Şehir - Haber / Analiz

Şehir - haber / analiz
İbrahim selvi
Kapadokya/Türkiye


Türkiye olarak,  şehir  planlamasını bilmiyoruz,  bu gerçeği  kabul etmemiz gerek. 

Gülşehir’in geçmiş Belediye Başkan’ı Vahdi Arısoy’a doğrudan “ Sayın Başkanım, İlçenin imar iskanı ile ilgili güncellemesi yapılacaksa; Üniversite’lerde ya da yurtdışında özellikle Hollanda’da yardım alalım “ dedim. 
Vahdi Başkan’da o günlerde Gülşehir Kartal Otel’de konaklayan  bazı Üniversitelerin “ Yanılmıyorsam Gazi ve Ankara  Üniversitesi’nin “ konu İle ilgili Akademisyen düzeyindeki yetkililerle çalışma yaptığını biliyorum. 

Değerli memleketdaşlarım, sevgili halkım; 

Kentlerin imar, iskan gibi  alt yapı eksikliğimiz sadece Gülşehir, Nevşehir ya da değer   özel bölgelerle  sınırlı değil. 
Tüm Türkiye sathını bağlayan bir durum. 

1993’lü yıllar da Antalya’da tek bir deranaj olmadığı gibi, kanalizasyon giderleri de, evlerin önüne kazılan logarlara veriliyordu. 

Dönemin Antalya Belediye Başkanı Hasan Subaşı idi. Benim olduğum M.Akif  caddesi'nde  az bir su birikintisi olmaktaydı. 

M. Akif cad.’sine Başkan Hasan Subaşı bu sorunun  giderilmesi amaçlı intikal etti. 

Bizim işyerinin karşısında atıl, Müteahhiti  terketmiş bir yapı vardı. 

Antalya,  o dönemler de yeni nesil kent görüntüsü kazanma yolunda yüksek ivme kazandırılmış ve   ilaveten de  kent hesapsız göç alıyordu. 


Resim:  Hasan Subaşı 


Ben de  o atıl binaya Başkan’ın dikkatini çektikten sonra..

Hasan Başkan’a yönelip “ Başkan, bu kent;  Ankara, İstanbul gibi karanlık, gecekondulara terkedilen bir şehir mi olacak yoksa, Paris/Londra gibi bir dünya kenti mi olacak ?“ diye sordum. 

Belki de Başkan o zaman hiç ummadığı bir soruyla karşı karşıyaydı çünkü, bizim insanımız Başkan’dan genelde iş ister, aş ister..işinin görülmesini ister, neyine kentin iskanı imarı, kent tasarımı görselliği. 

O  tarihlerde Ankara/İstanbul kaderine terkedilmişti.  Şimdiler de  kent denilebilecek görselliğe kavuşmadığını söyleyemeyiz. 

Neyse ki Hasan Başkan bana baktı ve ilk tepkisi “ sen nerelisin “ diye sorması oldu. 

Bu sorunun kapsamını ben şimdi anlamaya çalışıyorum. Çünkü oraya takılıp kalmış değilim. Bana göre belki de “ Antalya göç alıyor “ tepkisini Antalya vatandaşına ve veya diğer kentlerden Antalya’ya yerleşen Antalya sakinine göre hazırlamak amaçlı da olabilir miydi? 

Hasan Subaşı halen sağ ve şimdiler de İYİ Parti Antalya Mv. Ve  Antalya’nın / Elmalı İlçesinden. 

Hasan Subaşı, iki dönem 1989  ve 1994 Başkanlık süreçinde Antalya’ya üç önemli eser de kazandırdı. 

Tabi, bu yatırımlar o dönemin  Antalya için başarılı bulunacak eserleridir. 
  • Antalya Terminal binası
  • Atatürk Parkı ve içinde Cam Pramit, Kongre Merkezi ve Kültür binaları
  • Ve bir diğeri de harika bir Zebze  Meyve Hal-i
  • Döneminin sonuna doğru kentin  alt yapısına da başlamıştı. 
  • Hasan Subaşı, kentin Su İdaresi’nin işletmesini Fransız bir şirkete devretti.
  • Ardından Tamamladığı Süleyman Demirel  Otobüs Terminali’nin işletmesini   özel bir şirkete devretti.  Ve bu şirket, Terminal’e giriş/çıkışları ücretli yaptı. 
  • Ve Su İdaresi’ni  devralan Fransız şirketi, ilk iş olarak kent suyunu pahalılaştırmak oldu. Kısa süre sonra ilgili şirket iflas etti. Bugün ki TTK “ Türk Telekom “ gibi,  kaçıp gitti...

