Kayıtlar

Okurdan özür dilemek ile başlamak istiyorum

Okurumdan özür dilemek ile başlamak istiyorum,  bu gün ki yazıma.  Acelecilik değil heyecan, her yazı, makale ve yorum bir fikri doğum gibi.  Sonra, kalemin hakkını  gözetmek, hakikatı ikrar etmek, taraftar değil, taraf olmak gibi  bir durum da söz konusu.  Sonra kalem, kimi zaman yine öyle bir mızrağa dönüşüyor ki.  Derisi gergedanlaşmamış, zayıf, çiğ, ham bir siyasetçinin yanından geçerken, haklı ya da haksız eleştirilerden, siyasetçi rahatsız olabilmektir.  Sonra  başımıza iş alırız “ korkmak değil de endişe” işte, neyin suç, neyin hakaret’ neyin aşağılama ya da kamu yararı.  O na, yazılı hukuk değil, soyut siyasi şuğur karar verecek.. “ bu arada harf, yazım hataları da olmakta “ Diğer yan da, profesyonel siyasetçi, derisi gergedanlaşmış, kendisine yönelen “ betonu yaralayan “ eleştiri mızrağını kendi yararlılığına dönüştürebilmeyi edinmiş, kendine kazandırmış  politik insan öyle olmaz.. Eleştiri  sahibini, gerektiğinde arar, aydınlatır, bilgilendirir. Ayn

Geçmişten günümüze İslam coğrafyasındaki Devletler’in , diyanet politikası

Yağmurla ekilenler, rüzgarla biçilir. İnsan, düşünce,  inanç öyle olmalı ki, kökleri toprağın olabildiğince derinin de gövdesi ve budakları göğe uzanırcasına gür ve güçlü olmalı. Bu da nedir derseniz ? İyi bir söz, doğru bir iş, güzel bir amel ile kazanılan kalıcı değerlerdir.  Yoksa, ferdiyetçilik, bireysellik, bencillik adına her çeşit haksızlığı, hukuksuzluğu, adaletsizliği yapıp ya da yapılmasına ültümas  gösterip de üzerine bir de ben müslümanım demek, doğru olmaz.  İslam dünyasında yüzlerce yıl din,  İslam coğrafyasında  kurulan  emirliklerin, halifeliklerin ve devletlerin, imparatorlukların iç ve dış siyasetine “ çıkarlarına, siyasi savaşlarına “ dayanak olarak kullanılmış.  Devletler, dini kendi siyasi  emellerine  alet etmişler ve din insanları da bu  devletlerin  nufüsundan yararlanarak karşılıklı bir çıkar dayanışma,  bahis konusu olmuştur.  Bunun kaçınılmaz hazin sonucu dine de olmuştur devlete de. Din kendini ifade edememiş, devlet de çoğu zaman din bask

Anadolu’da bahar , Sahil de şenlik var

Anadolu’da bahar, sahilde şenlik var.. İsmimi altın harflerle yazacam köşeme. Ak Parti ve küçük ortağı MHP’nin  seçim stratejisini doğru okudum. İleri sürdükleri sav, seçmen ile iletişim kurdukları lisan. Bırakın yerel idareleri yönetmeyi, biz  Türkiye’yi yönetmekten yokuz anlamındaydı. İki yorgun savaşçı gibi ve son kalelerini koruyan komutanın hezeyanlarını andıran bir çağrı, çağrışım hakimdi seçim meydanlarına.  Tanrı affeder. Türk seçmeni affetmez. Tolere ediyormuş gözükür. Ancak mühürü eline aldığında, gözünün yaşına bakmaz.  İl bazında, ilçe bazında detaya girmek, bilindik hepimizin tanık olduğu seçim  öncesi ve  seçim akşamı yaşanılanlara değinmeyeceğim.  Şimdi Ak Parti bir şeyi iliklerine işleyen davranış metoduna dönüştürmüş.  Nedir o, biliyor musunuz? Bazı alışverişler komisyon gerektirir, özellikle emlak piyasasında.  Bu da öyle bir şey.  Halka bir hizmet yapıyorsun, yatırım diyor, kalkınma diyorsun. Bir de bakıyorsun ki, o yatırım hizmet bir rant

