Paradoks
Paradoks : Kararlı kararsızlık veya tanımlanmayan kararlılık olarak ifade edeceğimiz gibi farklı ifade de edilebilir, amaç ile aracın çelişki arzetmesi, siyasi yada sosyal bir yapıda amaç ile araçların uyumsuzluğu. İnsanlara konut yapmak için arazileri imara acarken bu alanların yaşam merkezi olacağını gözardı ederek marjinal yaşanılmaz mekanların inşası gibi.
Güncel paradoks ise : Türkiye yarım yüzyılı aşkın süredir bir NATO üyesi, grubun güçlü Askeri müttefik iken, karşıt blok Rusya`dan S 400 füze alımı girişimi, Türkiye`nin artış gösteren eğilimle Rusya`ya yakınlaşması, bunun yanında ABD`nin özellikle Türkiye`ye karşı akresif dış politikası,Türkiye`nin küçük taleplerini geri çevirmesi İHA gibi hava aracını vermemesi, basit silah satışlarını engellemesi, vize işlemlerini askıya alması ve benzeri durumlar.
Türkiye`nin de ısrarla içinde olmaya çalıştığı AB üye ülkelerinin de Türkiye ile diplamatik ilişkileri oldukca gergin, avrupa ile aramızda cekiçi değil itiçi güç aktif durumda. Her ne kadar Türkiye`de AB de istesede ilişkilerde ivme kazanan aktif itiçi güçü firenlemekte etkili olamuyorlar.
Ortadogu`daki insan hakları ihlalleri, despotik rejimler örtülemeyen, ötelenemeyen kamu ihlalleri. Krallıkların halkı sömürmesi - Sudi prensleri ve 800 miyar dolar - bütün cıplaklığı ile göz önünde ceryan ederken. . Yaşanılanlara Gelişmiş toplumların duyarsız kalması beklenemezdi. Bu Ülkelerden birkısmı despotluklarının üzerini örtmek için batıyı Avrupayı hedef gösterip düşman ilan ediyorlardı. Saddam, Kaddafi ve Esad gibi bu despot liderler sırf kendi oteriteleri, ailelerinin cıkarları için milyonlarca insanın ölmesine sebeb oldukları gibi, ülkelerinide ateşe verdiler.
Bölgede İran;nın aktif terör devleti olma yolunda engelenemez politikaları, bölgenin istikrarlaşmasında büyük rol oynamaktadır. İran, bunu yaparken dinsel meshepsel inançları da oldukça iyi kullandığı gibi; her defasında Batıyı, Avrupa ve ABD`yi ağır ithamlar ile hedef gösteriyor. Kendi terör destekçiliğini kamufule etmek için.
Şuda bir gerçek ki, güneşin aydınlığına, bilime, öğrenmeye, akıla, özgürlüğe sırtını dönen toplumların akipeti de yoluda karanlığa, bataklığa çıkıyor. Tanımlar coğrafyaya göre değişiyor. Özgürlük, AB bölgesinde _ kendin için istediğini tüm insanlar için istemek - olarak tanımlanırken. Malum bölgelerde; - kuralsızlık, hukuksuzluk ve güç alan mucadelesi - olarak tanımlanıyor.
Aslında yazmak istediğim, nerdeyse bircok Ulusun ve bizim dış dünya ile ve iç politikada yaşadığımız ilişkilere paradoks vari bir tanımın hakim olma eğiliminin hız kazandığını ifade etmek olacaktı. Ancak, parodoks sadece siyasi, ekonomik yaşanılanlara değil top yekün düşünceye, insansı ilişkilerede hakim, tabi ki yazımızda bundan nasibini alıyor.
Türkiye bir paradoks da FETO terör örgütü ile olan mucadelesinde yaşıyor.Daha önce yurt dışında kalan veya sonradan Türkiye`den kacma fırsatı bulan örgüt lideri ve cekirdek kadrosunun Türkiye`ye iadesi konusu.
Fetullahcılık adı altında bir imamın kurup örgütlediği tarikat, Türkiyenin demokratik ortamında yararlanarak, devletin bütün imkanlarını kullanıp - Daha önceki ve mevcut hükümetleride kullanarak - örgütlenip, devletin bütün kadrolarını ele gecirmek, işlevlerini tarikat lideri ile özdeşleştirip yetki paylaşımında bulunmak. Aynı örgütlenmeyi sivil toplumda, kamunun her alanında hakimiyet sağlamak. Demokratik toplumlarda, hukun üstünlüğü, küvvetler ayrılığı gibi kavramların hakim olduğu olacağı toplumlarda böyle bir tarikat örgütlenmesi kabul edilebilir bir durummudur?. Velev ki bu örgütün, hiç suç işlemediğini, masum olduğunu varsaysak dahi; yukarda tanımlamaya calıştığımız demokratik devlet yapısı içinde böyle bir gizli örgütlenmeden,yapılaşmadan daha büyük bir suç olabilirmi?
Ayrıca, bu söz edilen örgütün henüz uyuyan hüçrelerine ulaşılmış değil. Ve bu örgütün yut dışında iadesi istenen mensupları için Türkiye`den suç işleyip işlemediğinin delilleri istenmekte. Demokrasi ve hukuk devletine inanmış AB ve ABD bizden bu örgüt için kanıt istemeleri demokratik algı çerçevesinden bakınca parodoks olarak nitelememiz yanlış olmaz..
Şöylede bir durum var ki; Türkiye iade konusunda AB yi ABD yi suçlarken, ülkemizde, Akp hükümetinden önce - potansiyel güç- sakıncalı tarikat olarak görülüp dizginlenen örgüt. Mevcut hükümet ile önü açılmş yükselip gelişmesi engelenemez olmuştur. Türkiye`nin demokratik toplum algısı da bu sunucu doğurmuştur.
Demokratik toplumlar; küvvetler ayrılığı ve hukun üstünlüğüne dayalı yönetm esasına dayandırılarak yönetilir. Tarikat vari bir örgütlenmenin devletin bütün kadrolarında örgütlenmesi devleti işletmez, yasama, yürütme ve yargı erg uyumunu bozar, demokratik rejimi kökünden yok eder.
AB ülkeleri ve ABD nin temel dayanak olarak gördüğü ve her zaman vurguladığı özgürlük demokratik yapı, hukukun üstünlüğü - hukuk devleti - kuvvetler ayrılığı gibi değerleri ısrarla savunup, bize telkin ederken Türkiye`yi bu konuda FETO karşısında yalnız bırakması bir paradoks değil de nedir.
Avrupa ve ABD de diş politikada da kendi içinde de bir parodoksla karşı karşıya. Terör ve onun beklenmeyen etkileri insanların tanımlarını kararsızlaştırıyor. Burda kuantum fiziği devreye giriyor. Elektronlarda belirsizlik durumu. Hız hesab edilirken konumdaki belirsizlik, konum yön belirlenirken hızın hesaplanamaması. Gerçek unsur olarakda cekirdeğin - kamoyu, milli cıkarlar - enerjisi gücüde göz ardı edilemez.
Yaşanılanlar onu gösteriyorki, hayatımızın bir çok alanında kararlı kararsızlık durumu uzunca bir zaman etkili olacağı ve böyle bir durumla karşı karşıya olduğumuz gerçeği.
Yorumlar
Yorum Gönder