Kayıtlar

İstanbul seçim sonuçları ve mazbata süreci

Resim
İstanbul,  adı güzel kendi güzel İstanbul  Devletin güç kaynağı hukuksa  o, devlet demokratik hukuk devlettir. Yürütme, adaleti hukuk paralelinde sağlayabiliyorsa  demokrasi kendi ayakları üzerinde durabiliyor demektir. Yukarıdaki tanımın öngörüsüyle İstanbul seçim sonuçlarını değerlendirdiğimizde,  Seçim süreçi ve sonrasına farkındalık yaratacak yorum kazandırabiliriz.  İstanbul seçimlerini fiziki olarak CHP kazanmış olsa da, netice itibarıyla başka bir açıdan Ak Parti de en az CHP kadar kazanan taraf olmuştur.  Diğer yanda İstanbul seçimlerinin daha çok kazançlı çıkanı Türk demokrasisi olmuştur.  Şimdiye dek tanık olmadığımız,  eşine nadir rastlayacağımız bir İstanbul seçim sonuçları ve başlatılan itirazlar süreci yaşadık.  İlgili seçime yapılan haklı/haksız itirazlar ve  her iki tarafın kıran kırana  başlattığı kazanma mücadelesi,  gerçekten müthişti.  CHP’nin sandıkları sıkı sıkıya  sahiplenmesi  diğer yanda  Ak Parti’nin süreçe sağduyuyu hakim kılma çabası ö

Kaymakam’sız ilçe Gülşehir

Yaklaşık 6 ay’dır Kaymakam’sız ilçe Gülşehir Kapadokya bölgesinin şirin ilçesi Gülşehir’in yaklaşık 6 aydır Kaymakam’ı yok. Hacıbektaş ilçesinin Kaymakamı, ilçeye vekalet ediyor.  İlçe’nin kentinin kıymetini bil, Gülşehirli. Çünkü, dünyada yaşadığın kentin başka bir örneği yok, olmayacakta.  Bilmek, anlamak, taktir etmek, kadir kıymet bilmek için, ilgili konuya  ilgi duymak, yönelmek, gözlemlemek gerekir.  ••• İlçenin Trafik düzeni, araçların uygunsuz park edilme alışkanlığı hıç şık değil.  Geçtiğimiz günler de, aracını uygunsuz park eden ilçe’li ile görevli polis memuru arasında geçen talihsiz diyoluğa tanık oldum. Son günler de özellikle Hastaneler de yaşanılan iletişim lisanına benzer.  Köylü Traktörünü köyünde bırakıp, aracına binip ilçeye  geldiği zaman, araçını da tarlasına Traktör’ünü  park ettiği gibi park ediyor.  Arkadaş bu işin hatırı gönülü, ahbabı çavuşu yok. İlçenin Trafik düzenini sağlamak İle kim, hangisi kurum görevli ise bu işin üzerine

Okurdan özür dilemek ile başlamak istiyorum

Okurumdan özür dilemek ile başlamak istiyorum,  bu gün ki yazıma.  Acelecilik değil heyecan, her yazı, makale ve yorum bir fikri doğum gibi.  Sonra, kalemin hakkını  gözetmek, hakikatı ikrar etmek, taraftar değil, taraf olmak gibi  bir durum da söz konusu.  Sonra kalem, kimi zaman yine öyle bir mızrağa dönüşüyor ki.  Derisi gergedanlaşmamış, zayıf, çiğ, ham bir siyasetçinin yanından geçerken, haklı ya da haksız eleştirilerden, siyasetçi rahatsız olabilmektir.  Sonra  başımıza iş alırız “ korkmak değil de endişe” işte, neyin suç, neyin hakaret’ neyin aşağılama ya da kamu yararı.  O na, yazılı hukuk değil, soyut siyasi şuğur karar verecek.. “ bu arada harf, yazım hataları da olmakta “ Diğer yan da, profesyonel siyasetçi, derisi gergedanlaşmış, kendisine yönelen “ betonu yaralayan “ eleştiri mızrağını kendi yararlılığına dönüştürebilmeyi edinmiş, kendine kazandırmış  politik insan öyle olmaz.. Eleştiri  sahibini, gerektiğinde arar, aydınlatır, bilgilendirir. Ayn

