Demokratik toplumlarda oluşan derin demokrasi çatlakları



Yaşadığımız dünyanın karanlık yüzüne bakarak aydınlığa katkı sağlayamayız.

Bu hafta dünya gündemine gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayeti damgasını vurdu. Suudi usulü diplomatik cinayetin ardında Kaşıkcı’nın,   öldürülme sebebinin  Suudi rejimine muhalif olmasının neden olduğu ifade edilmekte. 
Hürriyet’ten Sedat Ergin”in köşesinde Kaşıkcının Washıngton Post’ta yayımlanmak üzere  hazırladığı son makalesi yayımlandı.  Kaşıkcı’nın ifade etmeye çalıştığı  konu ya da eleştiri başlıkları.. malum Suudi’lerle sınırlı kalmayıp Ortadoğu’nun genel Demokrasi, insan hakları çatlakları.

Her ülkenin  kendine göre karanlık yüzü, demokrasi çatlağı var, olacaktır da. Ancak bunu dile getirmenin, muhalif olmanın da bir demokratik usülü kaidesi olmalı. Kaşıkçı, Arap baharına vurgu yapmış sanki, devamının sağlanmasına vurgu yaparak kazanımından söz etmiş..

Aslında burda işi,  hunharca cinayete götüren asıl mesele nedir biliyor musunuz? demokratik eleştirel tahammülsüzlük, karşı tarafın haklı/haksız kendini ifade etmesine tolerans gösterememek.. işte, asıl demokrasinin mihenk taşı bu..

Bakın, Ülkemizde Türkiye’de bu var. Siyasetçilerimizin tahammül sınırının ölçüsü yok, hakaret içermeyen her fikri özgürce tartışabiliyoruz, siyasete, politikaya yönelik en ağır eleştirel söylemden yana sıkıntımız yok...

Ancak, çoğu Avrupa ülkesi  kendi demokrasisinde oluşan çatlağı görmemekte ısrar ediyor ve özellikle ABD, demokrasi çatlağının sürekli oluştuğu ve kapanması imkansız uçurumlara dönüşen ülke iken, Ortadoğu ve dünyanın diğer kendi dışındaki coğrafyalara demokrasi, özgürlük ve bağımsız yargı lanse etme, taşıma, empoze etme yönünde amansız politika yürütüyor... 

ABD, dünyada değer yaratmadı değil, yarattı.. özellikle Cumhuriyet yönetim tarzı ve seçilen Başkanlarının iki dönemden fazla iktidar da kalmaması başlı başına örnek teşkil etmekte ayrıca, yargı ve hukuk sistemleri güçlü olduğu kadar etkileyici de, bir de girişimcilik üretime yönelik kapital sermayenin desteklenmesi ve de en önemlisi siyasi partilerin doğrudan halk tarafından finanse edilerek seçim kampanyası yürütmeleri.. devlete karşı halkın güçlü korunaklılığının sağlanması bunun karşısında devletin de, kendi kuvvetini muhafaza etmesi, yıpratılmaması harika.. 
çoğu az gelişmiş demokratik ülkeler de hükümetin her politik refleksi devlete maledilerek devlet, yıpratılıyor ve hükümet devlete hakim izlenimi yaratarak hükümet/devlet nikah izlenimi yaratılıyor.. 

Oysa, devlet, Hükümet/ Muhalefet ayırt etmez. Devletin nazarında Cumhuriyetin esas nitelikleri ve kanunlar hüküm sürer. Devletin, gözü kulağı ve bütün fiziki varlığı duygudan, politikadan arındırılmış kanun, yasa, yönetmenlik ve idari hukuktan ibarettir.. politika da, hükümette devleti şekillendiren, fiziksel reflekslerini belirleyen kanun, yasa yapan kurumdur, devletin işlevine dışarıdan müdahil olamaz olursa, bütün eleştirel okların hedefine devleti de koymuş olur ve devlet de hükümler gibi yıpranır ve devleti onarmak yeniden devlet kurmaktan daha güç, daha zordur...

Asıl konumuzdan saptık..
ABD diyorduk, ABD’nin derin demokrasi ve eğitim çatlağından bahsedecek olursak..bugün, ABD’nin Harvard Üniversite eğitim sistemi insanının demokratik bilincine ne ölçüde katkı sağlamış ki; New York ,Washington, Florida gibi çoğu şehirlerinde ABD polisi adi suçlardan insanların hayatını sonlandırıyor.. Birleşmiş milletler ve evrensel hukukun kabul etmediği bu suçu ABD polisi insanları doğuştan edindiği yaşama hakkını sonlandırıyor bu durum, kabul edilemez olduğu gibi büyük bir canilik ve de Barbarlık .

Yine ABD’nin gelişmiş özgürlükçü demokratik toplumu Trump gibi çağdışı siyasi politik fikirlere sahip, politik kültürden yoksun Tüccar’ı  ABD’ye Başkan yapacak kadar demokratik fikri olgunluktan yoksun..

Bunu neden yapıyorum, her demokrasi içinde kendi çatlağını yaratıyor.. Toplumların hep karanlık yüzüne bakarak aydınlığa katkı sağlayamayız.  Kendi demokratik çatlaklarımızı onarmak ve karşı tarafla yapıcı, değer katabileceğimiz ortak idealler belirleyip bölge de, coğrafya da iyi işler yapabilir dünya insanının refahına katkıda bulunabiliriz..


Hep karanlığa bakarak aydınlığa katkı veremeyiz aydınlığa katkı verip güçünü artırarak karanlığın etkisini giderebiliriz..

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Belediye Başkanı Erol Ünlüsoy

Araştırmacı Yazar İbrahim Selvi ile Röportaj Röportaj : Asude Can

HDP-YSP ya da Kandil'in siyasi uzantısı