Kayıtlar

Duyguya sesleniş aklın üzerini örter

Duyguya sesleniş insanı heyecanlandırır, aklın üzerini örter; biz hislerimizin  kavgasını yaparken onlar, akıllı projeler yaratırlar.. Bugünler de İlköğretim öğreniminde Andımız okutulsun/okutulmasın tartışması yapılmakta.. Okutulursa ne yararı olur- okutulmazsa ne kaybımız olur.. Ezber yaptıktan sonra ha,  okutulmuş ha, okutulmamış.. İlköğrenim yaşındaki  çocuk yaşındaki gençlerin marşın sözlerini anlaması beklenmez/beklenmemeli.. Günümüzde eğitimin amacı  öğrenciye, her şeyi  öğretmek değil gerekli,  bilgiyi dahi vermek değil; öğrenim gören insana dinleme, anlama, çevresindeki insanlar ile iletişim kurma, kendini ifade edebilme cesareti kazandırma, yaşadığı çevreyi  tanımlama anlama ve kendisine yaşam içinde bir istikamet kazandırmayı amaç edinmelidir.   kendini  seven, beğenen, kendisiyle barışık insan, çevresiyle barışık,  ideal edinmiş ve  tutarlı hayaller kurabilen, ferdiyetçilik yanını geliştirmiş karakter.  Dünyanın değişik coğrafyalarıyla, kültürleriyl

Demokratik toplumlarda oluşan derin demokrasi çatlakları

Yaşadığımız dünyanın karanlık yüzüne bakarak aydınlığa katkı sağlayamayız. Bu hafta dünya gündemine gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayeti damgasını vurdu. Suudi usulü diplomatik cinayetin ardında Kaşıkcı’nın,   öldürülme sebebinin  Suudi rejimine muhalif olmasının neden olduğu ifade edilmekte.  Hürriyet’ten Sedat Ergin”in köşesinde Kaşıkcının Washıngton Post’ta yayımlanmak üzere  hazırladığı son makalesi yayımlandı.  Kaşıkcı’nın ifade etmeye çalıştığı  konu ya da eleştiri başlıkları.. malum Suudi’lerle sınırlı kalmayıp Ortadoğu’nun genel Demokrasi, insan hakları çatlakları. Her ülkenin  kendine göre karanlık yüzü, demokrasi çatlağı var, olacaktır da. Ancak bunu dile getirmenin, muhalif olmanın da bir demokratik usülü kaidesi olmalı. Kaşıkçı, Arap baharına vurgu yapmış sanki, devamının sağlanmasına vurgu yaparak kazanımından söz etmiş.. Aslında burda işi,  hunharca cinayete götüren asıl mesele nedir biliyor musunuz? demokratik eleştirel tahammülsüzlük, karşı tarafın haklı/hak

Günümüz de Barbarlık ve bağnazlık

Çağdaş medeni  toplum olmanın ön şartı; tertipli, düzenli, sistemli ve çevresel, sosyal faktörlere duyarlılık kazanmak, kazandırılmak, bu işin ABC’si bu olmadan olmaz.  Ne zaman Ürgüp’e gitsem  coğrafi farklılığı hissettiğim kadar çevresel farkındalık da kendini gösteriyor.  Ürgüp’te cadde, sokak her yer  pırıl pırıl çöp namına en küçük parça yok.  Ürgüp, sanki Türkiye coğrafyasının dşında bir yer, çok yönlü gelişmiş.  Ürgüp insanı sosyal, çevresel faktörlerin etkin bilincine ulaşmış.. dolayısıyla Ürgüp’de zaman geçirirken bir Avrupa kentinde olduğunuz hissiyatı oluşuyor.  Geniş kaldırımları, iletişimi gayet yüksek halkı, esnafı ile Ürgüp’te geçirdiğiniz o kısa anın tadına varıyor, yaşamınızın o anı anlam kazanıyor.  Aslında amaçım Ürgüp’ü anlatmak, tanıtmak değil.. Ürgüp’de öne çıkan çevre temizliğini insanının, iletişim lisanının gelişmişliğini Türkiye, sathın da örnek  göstermek.. Türkiye genelinde çevre temizliği etkili bir sorun olduğu gibi artarak da devam etmek

Reform - Revizyon

Yaşayacağınız çağın önceliklerini belirleyip, onu yüksek vazgeçilmez ideale dönüştürmeyen toplumlar yaşamlarında, reform değil revizyon ya da  mevcut durumda iyileşme yapabilirler.. Revizyon, mevcut durumu iyileştirme, imkanları genişletmeye, artırmaya yönelik eylemlerdir. Örneğin ilköğretimden sonraki Lise için gereken A sınavını kaldırıp yerine daha kapsamlı veya içeriği farklı B sınavı getirmek.. Oysa eğitim konusunda Milli Eğitim uzun yıllar köklü reform beklemekte.  Şöyle ki, devlet okullarında her şeyden önce öğrenciler sınıfta art arda oturarak birbirinin ensesine bakmak durumunda kalıyor. Oysa,  oval, kare konsepte karşılıklı iletişim kuracak şekilde oturulmalı, öğrenci diğer arkadaşlarıyla göz teması kuracak şekilde olmalı..” etkileşim, sosyal, psikolojik ve karakter geçişi” sağlansın.. İlköğrenim de ardından  Lise’de kazanılması gereken yabancı lisan öğrenimi Üniversitede de kazanılmamakta.. Durum böyleyken,  nüfusumuzun %60’a yakının da çevre temizlik bilinci

