Kayıtlar

Demokratik toplumların zorunlulukları

Demokratik açık toplum olmanın ön koşullarını hazmetmek, sindirmek gerek Hesap verebilirlik açık toplum modeli, ayrıcalıksız ve sorgulanır olmak durumu demokratik toplumların temel koşulu kabul edilmiştir. Bu, kavramlar yerleşmemişse  demokrasiniz yarı monarşi-yi çağrıştırır Nasıl ki,   Tevhid dinin de hiç kimse ayrıcalıksız değil, kimseye ültümas geçilmez, Peygamber dahil (Allah’tan başka) hiç bir varlık kutsanamaz ise;  demokratik toplumlarda da hiç kimse,  yasaların üzerinde değildir ve kimseye ültümas geçilmez.  Demokratik toplum da insan önce yurttaş’tır yurttaşlık ödevleri ile yasalara karşı ayrıcalıksız sorumludur sonra şu, ya da bu dur... Son günler de demokratik toplum olmanın kısaslarının yerini kapalı, hesap verebilirlikten kaçınan, sorgulama sorgulana bilme eşiğini aşmışlık ( üstünlük, kutsanmışlık  veya ültümas)  algısı geliştirilmeye çalışılmakta. Şöyle bir deyim vardır “ Timur’u arkana al ne söylersen söyle, ne yaparsan yap “ kanısı gelişmekte.  Bu durum son

Demokratik açık toplum olmanın ön koşullarını hazmetmek, sindirmek gerek

Hesap verebilirlik açık toplum modeli, ayrıcalıksız ve sorgulanır olmak durumu demokratik toplumların temel koşulu kabul edilmiştir. Bu, kavramlar yerleşmemişse seçim yapmanın hiç bir anlamı yok.. Nasıl ki,   Tevhid dinin de hiç kimse ayrıcalıksız değil, kimseye ültümas geçilmez, Peygamber dahil (Allah’tan başka) hiç bir varlık kutsanamaz ise;  demokratik toplumlarda da hiç kimse,  yasaların üzerinde değildir ve kimseye ültümas geçilmez.  Demokratik toplum da insan önce yurttaş’tır yurttaşlık ödevleri ile mesuldür sonra şu, ya da bu dur... Son günler de demokratik toplum olmanın kısaslarının yerini kapalı, hesap verebilirlikten kaçınan, sorgulama sorgulana bilme eşiğini aşmışlık ( üstünlük, kutsanmışlık  veya ültümas)  algısı geliştirilmeye çalışılmakta. Timur’u arkana al ne söylersen söyle, ne yaparsan yap kanısı gelişmekte.  Bu durum son derece yanlış ve  Cumhuriyet’in, açık toplum, rejim olmanın;  Tevhit dininin temel dinamiklerine de  aykırı.. kabul edilemez,  toplumu var

Nübüvvet-i Nebi haftası

İçerisinde bulunduğumuz bu hafta Mevlüt-ü Nebevi ve Nübüvvet’in   doğum haftası.. Karanlık bir gece gibi insanlığın,  karakterini yitirip bağnazlaştığı- barbarlaştığı coğrafyalarda insanların otu-çöpü ilah’laştırıp  eğolarının esiri oldukları zaman. Alemlerin yaratıcısı katında yarattığı, kullarını  aklı selim-e bilgiye ve güzel ahlaka, adalete- eşitlik ve hukuk kaidesine  davet etmek, insanlara insanlığın yol haritasını hatırlatmak için zaman zaman Elçiler tayin etmiştir.. Hz. Adem’den Hz. Muhammed’e kadar onlarca Peygamber, Nebî- Resul  olarak insanlığa ( kavimlere) gönderilmiştir.   Bütün  Elçi’lerin çağrısı  içerik olarak birbirine yakın benzer Allah’ın emir ve yasaklarıdır.  Peygamber’leri  anlamanın yolu Kuranıkerim’i  iyi anlamaktan geçer. Kuran, insanları ilkeli olmaya, dürüstlüğe ve ferdi  sorumluluğa çağırmakta.  Toplum, tek tek fert’lerden bir araya gelmektedir ve her fert bir zincirin halkaları gibidir ve her halka toplum için çok önemlidir ve bir  halkanın

