“Kaide” Tutarlı Politika

“Kaide” Tutarlı Politika

İbrahim selvi tarafından

Kapadokya\Gülşehir


Yazmak için aklımda birşey yok!

Ama yazmakta  istiyorum.

Bu günler de pek çok kimse okumak taraftarı da değil.

Sosyal medyada konuşmak daha trend sanki.

Profesyoneller de dahil olmak üzere biz kendimize yazıyoruz kanaatindeyim.

Konu, bakış ve fikrin hiç bir ehemmiyeti yok.

Neden? Derseniz...

Herşeyin getirisine bakılıyor yani yararlılık söz konusu.

Ama zaman açığa çıkartıyor, ehemmiyetle, bilgelik ve geniş görüşlülükle yapılan iş ve eylemin  sonucunu. 

Kaide! 


Bak Ayasofya’ya, bak Süleymaniye’ye... 

Bak gelişmiş AB ülkelerinin ekonomilerine... 

Bak İstanbul’da, Ankara’daki ayak sesleriyle yıkılan binalara. 

Bak üç yüz yıla yakın, Osmanlıdan sonra Türkiye’nin de  ekonomik  iktisadi yapısına, iktisat öğretisi diye birşey var mı? 

Türkiye ekonomisinde  akşam fakir yatarsın, sabah zengin olarak kalkabilirsin; bunun tersiyse her an olabilir. 

Döviz cinsi paraların  Türk lirası karşısındaki  yükselişi bir yana, Türk lirasının iç piyasadaki  satın alma gücü sürekli düşüyor, 


Yukardaki tanımımda şu anlaşılmasın, güncel hükümet politikaları Türk ekonomisini böyle yaptı. Hayır değil son 3 yüzyıllık süreçten söz ediyorum. 



Bunda da maksat kaide, yani yaptığımız ve yapacağımız işlerin kaidesi sağlam olsun, uzun vadeli düşünelim. 

Ne mümkün, bu birazda mizaç karakter meselesi. 

Biz millet olarak çok aceleciyiz. 

Bu duruma çoğu kamu yatırımlarında da tanık olduğum oldu. 

Bir kentin altyapısı yenileniyor.. 

Vatandaş, istiyor ki sabah başlansın yarin bitsin “bitmedi abi ya, bunlar ne yapıyorlar”. 

Sonrası, bir saat yağmur kent sular altında. O zaman da; vatandaş, “nerde belediye nerde itfaiye” diye avaz avaz bağırık sesleri. 


Politik bakışın en büyük etkileyici sloganı “ben bu kenti çok seviyorum, bu şehir için ben ölürüm”

Politikacı arkadaş, bana kalırsa sev çok sev ama bu sevgi sana sorumsuzluk ya da kent insanına saygı duyamamak  gibi  aymazlık kazandırmasın. 

Aslında sevmekten daha çok saygı ve sorumlu davranış duyumuz gelişmiş olsa, sevgi de kendiliğinde kalıcı alan açar kendisine aksi durumda dayanaksız kaidesiz sevgi,  bir gün sonra yerini belkide sebepsiz  nefrete dönüştürebiliyor. 


Bu arada makalenin konu başlığıda  kendiliğinden oluştu “ Kaide “


Şeyde de öyle, neyde? 

Savunma sanayi ve buna bağlı\bağımsız diğer teknolojik gelişmeler. 

Kaidesiz teknolojik üretimler ulusu yarı yolda bırakıyor. 

Atak helikopterlerin motorunu Kanada’da aldık üretim yapıp Pakistan’a satış yaptık. 

Diğer yanda Kanada hükümeti bir dakika dedi “bizden aldığınız teknolojiyi bizim iznimiz olmadan bir başka ülkeye satamazsınız” hadi bakalım! 

Yine İHA ve SİHA’larda da aynı durum yaşanıldı. 


Ozaman soba borusundan da  olsa, kendimiz yapıp kendi teknolojimizi kendimiz geliştirmeliyiz. 

Başka türlü akıl bilgelik ve teknolojik birikim elde edemiyorsunuz. 

Ne demişler  bir Türk atasözü vardır “ Eşek elin zerdali emanet”


Kısaca sağlam bir kaide üzerine oturtulmayan herşey yel ile sel ile ayak sesleriyle yıkılır. t

Meydan soysuzlara, züppelere  kalır... 

Sonra feryadı figanın göklere çıkarda (Filistin, Irak, Suriye) duyan\duyanın  olmaz, yanlış mıyım... 


Makalemi okumaktan keyif alıyorsanız lütfen yakınlarınıza öneriniz, 

Takibiniz için teşekkür ederim. 


İbrahim Selvi İstanbul post köşeyazarı 

anatoliaslv@gmail.com





Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Belediye Başkanı Erol Ünlüsoy

Araştırmacı Yazar İbrahim Selvi ile Röportaj Röportaj : Asude Can

HDP-YSP ya da Kandil'in siyasi uzantısı