Yurttaşlık bilinci- Ferdiyetcilik

Toplumlarda, yurttaşlık  bilinci gelişmeden hiç bir rejim, sistem beklenilen “yüksek sosyal iletişim”performansı sağlayamaz, asıl sistem insanların beyninde, kalbinde oluşup yaşamsal algıya dönüşen çağdaş  inanç.. Cumhuriyet dönemiyle birlikte Türk toplumu geçmişle, kıyasladığımız da benzerlik kabul etmeyecek ölçüde gelişme göstermiş durumda.. Eğitimde, sanayide, sağlıkta ve yaşamın pek çok alanında büyük gelişme yaratmış bulunmaktayız.. çoğu zaman yaptığımız eleştiriler birşey yapılmadı, yapılmıyor anlamında değil daha çok, daha iyi ve yapmamız ulaşmamız gereken mesafeyi, makası daraltmak anlamında, yapıcı eleştiriler.. hatta, yapıcı da olsa eleştiri dozu, seviyesi artıkça geri dönüşümü de toplum da olumsuzluk, güvensizlik yaratmakta.. Belki Selçuklu dönemine ait medrese, külliye gösterebilirsiniz ancak, Osmanlı döneminde medrese, külliye çoğu bölgelerde  yok denilecek ölçüde... Bakın, geçtiğimiz hafta ABD’nin saygın bilim Üniversitesi Harvard Sabri Ülker Araştırma Merk

Büyük değişim ve büyük sorunlar

Büyük değişim ve büyük sorunlar Sokaklarımız, Caddelerimiz ve park alanlarımız değişimden çevre temizlik bilincinden yoksun.  Cumhuriyet’in kağıt üzerinden yapılan yasal medeni tanımları, Cadde ve pazarlarımıza hakim değil.  Hele, şu son zamanlarda toplumda yaşanılan cinnet vari şiddet olayları insanımızı endişelendiriyor. İletişim lisanımız her geçen gün marjinalleşmekte.  Ölüm, öldürmek düşüncesi nasıl bu kadar kolay ve basitçe aklımıza yerleşiyor. Bir insanı öldürmek, hangisi sorunu çözüyor, neyi hallediyor. Katile ne kazandırıyor, doğrusu iyi anlatmak, konuyu tüm kurumlarda özellikle diyanet ve halk ile ilişkiler ve medya camiasında yer vermek, işlemek gündem de sürekli tutmak gerekir.. Sonra, inancımız İmanımız bize, insanı yaşatmak tüm insanlığı yaşatmak öldürmek, tüm insanlığı öldürmek olduğunu salık verirken... bu denli duyarsızlık, yaşamdan bu denli kopuş neden.. “ Nefes almaya değil,  nefes olmaya geldik” Deniz Göl’ün üzerine düşmüş.. Denizin üzerin

Şehir- haber < ANALİZ>

Doğa Koleji NEVŞEHİR  Şehirlerlerinde bir ruhu olduğunu biliyor olmalıyız..şehirlerinde karakteristik özellikleri vardır.. Asıl şehirleri yücelten şehirde yaşanılan Aşk’tır. Şehir de  yükselen idealdır.. şehirlerin Anası Medine.. Hz. Muhammed Sav. efendimizin vakarımı Ahlak’ın kaynağının yaşandığı mekan.. Ankara’yı kutsallaştıran M. Kemal Atatürk’ün yurt sevgisi.. Konya’da ki Hz. Mevlana’nın ilahi aşkı ve yine İstanbul’da Hz. Eyyüb-el Ensari  gibi Urfa’da, Hz. İbrahim Peygamber ve yaşayan, ebediyete kadar yaşatılacak olan büyük aşklar.  Nevşehir’de, böyle bir aşkın yurt severliğin eseri yaratılmış ki O’da son dönem de memleketimizde çok ihtiyaç duyduğumuz  eğitimli insan profili oluşmasını sağlamak amacına yönelik kaçınılmaz... Doğa Kolleji, Nevşehir’de Şehir’in, memleketimizin ve insanımızın geleceğine yapılan kutsal olduğu kadar, yüce bir yatırım.. proje aşamasından 2018 yılı eğitim öğrenim dönemine kavuşmasına kadar maddi, manevi emeği geçen, katkı sağlayan tüm ku