Başkan’ın  bu ve benzeri bir kaç olumsuz politikasıyla birlikte  sürçe ilaveten ardından gelen  Turgut Özal rüzgarı Hasan Başkan’ı sonsuza dek Antalya Başkanlığından ayırdı. 

Konumuza dönecek olursak değerli okuyucum, Hasan Başkan; 

bBana  “ sen nerelisin “ sorusunun devamın da ben “ Nevşehirli’yim  “ yanıtını verince. 
H. Başkan, bana “ o zaman sen de memleketine git “ demiş. 
Neden demiş diyorum, çevremizde onlarca cadde esnafı halk var ve bir çoğu da arkadaşım, komşum. HB’nin, bana yönelik öyle söylediğini,  Kayserli hemşehrim “ o caddede  esnaf Arçelik Bayi’si Ahmet Ateş söyledi. “ ya bak sen anlamadın ama HB, sana böyle söyledi “ dedi. 

Görüşmenin devamında Başkan HB, sözlerine şöyle açıklık getirdi “ İyi ama, siz bir Paris, bir Londra Belediye bütçelerinin ne kadar  olduğunu biliyor musunuz? O kentlerin bütçesi, Türkiye bütçesi eşdeğerinde “ dedi. 

Sonrasında HB, toplulukta  ayrıldı.  HB yanındaki teknik ekip ya da Belediye personeliyle caddenin ortasında, caddenin yukarısına doğru yürüdü, durdu, tekrar geriye yeni yapılan  Özdilek AVM  istikametine doğru döndü, caddeye şöyle bir baktı ve caddenin bir kenarında oluşan yaklaşık az bir su birikintisinin giderilmesi için bir karar verdi. 

İşte o karar cadde için hayati bir karardı. 
Ancak HS için sıradan yönetsel, sorun giderici bir karardı.  Daha sonra  caddeye yönelik  sorun giderici uygulamayı gördükten sonra. 

Bu kararın ne kadar sıradan görsellik ve tasarımdan yoksun bir köylü işi olduğuna tanık oldum/olduk. 

Ne oldu biliyor musunuz?

Caddedeki O birazcık su birikintisini gidermek için, yaklaşık iki km.mesafeli caddeyi boydan boya zemin kodunun  altmış cm. Yükseltildiğine tanık olduk. 
M.Akif Caddesin'de güncel yapılmış olan  apartmanların ve mağazaların nerdeyse yüzde doksanı yol ve de kaldırımdan altmış cm. aşağıda, çukur da kaldı. 

Bu cadde üzerinde kiracısı olduğum Teyzem’in dükkanı  ile birlikte bütün mağazalar iki, üç basamakla aşağı mağazaya giriş kazandırıldı. 

Ve  mevcud mağazaların görselliği, vitrin kalitesi öldürülmüş olmakla birlikte, gayri menkul değeri de yarı yarıya düşürülmüş oldu. 



Apartman yaya ve araç girişleri marjinalleşti. Netice itibarıyla caddenin içine edildi. 

Daha sonralarda  bu kabul edilmez özürlü altyapı  uygulamasından sonra, yeni yapılan bir kaç apartman mağaza girişi yeni duruma uygun kod verilerek seviye kazandırıldı,  ancak bu yeni yapıların adeti de üç, beşi geçmez. Diğer yan da özürlü duruma düşen mağaza/apartman sayısı yüzlerle ifade edilmekte. 
•••

Gelelim asıl meseleye;
Geçtiğimiz günlerde yazdığım makalelerim de “ Şehir tasarım ve görsellik “ isimli yazımda da şehir ve mimari tasarım konularına değindim. Eğer takip ediyorsanız. 
Hatta, çevremde bazı arkadaşlarım bu hususlara olan duyarlılığımdan ötürü “ tasarımcı “ mahlası taktıkları, bana  tasarımcı diye hitap ettikleri oluyor. 

