Kayıtlar

Editör’üm, Dilaver Can.

Editör’üm Dilaver Can; Gazetemizin,  haber yayım işinin yanında  ikinçil  bir işlevi de,  Amerika’da çok sayıda var olan Tank Think  “düşünce kuruluşu “ gbi bir farkındalık yaratıyor olması çok güzel.  Dilaver Can, "  Türkiye’de  Paris, Londra kapsamlı bir demokrasi,  demokratik kültür ekonomik yapı vardı da Erdoğan “ Ak Parti “ mi marjinal popülist kabul edilmez politikalar yarattı” demekte.  Can, Haksız da değil. Netice de Türkiye'nin demokratik kültü,  geçmişten günümüze    vesayet  rejiminin  kapsayıcı kurumlarının bir ürünü.  Ve  geçmişteki  siyasi partiler  de  bu kültürden beslenip gelişme gösteren legal örgütlenmeler.  Ve hatta,   demokratik hukuk devletimizin  bütün kapsayıcı kurumlarının   vesayet  kültünden  beslenen yönetsel “ yürütme “ kurumlar olmadığını söyleyebilir miyiz.  Önümüzdeki yıllarda Türk siyasetcisinin  üzerine düşen ödev,    demokratik  rejimin asli unsurları olan " yasama, yürütme ve yargı" gibi  kurumları  bir  i

15 TEMMUZ ‘un perde arkası

15 TEMMU’un perde arkası, 15 Temmuz’dan daha  vahim bir tablo.  15 TEMMUZ öncesi, Kurtuluş Savaşından daha vahim.  Neden biliyor musunuz? Kurtuluş Savaşında cephe var ve düşman gözüküyor.  Ya FETÖ!, düşmanı sinsi.  Din iman, Peygamber adına devleti, milleti ve bayrağı sümüklü bir İmam’ın insiyatifine biat müessesesiyle bağlamışlar.  Tepeden tırnağa ve devletin milletin bütün hücrelerine kadar  nüfus etmiş haliyle.  Cephe yok, düşman gözükmüyor.  Kuzu postuna bürünmüş kurt gibi bütün bürokrasiyi ele geçirmişler.  Ekonomik yararlılıkları milli bütçeye ulaşmış ve tam biz bu işe hakim olduk devletin kementini elimize geçirdik düşünü hakimiyet kazandığı bir dönemde.   Ve 15 TEMMUZ;  Düşman gözüktü  ya da deşifre oldu.  Millette üzerine düşeni yaptı.  Cemaat bozuntusu sümüklü imam müritlerini topyekün etkisizleştirdi.  Şimdi, bu FETÖ  “ artıkları “ kalıntıları milletin uyuyan hücrelerinde pasif varlıklarını sürdürüyor olabilir varsayımı İle!! İnsanımıza bu aş

Kaunos öykü serisi 10.Bölüm Tanrı Kurtçuğu

Lykia  Kırallığı’nın büyük  Hephaistos  Tapınağı’nın Başversay’ı Hydarnes “ ölümsüzler konsilinin komutanı “, Kaunos Akademi’sine ziyarette bulunur.  Hephaistos Tapınağı Hellen topraklarının saygın tapınaklarındandır. Hephaistos Tapınağı’nın Başversay’ı Hydarnes’in  asıl amacı Kaunos ile görüşmek,  O’ nun  Hellen’de fark yaratan öğretisini anlamak amaçlıdır.  Kaunos,  Versay Hydarnes’i  Akademinin  büyük salonunda kabul eder. Büyük salon, Akademi’nin öğreti atölyesi olarak kullanılmaktadır. Akademi’nin çoğu öğreti resim, heykel ve figürleri  burada hazırlanmaktadır.  Sevgili  Başversay Hydarnes, seni görmek ne mutlu. Tanrı’nın büyük lütufu Hellen’i aydınlatan ışık, Ölümsüzlerin  Saygınlık  Taçı, Helen’in  Sevgi  Nehir’i gibisin.  Tevazu gösterip bizi ziyaret etmen nasıl  ifade edilip karşılık bulabilir.  Kaunos, sevgili dostum senin iltifatına muhatap olmak bizi yaşatan ölümsüzlük iksiri gibi biz, sevgiden besleniriz ölümlüler ise kin ve düşmanlıktan beslenir. Biz yaşatırı

Kızılırmak akar Nevşehirli bakar !!

