İniş takımları açılmış olan Uçak, Ak Parti’nin İktidar Uçağı olmasın?


İniş takımları açılmış olan Uçak, Ak Parti’nin İktidar Uçağı olmasın?


Ak Parti’nin 20 yıla varan İktidar uçağının, 31 Mart  “ yerel seçimler “çok daha önce, muhalefet   alanına inmek için, iniş takımlarının açılmış olduğunu  fark ettim. 

Bu,  acil bir iniş değil !

Uzun  mesafe koşan   bir sporcu“ Maraton  yarışçısı “  her şeyden önce, önceliği  kendisi için yararlılık sağlayacak  koşu strateji belirlemek olmalıdır. 

Koşu için  bir   strateji yoksa,  yarışta derece  yapmak anlamında bir yararlılıkta söz konusu olamaz.

Siyasette,  maraton  koşusu gibi uzun soluklu,  strateji gerektiren bir  iş..

Ak Pari, havada artık uçuşunu tamamladı ve iniş için strateji belirlemekle meşgul. 

“ Çünkü, Türk seçmeni, parasının paritesinde önlenemez istikrarsızlık görmesi durumunda,  parti ve partizanlığı bir yana  bırakarak, kendisine  yeni siyasi vizyon arayışına girer “..

Çünkü, muhalefet etmek de en az iktidar olmak kadar,  demokratik yönetimlerin vazgeçilmezi. 

Ak Parti muhalefete hazırlanıyor..

Ak Parti  önce,  yerel yönetimlerden başladı. 

Büyük Kentlerin  Belediye  yönetimlerini devretti. 

Sonra,  Yeni Başkanları  Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ne davet ederek,    “ zillet, illet, terör yandaşı, Cemaat yamağı söylemlerini terk ederek  “ uyumlu çalışacakları mesajını verdi  ve kentlerin yönetimi için telkin ve iyi dileklerde bulundu..





Daha  öncesi,  Ak  Parti  hareketinin ağır toplarını partiden tasviye etti..

Tayyip Erdoğan,  ben yoruldum diyemez, 
aslında, gelişmiş demokrasiler de  diyebilmeli..

Ak Parti, Muhalefete hazırlanırken..
CHP’de İktidar için gölge hükümetini kurup, şimdiden kendini iktidara hazırlamalı..

Ne CHP eski CHP, ne de Ak Parti eski Ak Parti..

CHP’de artık Ak Parti’ye daha sempatik davranıyor “ Diktatör, rejimi değiştiriyor, hırsız “ gibi  ağır ithamlar yerine..

CHP’li Büyük Şehir Belediye Başkanları Cumhurbaşkanı R.Tayyip Erdoğan’ın  Beştepe’deki nazik davetini kabul  ederek,   İktidarın ilgisine kapı aralamış oldular.

“ Tank Palet Fabrikası, işini bize bir açıkla, ey, iktidar ortağı MHP, sen nasıl bu işe katkı verdin; bu işin neresi milliyetçilik, çık sen açıkla “ diyor..

Yani siyasi ortam yumuşuyor. 


Herşey, yaşanılmışlıklar ve ilerde yaşanılacaklar bir yana..

Gözden kaçırılmaması gereken  ulusal bir  demokratik yararlılık  söz konusu...

Türk milletinin, demokrasiyi,  Cumhuriyet ilkelerini ne kadar özümsediğinin bir önemli delili var..

Cumhuriyet kurulduktan sonra,  Türkiye, yönetilmek üzere ilk defa  siyasi bir Parti “ sivil vesayet “ Türk milletinin  iradesi Ak Parti’yle  Meclis çatısı altında  vesayetsiz irade kazandı. Bu durum demokrasimiz ve milletimizin demokratik kültü açısından çok çok anlamlı. 

“ Hükümet Başkanı, Başbakan, Bakanlar Kurulu Mecliste bir karar aldığında,  kanun teklifinde bulunduğunda, acaba Asker bu işe ne diyecek diye düşünmeden ya da çark etmek durumunda kalmadan...