•••

Geçtiğimiz hafta Nevşehir Belediyesi’ni ziyaret ettim. Başkan Rasim Arı’yla değil de, Başkan yardımcılarından Mustafa Alevli’yle görüştüm. 


Şunu da söyleyim, eğer Nevşehir’e birşey yapılacaksa bunu da genç Başkan Rasim Arı yapacak, yapmak durumunda. Nevşehir’e değer katacağına da inanıyorum. “ 

Diğer yan da;
Mustafa Alevli harika bir bürokrat. Alevli’yle kısa  süren söyleşim de Sayın Alevli’nin kendi tabiriyle  Nevşehir’in Kara Deliklerinin neler olduğunu iyi tesbit etmiş ve  kentin yönetilmesine yönelik yeterlilikte işine hakim olduğuna tanık oldum. 

Hatta, Alevli’nin ofisinden çıkıp ilerlerken, bu denli karakterli ve işine hakim burokratlar varken neden bu işler ağır aksak oluyor diye düşünmedim de değil.

Yine sayın Alevli’ye de, kente kazandırılacak görsellik ve mimari tasarım, altyapı projeleri için yurtdışından Almanya ve Hollanda’dan destek alınmasını önerdim. 

Neden yurtdışı? 

Çünkü Türkiye, şehir tasarımı, mimari görsellik  ve yaşam kalitesi ve uzun vadeli kentsel akıllı projenin ne demek olduğunu bilmediği gibi, bu yönlü bir kaygısı da yok. 

Ne var peki? 

Popülizm var, yeniden seçilmek kaygısı var ve kısa vadeli kente  kazanç sağlamak yönlü “ belki çoğu da ranta yönelik “  beton içerikli sıradan icraatlar var. 

Kaygı edilmeyen içgüdünün bedeli ağır ödeniyor. Yarım saatlik bir yağış  kentlerimize, insanımıza  telafi edilemez zararlar vermekte olduğunu sürekli yaşayıp tanık olmamıza rağmen..

Dikkatinizi çekti mi ?

Çekmez,  çünkü vatandaşın da böylesi bir derdi yok. Yurttaş da istiyor ki; ah şu arazim bir imara açılsa da..

Antalya’ya kepezden, Liman  istikametine yeni çevre yolu kazandırıldı. Çok da güzel oldu oldu da !!

Uncuali  Mezarlığının ilerisindeki ışıklı kavşaktan, Liman istikametine ilerlerken yolun sağ ve sol yakasında yola beş,on mt mesafesi imara açılmış ve hemen Apartmanlar  dikilmiş. 

Çevre yoluna beş mt mesafe bırakılarak nasıl  konut yapılır, haydi yapıldı orda araçların çıkaracağı gürültü ve egzoz gazı kirliliğinde insanlar nasıl huzur bulur ?

Aynı durum Nevşehir için de geçerli;
Gülşehir istikametinden Nevşehir’e gelirken Çat köy’ü ışıklı kavşağını hemen geçtiğinizde  Çevre Yolu üzerinde sağlı sollu ve yola belki de üç, beş mt. mesafede konutlar yapılmaya başlanmış. 

Doğrusu şu ya da bu kent ilçe değil  bütün Türkiye açısından, bu imar iskan özürünü tanımlayacak bir ifade tanım var, var ancak insanımız da bu ifadeyi hazmedemiyor, hakaret  ve aşağılanma olarak algılayıp yer ve zaman zaman Mimar ve Mühendisler ve benzeri STK’larının açıklamalarına sert tepki göstermekteler, bunun  yerine, uzman kişi ve kurumlarin önerilerini dikkate alınması gerektiğine inanıyorum. 

İbrahim selvi
kapadokyapost@gmail.com

İbrahim selvi yeni nesil yazar profiline sahip. Özgür blog yazarı. Kapadokya post gazetesi ve diğer yerel gazetelerde köşe yazarlığı yapmakta. Kent ve sehircilik, bireysel ödevler, kamusal yararlılık ve genel siyasi politik konularda yazıyor.




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Belediye Başkanı Erol Ünlüsoy

Araştırmacı Yazar İbrahim Selvi ile Röportaj Röportaj : Asude Can

HDP-YSP ya da Kandil'in siyasi uzantısı