Doğu ve Batı medeniyetinin öğreti farkı

Doğu toplumunun tercihleri mi ? Batının idealleri mi ?  Toplumlar fertlerden oluşur. Fertlerin tercihleri kolektiftir. Farklı düşünceyi toplum, hemen hazmetmez, kabul etmez. Eğer karşı koyamayacağı bir değişim,  şartlı kabulleniş olmuşsa, yenilikse, bu kabul ediş. Kabul etmiş gibi yapmak, üzerini örtmektir. Fırsatını  bulduğunda da ilk iş, o nu, farklı olanı dışarı atar, örtülü tepkiyi  dışa vurur.  Doğu toplumu, geleneklerden, inançtan, örf ve ananelerden beslenir. Aklını, düşüncesini gelenekler, alışıla gelmiş davranışlarla çatıştırmaz. Akılın yüceliğini değil inancı, kutsar. Akılsız inançın insanı çölleştireceğini kavrayamaz. İnsan, akılla yol alır. İnanç bu yolculukta rehberdir. Akıldan beslenmeyen inanç’da sığlaşır ilkelleşir, yaşadığı çağın dışına itilir.  Batı toplumu ile Doğu halklarını  ayıran en temel öğreti. Batının akıldan, bağımsız düşünceden  besleniyor olması. Ve düşünceyi bağımsızlaştırarak insana, etik değerlerde bağımlılık kazanmasını sağlamasıdır. 

Siyasette jeopolitik Fay kırılması

Siyasette jeopolitik Fay kırılması  Miting meydanlarında Liderlerin ilham veren istikbal söylemleri, çoşkulu kalabalıkların alkış sesleriyle mavi göğün  sınırsız boşluğunda gıri  bulutlara doğru yükselmekte.  Umudun beslediği sevgi duyusuyla, daha yaşanılır bir ülke, çevre, şehir ve dünya ideali için  Liderin, etrafında kenetlenen halk yığınları. Kelebeklerin, Ateşböçeklerinin ışığın etrafında öbekleşmesi gibi. Meydanlar da her sınıftan halk yığınları kenetlenip, fikir birliği, Ülküdaş’lığı  yapmakta.  Bu durum insanların siyasetten, siyasetçiden, politika ve politikacıdan umut kesmediğini, onların toplum, halk için bir şeyler yapabileceklerine inandığı için.  Ne var ki... Günümüz de yaşadığımız dünya da, bu olası gözükmüyor. Sadece Türkiye’de de değil.  Dünyanın pek çok demokratik toplumunun geliştiği  ülkelerde de.  Globalleşmenin getirdiği yüksek anafor kapital sermayenin önünde siyasetçi, tek başına toplum, halk yararlılığına yönelik güç gösterip kapital

Akıl yüçeltirken şoven duyular alçaltır

Akıllı politikalar yüceltirken şoven, duygusal yönlü  popülist eylemler alçaltır İster devlette olsun ister din de diyanette  olsun ve de siyaset de akıllı politikalar kurumu, başındaki yöneticiyi yüceltir.  Yapılan iş ortaya konulan plan, yön yöntem taktirle karşılanır.  İşin eylemin temel dinamiği kamu yararlılığına yönelik olmalıdır. Kamu yararlılığı amaç edinilmelidir. Kamu yararlılığı amaç edinilip ilgili politikalar geliştirirken de yurttaşlık hakları, insanın, toplumun yaşamsal ihtiyaçları da gözardı edilemez. Her şeyin  hakka, hukuka uygunluğu aranmalıdır. Mevcut yasaların da üstünde akli diyalektik temel ilke edinilmelidir. Yasalar, tarafgirlik, partizanlık ve ideolojik unsurlar içerebilir.  Kapadokya Muşkara gazetesinin  haberlerinde öğrendiğim kadarıyla. Kapadokya’yı ziyaret eden Çevre ve  Şehircilik Bakanı Murat Kurum, bölge için öenemli açıklama da bulunmuş. “ Kapadokya Bölgesi, imar affından yararlandırılmayacak “ demiş.  Ne güzel ne kadar yerinde bir karar

31 Mart yerel yönetimler seçim stratejisinde öne çıkanlar

Ak Parti ve MHP'nin parti merkezinde belirlenen 31 Mart seçim stratejisinde öne çıkanlar; 31 Mart’ta yapılacak mahalli idare seçimlerinde partilerin, özellikle iktidar partisinin öne çıkardığı seçim sloganları oldukça manidar, marjinal, terörize edici böylesine  dikkat çekici. Ak Parti'nin miting meydanlarında söyledikleriyle MHP’nin slogonları bire bir öylesine örtüşüyor ki,   doğrusu bu iki partinin siyasi  ittifak politikalarının  temelinde birçok ortak payda  belirlenmiş olsada,  çoğu zaman aynı parti içerisinde de olsanız farklı politik insiyatiflerin  alındığına tanıklık etmişliğimiz olmuştur.  Burda dikkat çeken.  Ak Parti ile MHP’nin bu seçim sürecinde bu denli içice giren politik birliktelikleri doğrusu, insanı düşündürmekte. Rahmetli Demirel’in bir sözünü hatırladım “ iktidar ortak kabul etmez” derdi.  Ne diyelim inşallah memleket için hayır olur, olur da; bu birlikten doğan güç memlekete hizmet etmeye yönelik katkı sağlamak yerine sanki;  muhale