Okurdan özür dilemek ile başlamak istiyorum

Okurumdan özür dilemek ile başlamak istiyorum,  bu gün ki yazıma. 
Acelecilik değil heyecan, her yazı, makale ve yorum bir fikri doğum gibi. 

Sonra, kalemin hakkını  gözetmek, hakikatı ikrar etmek, taraftar değil, taraf olmak gibi  bir durum da söz konusu. 


Sonra kalem, kimi zaman yine öyle bir mızrağa dönüşüyor ki. 
Derisi gergedanlaşmamış, zayıf, çiğ, ham bir siyasetçinin yanından geçerken, haklı ya da haksız eleştirilerden, siyasetçi rahatsız olabilmektir. 
Sonra  başımıza iş alırız “ korkmak değil de endişe” işte, neyin suç, neyin hakaret’ neyin aşağılama ya da kamu yararı.
 O na, yazılı hukuk değil, soyut siyasi şuğur karar verecek.. “ bu arada harf, yazım hataları da olmakta “

Diğer yan da, profesyonel siyasetçi, derisi gergedanlaşmış, kendisine yönelen “ betonu yaralayan “ eleştiri mızrağını kendi yararlılığına dönüştürebilmeyi edinmiş, kendine kazandırmış  politik insan öyle olmaz..

Eleştiri  sahibini, gerektiğinde arar, aydınlatır, bilgilendirir. Aynı mızrağı geri döndürüp sahibine yönlendirdiği de olur. Çoğu zaman bu gelişmeler sıkı dostluğa, arkadaşlığa, dayanışmaya da dönüştüğü olmaktadır. 

İSTANBU, İSTANBUL OLALI BÖYLE SEÇİM GÖRMEDİ 

İSTANBUL ‘da Ak Parti çamura yatmaya devam ediyor. 

Daha seçim akşamı, İstanbul seçmeninin terçihi sandıktan çıkarken,  AA  Ajansı’nın ve Yüksek Seçim Kurulu’nun izlemek zorunda bırakıldığı politika. 

Önçe Ak Partiye zarar verir. 
Türk siyasi tarihinde, daha evel tanık olduğumuz büyük Partilerin tabela Partisine  dönüşmesi sonucu da doğurur ki. 
Bu durum, Ak Parti’nin siyasal arşive kaldırılmasına yönelik yanlış bir politikayı çağrıştırmaktadır. Bu tür sonuca yönelik gelişmeye, Ak Parti tabanı müsade etmemeli. 
Parti’nin muhalefette kalması demokrasinin gereğidir. 
Ançak, siyasette belirli bir seviye kazanmış bir siyasi partinin, tabela partisine dönüşmesi, demokrasimiz açısından kabul edilemez. 

Sonra, demokrasimize zarar verir. Toplumsal siyasi barışa ve ülkeye zarar verir. 


Yani, Ak Parti’nin,  “ MYK’ nun” İstanbul’daki  izlediği yanlış seçim sonuçları politikasından vaz geçmelidir. 
Şu da var ki; karşı tarafa verilen mağduriyetten hiç söz etmedik ki,

İşin bu tarafı, son derece yanlış ve demokratik toplum açısından da, hukuken de  kabul edilemez. 


YERELDE YÖNETİM DEĞİŞİKLİĞİ

Tanık olduğumuz klasik alışıla gelmiş  yerelde yönetim değişikliğinde yaşanılan ucuz politik eylemler de var ki. 

Belediye çalışanlarının, Personelin görev değişikliği uygulaması ve işten çıkarmalar gibi. 

Bu durum  üst düzey yönetim kadrosunda makul  karşılanabilir. Ancak, memur kadrosunda çalışan  personelin işçi statüsüne geçirilmesi. Alt kademede çalışanların işine son verilmesi. Daha evel ki Başkan’ın görevden tart ettiği işçinin, yeni yönetim tarafından tekrar, mahkeme kararı olmadan işe alınması gibi. 

Bu ve benzeri uçuz yönetim politikaları, yönetimde seviyeyi aşağıya çekmekten başka işe yaramaz. 

KARŞI TARAFI HAZMETMEK

Demokrasimizi, karşı tarafı hazmetmeye yönelik geliştirmeliyiz. Karşı tarafı hazmettiğimiz, tolerans gösterdiğimiz ölçüde demokratızdır. Demokrasimizi geliştirmek istiyorsak, siyaseti karşıt politika üzerinden, politik taban kazanmaktan çıkartmak durumundayız. 

Şöyle ki, Partiler ideolojik, mezhepsel farkındalıklardan değil. Ülkenin genel ihtiyaç duyduğu demokratik, hukuk, ekonomik, insan hakları, ferdi özgürlükler gibi temel değerlerin geliştirilmesine yönelik politikalardan beslenmeli, bu değerler üzerinden seçmen tabanı  edinmelidir. 

Şu da var ki;  büyük Türkiye olarak biz kendi kendimizi hazmedip, toplumsal siyasi barışı sağlamadan, sağlayamadan dünya barışına nasıl katkı sağlarız. 

Dünyadaki ağırlığımız ne olur, kendimizi çoğu konuda dünya kamuoyuna nasıl kabul ettirebiliriz. 

Dolayısıyla demokratik toplum olmanın  temel öğesi, karşı tarafı hazmetmekten sevmekten, saymaktan geçmektedir. 

Biz, kendi toplumuzda kendi halkımızı sevmeyi başaramazsak, diğer toplumları nasıl sevebilir ya da onlardan bizi sevip saymalarını nasıl bekleyebiliriz. 
















Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Belediye Başkanı Erol Ünlüsoy

Araştırmacı Yazar İbrahim Selvi ile Röportaj Röportaj : Asude Can

HDP-YSP ya da Kandil'in siyasi uzantısı