugün  Objektiflerinize açacağımız  vadi Açıksaray,  Kapadokya’nın, bu bağlamda saklı kenti.. Gülşehir’in bu bölgesi, içinde barındırdığı onlarca tarihi, kültürel varlıklar, Kiliseler, Örenyerlerini yaşadığımız  modern çağın   antik Kapadokya’sı olarak tanımlarsak, Vadi Açıksaray ve diğer St.Jean Kilisesi  bu tanımı karşılamış olur.. İçerisinde onlarca kilise manastır, Saray, şirehane, ahır, Askeri üs barındıran  Açıksaray vadisi, Kapadokya Turizim üssünün bir parçası olmayı,  Kapadokya coğrafyasının içine dahil edilmeyi  çoktan hak ediyor.  Öyle inanıyorum ki, önümüzdeki yıllarda Kapadokya bölgesi Türkiye’nin Turizim üssü olacak ve de Akdeniz, deniz turizminin de önüne geçecektir.. Bu anlamda,  Kapadokya Turizim coğrafyasının

Fikri özgürlükler, siyasetin ilkelerini modernize eder..

İnsanımız,  geçmişten gelen bir geleneğin değişmeyen uygulamasına günümüzde de tanıklık etmektedir.  Düşünce ve fikir hürriyeti kavramının toplumumuzda    tam anlamıyla tanım kazanamayıp, hukuk ilkeleriyle güvence altına alınamamış olması  geçmişten günümüze kadar  telafi edemediğimiz     büyük eksiklik.  Toplumun  bazı kesimlerinde, “ özellikle, siyasi çevrede, üniversite ve    basın medya “  ifade edilip tanımlanmaya çalışılan  siyasi, politik, sosyal     bazı kavramları,  hukuk çevrelerince, düşünce, fikir ve bireysel özgürlükler  kapsamında  demokratik hak olarak kabul edilip    edilemeyeceği henüz netlik kazanmış değil.. Bu  tanım çerçevesinde, yapılan eleştirel yaklaşım, yazım ve    yayım  her zaman hedef   yanılmasına açık tutularak, insanımızın fikri hüviyeti kısırlaştırılmaktadır.. Fikir düşünce hüviyeti, sadece siyasi politik karakter gibi  karşılanmamalıdır.  Varlığı ve ona vücut vereni,  yaşamı ve bütün    siyasal,   sosyal hayatın unsurlarını  anlaml

Modern çağ ve Kapadokya

Resim
Nevşehir sevdalısı olmak harika bir duygu!! Nevşehir’in çağdaş bir kent görünümü kazanması için sosyal bir ağda birleşmek “ Facebook, Nevşehir sevdalıları “ takdir edileçek girişim.  Bu ağda birleşen tüm kentli arkadaşları takdir ederek, selamlıyorum.. Diğer yan da;  Gülşehir istikametinden Nevşehir’e gelirken, Çat belde ışıklı kavşağından 200 mt. ilerlediğinizde  ana yola “ çevre yoluna “ 3 mt mesafede binalar yapılmış. Bu inşaatlara yapı ruhsatı veren  geçmiş dönemde ki yetkilileri de kınıyorum.  Rasim Arı  başkanlığında ki  yeni yönetime de  başarılar dilerken; Artık Nevşehir’imize   kent içi ulaşım için Tramvay kaçınılmaz diyorum.  Yine;  Kentin trafik yoğunluğu Lale caddesi ve Atatürk Bulvarı’nda aşırı derecede yoğunlaşmış durumda.  Bu sorunun da  giderilmesi için, kentsel dönüşüm kapsamında  kazanılacak  yeni güzergahlar ile çözülebileceği, bu anlamda kent içi trafiği de genişleyecektir.  Daha ileri proje; Artık Kapadokya Başkentimiz “ Ankara “‘ya Y

Şehir haber - Analiz

Türk Tarım ve Hayvancılık sektörünün  yapısal sorunlarını konuştuk. Sektörün gelişmesine katkı sağlamak amaçlı izlenmesi gerekli Tarım  politikasına yönelik söyleşi yaptık.  Veterner Hekim. Nuri KOÇAK 1996 yılında  Vt. Hekim olarak Hayvancılık sektörüne giriş yaptı.  Birleşik Devletler’de büyük çiftliklerde Besi Hayvancılığı üzerine mastır yaptı.  Türkiye’de Kurumsal firmalarda  çalışarak  sektörde deneyim kazandı.  2015’ten   bu yana Nevşehir’de hayvancılık sektöründe Veterner hekimlik ve mandıra danışmanlığı yapmakta.  Nuri Hoca’m her şeyden önce Nevşehir bölgesi  iklim şartları bakımından hayvancılığa elverişli mi?  Evet, hayvancılık, süt besiciliği ve diğer anlamda ki  “  Et “ besiciliği  için ideal bir iklim. Karasal, yazları kısa süren bir kaç ay sıcaklıktan sonra serin ve çok sert geçmeyen kış mevsimi.  Türkiye’de Havancılık “ özellikle süt amaçlı “ mandıra ve çiftlik yapımına yönelik bir sektörel gelişme, genişleme var. Bize, bu endüstriyel sektörün

Moderin devlet ve birey ilişkisi

MODERN DEVLET VE BİREY İLİŞKİSİ Modern devleti  tanımlayıp,   birey ile  olan ilişkisini  belirlemekte  çağdaş  hukuk mu  belirleyici etkendir?  yoksa, toplumun yönetsel kültürü “Alt kültür” gölge hukuk mu  tanımlayıcı  olacaktır?  Asıl vurgu yapılması  korunması   gereken devlet midir?  Yoksa birey midir ?   Öne çıkan,  bireyin hukuk tanımlı hak ve özgürlükleri mi?  yoksa, kamu yararlılığı mı olmalıdır?  Diğer yan da,  devlet  “ devlete  varlık kazandıran kamu/kurum “ her eylemiyle sorgulanamaz, yargılanmaz ve dokunulmaz olmakla  birlikte  kutsanmalı mıdır?  Bireyler mi devleti kurup  tüm   kapsayıcı  kurumlarıyla bir sistem  yaratır ? Yoksa birey  hiç  yokken, devlet vardır ve birey hazır devletin başına “ Şirket, sektör “ geçip yönetmeye başlar?  Tüm bu soruların  yanıtını biliyorsunuz, biliyoruz.  Ama, devlet,  birey  bireyler/halk tarafından  bir kez  kazanılıp  kurumsal yapıya kavuşturulduktan  sonra.. Artık o yaratılan  “ devlet “ varlık/