Kayıtlar

İLETİŞİM VE LİSAN ÜZERİNE

Akdeniz Ünüversitesi Kampüsünde yakınımda olan bir öğrenciye ne okuyorsun diye sordum, “İletişim Medya” dedi. Yabancı dil varmı nedir durum dedim “hayır yabancı lisan Akdeniz İletişim Fakültesinde  yok - beraberinde - Türkiye’de, Eskişehir ve Boğaziçi  İletişim Fakültelerinde var” dedi. Allah, Allah ya arkadaş insan yabancı lisanssız dünyayla nasıl İletişim kurar, memleketini, sorunları meramını nasıl anlatır, karşı tarafı nasıl dinleyip anlar. Demek sen böyle bir durumu hiç ihtiyaç hissetmedin,  bir İletişim insanına ikinçi bir dilin kaçınılmaz, zaruri ihtiyaç olabileceğine hiç ihtimal vermedin. Yabancı lisan derken arkadaşlar, insan olan öğrenim gören tüm insanlar için, tüm öğrenciler için kastediyorum, dünyanın evrensel lisanı ingilizceden bahsediyorum. Güneşin doğup battığı yere kadar tüm coğrafyada  insanlar dünyanın ortak lisanı İngilizceyi bilip konuşmakta. Gerçi, herkes herşeyi bilip tasvir etmekte, lisana getirmeye çalıştığım siyasi, sosyal kuramları ziyadesiyle bilmekt

EDEB ERKAN - MİLLİ YERLİ

Siyasetin dili sivri olduğu gibi üslubu olabildiğince sert ve kaba. Bu üslubu olsa olsa yerli ve milli olmalıdır.  Adam kürsüde indiğinde ne yaptın ne söyledin farkındamısın diye sormuş olsak, İnan’ın alacağımız cevap büyük ihtimal yok çoğunu hatırlamıyorum,  ne kadar konuştum olacaktır ardından da şunu, şunları söylediniz biraz maksadını aştı demiş olsak; yine yapma ya gerçekten bunlarımı söyledim, yok canım kantarın topuzunu kaçırmışız gibi yanıtlar alacağız. Bu kez itham edilen sözleri burdan tekrarlama lüksüm yok, şahsen hicab ediyorum. O neydi öyle, her şeyi  bir tarafa bırakın her şeyden önce medeni bir üslup değil. Ne demişti O çağrıcı “ fazla mağrurlanma patişahım, senden büyük millet var” Kendi düşen ağlamaz. Edeb Erkan diye bir kavramın yaşadığının bilincinde olmamız gerektiğine inanıyorum. Neyse,  insan kendini çok yüceltirse ya başı göğe değer veyahut ayakları yerden kesilir, bu durumun ikisi de hoş değil. İKTİSAD BİLİNCİ Ekonomiyi halkın anlayabileceği lisan ile N

DAHA FAZLA DUYARLILIK

Yaşadığımız çağ,  temsil ettiğimiz medeni toplum çevremiz ve sosyal sorumluluk alanımız içinde daha çok duyarlı olmamızı zaruri kılmaktadır. İnsanın insanların duyarlılık ve sosyal sorumluluk bilinci aynı zaman da toplumun demokratik, eğitim, sanat,  hukuk gibi bir çok alanda gelişmişlik seviyesini de gösteren ölçüttür. Bugün  2 Nisan Otizm Farkındalık Günü; geçen gün de yazdım; çok vahim bir konu, çok da dile getirilmiyor yeni doğan bebeklerde Otizm ve Down  sendromu çok ciddiye alınması gereken bir husus. Yeni doğan bebekler de bu durum bütün dünyada olduğu gibi Türkiye'de de artış göstermekte. Konunun uzmanı değilim ancak uzmanlar bu durumun bir rahatsızlık hastalıklı bir durum değil keza farkındalık olarak algılanmasını salık vermekte. farkındalığa neden olan etkenlerin büyük oranda denetimsiz üretilen besinler,  hava kirliliği, GDO'lu yiyecekler olduğuna dikkat çelmekte.  Bu farkındalıktan  dolayı eğitim,rehabilite gören  çocuklarımızın eğitimi hayata kazandırılma

EMMANUEL MACRON- ŞIMARIK ÇOCUK

İnsanın , toplumun doğası gereği kendisini  güçlü hissettiklerinde gücün yarattığı, taşıdığı ayrıcalık,  hissedilerek eylem ve söylemleri de bu bağlamda değişir. Paris'in şımarık çocuğu Emmanuel Macron'un kendini haddini aşan söyleyip dile getirdiklerine hep beraber tanık olduk değil mi. Teröre, teröriste arka çıkmak sahiplenmek,  ara buluculuk önerisinde bulunmak. Bu çocuk bu gücü nereden buluyor, alıyor dersiniz. Her halde dünyayı Paris'ten ibaret sayıyor, kendilerini ulaşılmaz, belirleyici güç olduklarını zannediyorlar. Hatta ABD dahi  bölgeyle ilgili savlarından (Suriye) geri adım attığı bir dönem de. Neyse, devletimiz, hükümetimiz, Cumhurbaşkanımız Fransa'ya, onun şımarık Başkanına da gereken cevabı vermeye muktedirdir evelallah. BAŞKANIN İRADESİ Mİ YOKSA YURTTAŞLIK BİLİNCİMİ Osmanlı dönemin de devlet büyük oranda Sultanın iradesi demekti. Osmanlı ve ondan önçe Selçuklu dönemlerinde devlet, nizam ı alem denilince,  yazılıp söylenen Sultanın iradesi, Sultanın

