D.Bakırlı Yürekli Annelerin sayısı her geçen gün artıyor ve artmaya devam edecek gözüküyor.
Diyarbakır Anneleri'nin sayısı her geçen gün artıyor
Diyarbakır Anneleri, evlatlarını korumak adına, Teröre karşı taktir edilecek medeni bir cesaret “ duyarlılık “ göstermişlerdir.
Bunu yaparken de bir çok güçü ya da başka faktörleri de karşılarına almak durumunda kaldıkları yadsınamaz.
Terör örgütü PKK’ya evlatlarını kaptıran bu Anneler, yıllarca içlerinde sakladıkları ya da sesilerini duyuramadıkları bu isyanlarını, karşı çıkışlarını taktir edilesi bir eylemle gün yüzüne çıkarmışlardır.
Bu çığlığa, isyana ve karşı çıkışa başta bölge insanı ve büyük Türkiye olarak katkı sağlamak destek vermek durumundayız.
Beraberinde, bu eyleme dünyanın pek çok gelişmiş uluslar ve entelektüel çevre de katkı vermek durumundadır.
Şu da var ki ;
Ne yazık ki gelişmiş ulusların uluslararası siyasi politikaları, isteseler de popülizmin kıskacında çıkamamaktadır.
Böyle olunca da, devletler arasında iyimserlik söz konusu olmaktan çıkmaktadır.
Daha büyük ortak bir trajedi ancak, ulusları ortak iyimserlikte buluşturmaktadır “ ikinci dünya savaşı ve akabinde Birleşmiş Milletler’in kuruluşu 24 Ekim 1945 “ gibi.
Bu durumda sorumluluk, sivil insiyatifin üzerine düşmektedir.
Nedir sivil insiyatif;
Dünya insanının sahib olduğu evrensel değerlerin “ kültürün “ savunucuları, Sivil Toplum Örgütleri, Sanatçılar, Aydınlar, Yazarlar, Gazeteciler, Entelektüeller, Dini çevreler, vicdanlı olmayı telkin eden kanaat önderleri ve sağduyulu fikir sahibi insanlar “
Terör ve insan hakkı ihlalleri, çevre ve doğa katliamı gibi yaşamın sürdürülebilirliğini olumsuzlaştıran eylemler karşısında aşılmaz engel olmalıdır.
Dünya insanının sahib olduğu evrensel değerlerin “ kültürün “ savunucuları, Sivil Toplum Örgütleri, Sanatçılar, Aydınlar, Yazarlar, Gazeteciler, Entelektüeller, Dini çevreler, vicdanlı olmayı telkin eden kanaat önderleri ve sağduyulu fikir sahibi insanlar “
Terör ve insan hakkı ihlalleri, çevre ve doğa katliamı gibi yaşamın sürdürülebilirliğini olumsuzlaştıran eylemler karşısında aşılmaz engel olmalıdır.
[ Öldüren, katleden güç, yaşama isteğinin kötümserlik kazandığı alanlarda başgösterir ]
Ve evrensel değer adına gelişen olumlu eylemleri desteklemeli ve dünyadaki insan hakkı ihlallerine karşı ortak tepki verecek platformlar geliştirilmesi kaçınılmazdır.
“ Sözünü ettiğimiz ya da olsun olmalı dediğimiz platformlar ve STK’lar yok değil, var “.
Aynı, BM’de olduğu gibi “ hiç bir şey yapmıyor da değil “ ancak beklenilen etkin duyarlılık söz konusu değil.
Beklenilen duyarlılık ;
Ama, bu şimdilik bir ütopyadan öte bir şey de değil.
Dünyada böylesi evrensel duyarlılık, ortak tepki çok nadir yaşanılmakta..
D. Bakır Anneleri’nin onurlu tepkisine dönecek olursak;
D. Bakır Anneleri’nin bu, su yüzüne çıkan tepkileri belki de onlarca yıl bastırılan, sesi duyurulamayan bir karşı çıkışın, isyanın son şekli olmadığını nasıl inkar edebiliriz.
PKK, Türkiye’nin doğrudan terör sorunu olmakla birlikte çağdaş dünyanın da problemidir.
Ve dünyanın bir çok bölgesinde kanayan onlarca yara var, insan hakları ihlali var, gözyaşı, trajedi ve isyan var..
Umut içinde, el uzatılmasını bekleyen milyonlarca çaresiz insan, halk kitleleri var.
Türkiye’nin başta Terör olmakla birlikte dağlar kadar, daha da öte sorunu da var.
Dünyanın da öyle, daha da büyük çözüm bekleyen problemleri var olduğu konusunda da hemfikiriz.
Ancak, çözüm için bu problemleri gidermeye yönelik inanç ve geliştirmeyi umduğumuz ideamızın yanın da, dağlar kadar problem diye nitelediğimiz olumsuzlukların tümü, insanlıkça yaratacağımız ideamızın karşısında nokta esamesinden kalacağına da inanıyorum.
Dünyanın bir yarısının çaresiz, yüreği kanamakta olduğu gerçeği karşısında..
Birleşmiş Milletler’de bir o kadar acınası “ zayıf “ ve bu gelişmeler karşısında kahreden bir duyarsızlık, acziyet ve zayıflık göstermekten kaçınmamaktadır.
Keza, gelişmiş Batı ve Birleşik Devletler’de öyle..
Eğer dünya bir bütün olarak “ içinde tuttuğu bu trajediye son vermek, gidermek “ anlamında kararlılık göstermeyecek olursa ki;
O zaman, Birleşmiş Milletler’in daha aktif, duyarlı olması ve insanlığın beklediği daha güçlü müdahaleleri gerçekleştirebilmesi için.
İnsanlık;
Daha ağır trajediler mi yaşamak durumundadır.
İnsanın, kendisine atfettiği “ yücelttiği “ değer ve gelişen insanın aklı, bilimselliği bunu mu tavsiye etmekte ya da çaresizce bu trajediyi mi beklemektedir.
Eğer öyleyse, İnsanlığın daha da ağır trajediler yaşaması gerekliliği savı “ gerçeğini “ kendini haklı çıkartmaktadır..
[ Bu yazımı, Diyarbakır Anneleri’ne affediyorum ] .
Ve O Anneleri, “ Hacire Akar’ın başlattığı “ bütün kalbimle destekliyor sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
Yorumlar
Yorum Gönder