Devlet güçü karşısında yurttaş’ın savunma dayanağı ne olmalıdır

İnsan, bayrağının altında yaşayıp vatanım, toprağım , milletim dediği  o toplumun oluşturduğu devletin karşısında o kadar aciz, zayıf, güçsüz ve korunaksız olabilir mi, olmalı mı.. Kaşıkçı  cinayeti bize, devlet  güçü karşısında yurttaşın ne kadar zayıf, güçsüz, korunaksız ve aciz kalabildiğini  düşündürüyor, gösteriyor.. Geçtiğimiz hafta  yine Türkiye’de Akademik çevreye yapılan şafak operasyonu da yurttaş’ın devlet güçüne karşı korunaksızlığını, savunmasızlığını göstermekte.. Devlet, devlet için mi yoksa devlet millet için mi.. felsefesi bir  yana .. devlet, her iki durum için de.  Devlet, olmadan millet, millet olmadan devlet olmaz.. devlet öyle bir işlev edinmeli ki yurttaş da kendini devlet güçü karşısında aciz, zayıf ve kimsesiz garip hissetmesin, öyle değil mi.. Devletin karşısında yurttaş’ı koruyup savunacak kim olmalıdır? Ahbap Çavuş bağlılığı mı.. yok sa, Hukuk güvencesi mi olmalı.. Hukukun her aşamasına baktığımızda yurttaş’ı koruyan  yurttaş’ın yanında

Kaunos’un Lidya Kralı ile görüşmesi 7. Bölüm

Resim
Kaunos’un Lidya Kralı ile görüşmesi 7. Bölüm Kaunos dostum, seni özledim, seni seviyorum..  Varlığın kaçınılmaz yaşamın kendisi gibi.. Lütfen bizi kalbinden çıkarma... Unutmaki yokluğun,  bize  özlemin en acımasız ıstıraplarını yaşatmakta..  Bu  Lidya Şehri, bu Krallık ve sahip olduğum her şey..  Effes Antik kenti Turkiye Senin, engellenemez sevginin önünde varlık göstermekten aciz kalmaktadır..  Senin ardında sakladığın evren’in varlığı ve ayaklarının altında taşıdığın  uçsuz bucaksız  deniz,  bizim sahip olduğumuz ve olacağımız hiç birşey  ile  mukayese edilemez. Sevgili dostum, Lidya’nın güçlü kralı  Elnor,  şüphesiz ki  düşmanlığın en  güçlü ve etkili olanı sevgi kabında kendisini saklar...  Ve  en güçlü karşıtlık kendisini yine en tatlı iltifatlar ile ifade eder.. Sen de bilirsinki bizleri ölümsüzler olarak tanımlayan unsur,  sonsuza dek yaşamı çağrıştırmak değil,  ilkelerimiz ve değer yargılarımız, yaşama dair değişmez algılarımızdır.  Tapınak öğretimizin değişmez ilkeler

Şehir- Türizm ve yerel seçimler

Şehir - Turizm ve yerel seçimler  Eylül 2018 İbrahim selvi Kapadokya/ Türkiye  Türkiye’nin müşfik, merhametli  iyilik sever,  vatanperver insanları.  Mevzu,  bayrak, memleket olduğu zaman vatan görevi denildiğinde Türk insanı vazifeyi düğün, bayram sevinç, kutlu gün olarak  kabul eder.. Ferdi düşünmez, arkasına bakmaz, verilecek görev/ emiri bekler ve önüne bakmaz,  kendisini bekleyen akibeti mükafat, ödül kabul eder.. Değerli  yurtsever insanlarım.. Bu yüksek karakteri yüreğinde taşıyan bir ulusun insanı aldatılır, istismar edilebilir mi? İşte bundandır ki;  memleketin yönetimine  talip olan insanlar bu realitenin farkında, bilincinde olmaları vazgeçilmezimiz olmalı ve  ulusçuluğumuzun anayasası  kabul edilmelidir. Önümüzdeki günlerde yerel seçimler var ve siyasi partiler olarak bu seçimlere hazırlanıyoruz.. Partilerin illa vazgeçilmez seçim politikaları var, olacaktır da.. Seçmen olarak ulusumun insanlarının da vazgeçilmez aday belirleyen bilinçleri, idealler

Osmanlı ve Soykırım bir arada kabul edilirmi

Osman oğullarının Anadolu’da kurduğu devlet genişleyerek imparatorluğa dönüşmüştür.. Beylikten İmparatorluğa dönüşen otorite kuruluş felsefesini  yaşadığı sürece değiştirmemiş.. Osmanlı insan odaklıdır otoritesinin, hüküm sürdüğü coğrafya da toplumların, insanların dini, mezhebi, dili ve halk olmak adına sahip olduğu kültürüne dokunulmamıştır.. Kiliseleri, Havraları din insanları olduğu gibi korunmuş yaşayıp gelişmesine izin verilmiştir.. Bu bağlamda Osmanlı bugün, dünyanın sahip olmaya geliştirmeye çalıştığı demokratik toplum yapısı, temel insan hakları gibi kavramları imparatorluk sınırlarında uygulayıp yaşatmış.. Diğer yan da Osmanlı medeniyeti   için şunları başaramamış diye biliriz ekonomi, iktisat ve sanayi de gelişme gösterememiş belki eğitime bilim yapmak kavramını sokamamış ancak,  sosyal ve toplumsal iletişim, insanların, toplumların, halkların,  farklı kültürlerin bir arada barış ikliminde ve barış toplumunda bir arada yaşaması gelişmesi azına çok katkı sağl