Geçmişten günümüze İslam coğrafyasındaki Devletler’in , diyanet politikası

Yağmurla ekilenler, rüzgarla biçilir. İnsan, düşünce,  inanç öyle olmalı ki, kökleri toprağın olabildiğince derinin de gövdesi ve budakları göğe uzanırcasına gür ve güçlü olmalı. Bu da nedir derseniz ? İyi bir söz, doğru bir iş, güzel bir amel ile kazanılan kalıcı değerlerdir.  Yoksa, ferdiyetçilik, bireysellik, bencillik adına her çeşit haksızlığı, hukuksuzluğu, adaletsizliği yapıp ya da yapılmasına ültümas  gösterip de üzerine bir de ben müslümanım demek, doğru olmaz.  İslam dünyasında yüzlerce yıl din,  İslam coğrafyasında  kurulan  emirliklerin, halifeliklerin ve devletlerin, imparatorlukların iç ve dış siyasetine “ çıkarlarına, siyasi savaşlarına “ dayanak olarak kullanılmış.  Devletler, dini kendi siyasi  emellerine  alet etmişler ve din insanları da bu  devletlerin  nufüsundan yararlanarak karşılıklı bir çıkar dayanışma,  bahis konusu olmuştur.  Bunun kaçınılmaz hazin sonucu dine de olmuştur devlete de. Din kendini ifade edememiş, devlet de çoğu zaman din bask

Anadolu’da bahar , Sahil de şenlik var

Anadolu’da bahar, sahilde şenlik var.. İsmimi altın harflerle yazacam köşeme. Ak Parti ve küçük ortağı MHP’nin  seçim stratejisini doğru okudum. İleri sürdükleri sav, seçmen ile iletişim kurdukları lisan. Bırakın yerel idareleri yönetmeyi, biz  Türkiye’yi yönetmekten yokuz anlamındaydı. İki yorgun savaşçı gibi ve son kalelerini koruyan komutanın hezeyanlarını andıran bir çağrı, çağrışım hakimdi seçim meydanlarına.  Tanrı affeder. Türk seçmeni affetmez. Tolere ediyormuş gözükür. Ancak mühürü eline aldığında, gözünün yaşına bakmaz.  İl bazında, ilçe bazında detaya girmek, bilindik hepimizin tanık olduğu seçim  öncesi ve  seçim akşamı yaşanılanlara değinmeyeceğim.  Şimdi Ak Parti bir şeyi iliklerine işleyen davranış metoduna dönüştürmüş.  Nedir o, biliyor musunuz? Bazı alışverişler komisyon gerektirir, özellikle emlak piyasasında.  Bu da öyle bir şey.  Halka bir hizmet yapıyorsun, yatırım diyor, kalkınma diyorsun. Bir de bakıyorsun ki, o yatırım hizmet bir rant

Doğu ve Batı medeniyetinin öğreti farkı

Doğu toplumunun tercihleri mi ? Batının idealleri mi ?  Toplumlar fertlerden oluşur. Fertlerin tercihleri kolektiftir. Farklı düşünceyi toplum, hemen hazmetmez, kabul etmez. Eğer karşı koyamayacağı bir değişim,  şartlı kabulleniş olmuşsa, yenilikse, bu kabul ediş. Kabul etmiş gibi yapmak, üzerini örtmektir. Fırsatını  bulduğunda da ilk iş, o nu, farklı olanı dışarı atar, örtülü tepkiyi  dışa vurur.  Doğu toplumu, geleneklerden, inançtan, örf ve ananelerden beslenir. Aklını, düşüncesini gelenekler, alışıla gelmiş davranışlarla çatıştırmaz. Akılın yüceliğini değil inancı, kutsar. Akılsız inançın insanı çölleştireceğini kavrayamaz. İnsan, akılla yol alır. İnanç bu yolculukta rehberdir. Akıldan beslenmeyen inanç’da sığlaşır ilkelleşir, yaşadığı çağın dışına itilir.  Batı toplumu ile Doğu halklarını  ayıran en temel öğreti. Batının akıldan, bağımsız düşünceden  besleniyor olması. Ve düşünceyi bağımsızlaştırarak insana, etik değerlerde bağımlılık kazanmasını sağlamasıdır. 

Siyasette jeopolitik Fay kırılması

Siyasette jeopolitik Fay kırılması  Miting meydanlarında Liderlerin ilham veren istikbal söylemleri, çoşkulu kalabalıkların alkış sesleriyle mavi göğün  sınırsız boşluğunda gıri  bulutlara doğru yükselmekte.  Umudun beslediği sevgi duyusuyla, daha yaşanılır bir ülke, çevre, şehir ve dünya ideali için  Liderin, etrafında kenetlenen halk yığınları. Kelebeklerin, Ateşböçeklerinin ışığın etrafında öbekleşmesi gibi. Meydanlar da her sınıftan halk yığınları kenetlenip, fikir birliği, Ülküdaş’lığı  yapmakta.  Bu durum insanların siyasetten, siyasetçiden, politika ve politikacıdan umut kesmediğini, onların toplum, halk için bir şeyler yapabileceklerine inandığı için.  Ne var ki... Günümüz de yaşadığımız dünya da, bu olası gözükmüyor. Sadece Türkiye’de de değil.  Dünyanın pek çok demokratik toplumunun geliştiği  ülkelerde de.  Globalleşmenin getirdiği yüksek anafor kapital sermayenin önünde siyasetçi, tek başına toplum, halk yararlılığına yönelik güç gösterip kapital