Kızılırmak akar Nevşehirli bakar!! Neden ? Çünkü Türk insanının yaşamsal içgüdüsü medeni çağdaş insan bilinci kazandırılmamıştır.  Sınırlarımız içinde özgür birey, hür müteşebbisin gelişmesine uzun zaman ya izin verilmemiş ya da dış etkenlerin baskın Pazar rekabetinin etkisi altında kalarak gelişememiştir.  Birey  olmanın medeni  tanımı yapılamamış. Saygı ve saygınlık hür iradenin  karakter kazanılması yönlü değil. Nüfuslu  kişi ve kurumsal kimlikler karşısında dokuz büklüm olmak saygı ifadesi olarak algılanmıştır.  Oysa ki; saygı; Ferdi  bireysel, kamusal kimliğin fikir ve düşüncesinin kendine   alan açabilmesi, yanlışı ifade edilebilmesi doğru eyleme de katkı verebilme  yönlü cesaret kazandırılmasıdır.  ••• Daha doğrusu; mevcut sosyal siyasal, kültürel yapıyı irdelemekle birlikte “ irdelemeden de doğru eylem belirlenemez “ yeni ve olması gereken adına ne yapabiliriz sorusu da  anlam kazanmalı. Yani, eleştiri yergi yapılırken doğru eylemde tanımlanmalı.  Kur

Din için Takva, Devlet için Hukuk

Din için takva, devlet için hukuk Dini öğretinin varlığını koruması  olası istismarlardan korunması için din, takva zırhıyla korunmalıdır. “Takva; inançın ilkelerine karşı şüphe uyandıran eylem ve amellerden kaçınmaktır. “ Devlet için de hukuk, aynı dindeki takva örneğinde olduğu gibi eşit yurttaşlık ilkesine paralel hukukun  ayrıcalıksız uygulanabilir olmasında saklıdır.  Hukuk, devletin temel  kaidesi dayanağıdır ancak uygulanabilir olduğu sürece.  Din, nasıl  kendi içinde evrensel bir öğreti barındırıyor ise hukuk da kendi özünde uygulanabilir evrensellik barındırmalıdır.  Devlet için hukuk, kamu yararlılığı yanlı ayrılacıksız hiç kimse için iltimas geçilmeksizin uygulanmalı ve millette de bu yönlü kararlı inanç oluşturulmalıdır.  Bu durum devleti oluşturan kurum ve yöneticilerin de millete karışı “ yönetmek anlamında “ elini güçlendireceği gibi, toplumun millet olma harcını da güçlendirecektir.  EVRENSEL İÇERİKLİ POLİTİKALAR Neden zorlanıyor, neye kar

Yurttaş da devlet kadar vazgeçilmez

Yaşanılabilir bir memleket, demokratik bir devlet ve hukuk kültürünün geliştiği, adalet kültünün ayrıcalıksız, eşit yurttaşlık ilkesine dayandırıldığı bir ülke olacaksak bunu,  bu ulusun insanları  inşa ve imar etmek  durumundadır.  Aksi halde,  Türkiye olarak elimizi kavuşturup,   ülke insanımızın dışında kurtarıcı mı beklemeliyiz? Geçmişin devlet  yapılanması,  kültürü ve gelenekleriyle günümüz devlet algısı, yurttaş’ın devletten beklentisi aynı değil.. Devletin onuru itibarı dokunulmazlığı var da yurttaş’ın hiç mi onuru saygınlığı olmamalı ? Bugün   Ortadoğu’da  yaşanılan çoğu  siyasi anlamda muhalif  eylemlerin yaratılma kaynağı devlet otoritesinin,  ülkenin tamamına yakınını  yönetsel anlamda  temsili kabiliyet kazandırılamamış olması kaynaklı.  Yani - cemaat, mezheb, aşiret devleti “ yurttaş haklarının yok sayılması kaynaklıdır.   Suriye’de, İran’da , geçmiş de Irak’ta, Libya’da  devletin, ben her şeyim tavrı,  ülkeyi,  siyaseten yönetememenin de en güçlü