Daha evvel ki  hiç bir hükümet “ Atatürk dönemi istisna “ Meclis’in tam iradesini ya da siyasi bir  parti liderinin insiyatifini Ak Parti ve Onun lideri Tayyip Erdoğan kadar kullanmamış, kullanamamıştı. 

Ak Parti, kaçınılmaz demokrasinin gereği bu iradeyi “ kuvvetler ayrılığını da  yer yer ekarte ederek “ kullandı. 
Hukuk, yargı da bundan, ziyadesiyle  üzerine düşen payını aldı..


Bu durumun  yönetmek  anlamında avantajları da oldu dezavantajı da..

En büyük talihsizlik, Cemaat güncesi  ve onun uzantısı 15 Temmuz 2016 kalkışma  hareketi oldu.. 
“ devletin bütün hücrelerine  geçtiğimiz  elli yıllık süreçte  yuvalanan “ cemaat illeti, 
Türk demokrasisinin  aştığı çok önemli  zorluklardan birisi. 


Uzun uzadıya şöyle oldu,  Ak Parti  böyle yaptı..
Yanlış yaptı, memleketi bir baştan öbür başa hizmet şantiyesine dönüştürdü demek yerine.. 

Ben daha ciddi bir bakış açısı sağlamak istiyorum..

Ak Parti,  her şeye  rağmen demokrasiye sadık  kaldı..

Derin ihlaller içeren seçim “ İstanbul seçimi “ dışında yaşanmadı..

Demokratik  rejime “ Askeri Vesayete son vermenin dışında “  sadık kaldı.  

Rejimle  asgari  uyum içinde oldu..

Halkın yaşam tercihleriyle  çok da ilgilenmedi..

Herşey tam tersi de olabilirdi..

Demokrasi kültürü gelişim sürecinde  dünyanın çok yerinde demokratik süreçten mutlakiyete geçişler yaşanılmış pek çok örnek var.. 

Hatta,  Latin Amerika ülkeleri bir yana; İngiltere ve Fransa demokrasilerinin gelişim sürecinde de benzer durumlar yaşanılmış..

Ama doğrusunu söylemek gerekirse ;

Türk Askeri vesayetcileri de her ne kadar darbe  yapmış olsalar ve  seçilen hükümetlere vesayet baskısı uygulamış olsalar da  tercihlerini yine de demokrasiden yana  “ sandık “ kullanmışlardır.. 

Aslında yukarda Ak Parti’nin sadık kaldığı demokratik rejim..

Gelişmiş demokratik bir rejim değil..

Demokratik yönetimin, sıfır artı bir basamağı..

Ancak,   geçmişten gelen  yazılı da olmayan anayasamız gereği,  öyle..

Merkezi yönetim,  ülkeyi yönetmek adına bütün yönetsel ve idari işlerin  merkez de yoğunlaştıran klasik demokratik  yönetsel model. 

Batı  tarzı yönetim çoktan bu merkezi yönetimi yüz yıla varan süreçte geride bırakmış  durumda.

Katılımcı yönetim;   
Denge ve denetimin merkezi hükümette olduğu Batı tarzı demokratik  yönetimler..

Eyalet meclisleri ve  Sivil Toplum Örgütlerinin  kent Meclis’lerine sağladığı katkıyla daha ileri  siyasi ve iktisadi  yönden disipline edilebilen ve  denetlenebilen, sorgulanan yönetim  tarzı kazanmışlardır. 

Türk demokrasisi bu anlamda daha çok mesafe kaydetmek durumunda. 
Ançak, ne mümkün. Halk kendi demokrat tanımını geliştirip meclis iradesine yansıtmak anlamında mucadele etmediği sürece,  bin yıl da geçse demokrasimizin gelişmesi adına bir arpa boyu yol alamayız. 














Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Belediye Başkanı Erol Ünlüsoy

Araştırmacı Yazar İbrahim Selvi ile Röportaj Röportaj : Asude Can

HDP-YSP ya da Kandil'in siyasi uzantısı