ÇİFTLİK BANKIN MUDÜLERİ

Türk toplumu, muhasebe kaydı yazarkasa, KDV  ve benzeri mali vergi yükümlülükleriyle  8. Cumhurbaşkanımız Turgut Özal’ ın katkıları ile tanıştı. Daha önce hiç vergi, maliye, muhasebe yokmuydu? Vardı elbette ançak gerektiği gibi değildi. Hatta 2000 li yıllara kadar yine maliyede mali matamatik değil, Osmanlı öşürüne yakın  esnaftan hayat sıtandartı adı altında yıllık sabit vergi tahsil edilirdi. Bu vergiyi Esnaf iflas etse de,  işyeri yansa da ödemek durumunda kalırdı. Yani mali matamatikten yoksunduk. Ne demek mali matamatik,  iktisat matamatiği işin mantiği alt yapısı, kerahatı. Tarım toplumunun maliyetle, iktisat okur yazarlıkla işi olmaz, toprağa tohumu saçar mevsimi gelince hasatı bekler. Hasat iyi olursa haklı olarak Allah rahmet verdi yağmur oldu hasatımı bol, çok şükür der sezonu kapatır. Şimdiler de öyle değil, mazot pahalı diyor çiftçi “ ağam zarar ediyoruz bak Konya’ nın ilçelerinde ithal un ile ekmek, çörek yapıyoruz”  Devlet çiftçiye mazotu ucuzlaştırsa bütçe açık ver

TAASSSUP - BAĞNAZLIK

İnsan suretine bürünmüş, medeni bir vizyon kazanmış varlık görünümü sergileyen insanımsı  adem oğulları var aramızda. Bu varlıklar her ne kadar fiziki görünümleri insan suretinde olsalar da içlerinde barındırdıkları haleti ruhuyeleri, düşünce, eylem ve refleksleri insani terbiye kazanamamış, medeni eğitimden yoksun kalmış, ruhsal evrime uğramamış varlıklar. Sureti insan sığreti canavar olan   bu tiplerle  hayatın bir çok alanında karşılaşıyoruz.  Trafik magandası, mafya bozuntusu, eşkıya, terörist diyebiliyoruz. Birde eylemleri insani söylemleri,  düşünce ve  fikirleri günümüzle bağdaşmayan bilimsellikten yoksun, aklı  öğretiyi ön yargı ve duygularına teslim eden bağnazlık müessesesi var ki bu durum daha da yaygın ve aktif durumda. Geçtiğimiz haftanın gündemi siyaset cephesinin de konusu bu sözünü ettiğimiz bağnazlığa karşı çıkış ve engellenmesine yönelikti. İnsanın büyük davası, savaşı kendine, ruhunu, düşünce,  fikir ve  inançlarını insanileştirmesine yöneliktir.  Bilim, bilgi ad

DÜN HAKTI BUGÜN BATIL

Geçmiş zamanların hak ve hakikat tanımı ile günümüzün, yaşadığımız çağın hak ve batıl tanımı aynı değil. Her dönem kendi batılını çıkardığı gibi,  karşısında da hakikatın karşı çıkışı, baş kaldırışıyla  karşılıklı  mücadelenin yaşanıldığına tarih, dönemin yaşayanları tanıklık eder. Daha evvelki yazdığım yazıların çoğunda, belki de aralıksız rahatsız edercesine; Medeni unsurlardan, Cumhuriyetin erdeminden, yurttaşlık bilincinden, günümüz hukuk ve adalet tanımı ve benzeri konuları içeren yorumları ,ifade etmeye çalıştım.. Şimdi, öncelikle hakkın ne olduğunu tanımlamak gerekir. Ardından da batılın, günümüz batılının ne olduğunu tespit etmemiz gerekir. Bak şimdi hangisi hakkı ifade edim, hangisi batılı tanımlayım. Her gün yaşanılan  aile katliamı, karı koca cinnetleri, bir babanın çoluk çocuk, eş ve aile yakınlarını toptan katletmesi. İnsanın kanını donduran cinayetler. Kadın, kocasının darp ve tehdidini yetkili kurumlara ulaştırmaya çalışmış, şikayet süreçi altı ay kadar devam etmi