Demokrasi ve Cumhuriyet


 



Demokrasi ve Cumhuriyet

4 Temmuz 2023

Kapadokya/Türkiye

İbrahim selvi tarafından


Demokrasi;

Demokrasi, demokratik rejim kendi  hiyerarşik yasal talepleri karşılanarak   uygulandığı ülkelere çok  büyük değerler katmaktadır.

Özgürlükler, zenginlik, hukuk,  yaşanılır  çevre, kaliteli kentler vb  kamu faydacılığı, toplumsal refah,  gelir dağılımı eşitligi gibi kendine engellenemez toplumsal yararlılik içeren alanlar  açmaktadır.


Beraberinde  toplumda sürdürülebilir iç/dış barışın sağlanmasını da   teminat altına almaktadır.


Demokrasi  sandık tanımının dışına çıkartılmaz " katılimcı, sivil insiyatif, sivil koordinasyon gibi"  demokratik fonksiyonlar  toplumda gelişemez eksik, aksak kaldığındaysa. 


Demokrasiyi tamamlayan  tanımların içeriği yenilenmeyip,  yaşadığı çağa uyarlayamadığınız  zaman.


Demokrasi içinde anti demokratik eylemler kendisine alan açmış olacak ya da bu durum anti demokratik alanların genişlemesini sağlayacaktır.



Böyle olunca;


Anti demokratik toplumlarda devlet, parti politikalarına  millet,  popülist  siyasi  ranta maruz kalabilmektedir.


Öyle ki, bu durumlarda seçmen partiliden daha çok partizanlaşmakta  militarize " aşırilik yanlisı"  olmakta, kendi partisine dokunulmazlık atfetmektedir.

Neden?



Deyim:

"Sen garip bir cingenesin neylersin gümüş zurnayı" yerinde.


anatoliaibrahim.blogspot.com.tr    muşkara.com  adresinde yazarın diğer makale ve yorumlarına ulaşabilirsiniz.


Normal demokratik toplumlarda da seçmenin bir siyasi eğilimi olsa da seçmen asla  partizan olmaz, olamaz.


Ayrıca hiç bir siyasi parti, 

politikasına ideolojik, etnik milliyecilik gibi toplumun iç barışını etkileyecek, bozacak söylem ve bu yönlü politika geliştiremez. 

Otorite bir partinin bu yönlü siyaset yapmasına, politika geliştirmesine asla izin veremez.






Bu durumun dışında toplumda gelişen anti demokratik demokrasi,   aksi yönlü demokrosi;

Dunyanın her hangi bir coğrafyasında kendisini yerleştirecek bir  Cumhuriyet bulduğunda,  

her içraatına  halk iradesini dayanak  göstererek, en kabul edilmez eylemlerini  dahi (Parti)  haklı  göstermeyi  başarabilecek ve asla kendisinin sorgulanmasına izin vermeyecektir.


Bunun yanında partinin secmen tabanı yine partisine olan bağlıliğını yitirmeyecek, aksine daha da partizanlaşacaktir.


Yönetsel anlamda yöneten demokrasi, egemenlik anlamında cıplak milli irade kendisine sorgulanmaz  yetki kazandıraçaktır.


Cıplak milli irade (Senato olmadan, Temsilciler Meclisi'nin üzerinde bir onay kurulu ) bulunmadan milli iradeyi yetkilendirmek, egemen kılmak kaçınılmaz büyük aptallık olur.


Ve bunun adına Cumhuriyet, Cumhuriyetin gereği  olarak  karşılamak kabul edilemez.

Çünkü Cumhuriyet'in karakterine de zarar verir,  Cumhuriyet tanımını yıpratır.



Cumhuriyet,  halkın bizzat kendisinin  devleti  ve  milleti denetimli, kontrollü bir şekilde irade kazandırması "  Halk  Egemenliği "  yönetmesidir.


Ancak,  bu egemenlik  Temsilciler meclisi nezdinde olmalı, kalmalıdır; 


Temsilciler Meclisi'nin üzerinde bir de Senato Meclisi egemenligi  olmalıdır ki,

yönetim,  yetki paylaşılıp dengelenebilsin.

Halk iradesi kendisini profosyenellerin ( partizan olmayan )'ların güvencesine alabilsin.




Yoksa Cumhuriyet, devleti, milleti bir emekli öğretmenin iradesine teslim  etmek;

Partizanlık, parti devletine dönüştürmek değildir.


Cumhuriyet,  " Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir"  deyimini şöyle anlayıp yorumlayarak;


Bir Otobüs  şoförüne  devleti milleti teslim etmek,  öyle değil.


Otobüs  şoförü  ya da   Emekli bir  öğretmen  devlet  başkanı olabiliyor ve bu durum  demokrasinin ya da Cumhuriyet'in başarısı olarak kabul ediliyor.


Hayır öyle değil;

Öğretmen Temsilciler Meclisi'nde Başbakan ya da Cumhurbaşkanı olsun ancak, karar verici bir üst Meclis  Senato  üyeleri  olmalıdır " yetki ve yönetimin  paylaşılması "  



Diğer  yanda kurumsal  şirketler bir markanın kaliteli  yönetimi   "  CEO " için   milyarca  dolar maaş ödemek durumunda kalıyorlar.


Şirketler kendi   servis şöforlarını CEO yapmaları  varken,  neden CEO için milyarlarca dolar para ödemek durumunda kalsınlar ki;


Oysa Para, kapital sermaye sahibinin her şeysidir " canını al parasını alma" varlık tanımidır.


Devletlerin varlık tanimıysa güçtür, ne kadar güçluysen o kadar büyük devletsin.

Toprağının  geniş olması  ya da kuru nüfus sayının yüksek olmasının  bir faydası yok.


Bunun için de yani güçlü olmak için yonetim erkini öyle yapacaksın ki, o yönetim beklenilen güçü  devletine, milletine  kazandırsın.


Mulkiyeti sana ait olmayan şeye hakim de olamazsın;

Bu bir tanı, tanım,  fikri mulkiyette buna dahil.


Sahipsen hakimsindir ancak, sahip olmak için de pek çok faktörün yerine getirilmesi gerekmekte.


Kolayca sahiplendiğimiz, bize bağış olarak kazandırılan şeylerin bedeli ya çok ağır olur ya da sürdürülebilir olmaz.



ibrahim selvi


kapadokya post 


kapadokyapost@gmail.com



İbrahim Selvi 

Özgür blog yazarı 

Kapadokya post köşe yazarı,   çeşitli medya  ve sosyal platformlarda Türkiye'nin siyasi, sosyal, kültürel. anatoliaibrahim.blogspot.com.tr  gelişimi ve kentleşme gibi konularda araştırmalar yapmakta ve  bu yönlü  haber, yorum ve makaleler yayımlamaktadır.







Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Belediye Başkanı Erol Ünlüsoy

Araştırmacı Yazar İbrahim Selvi ile Röportaj Röportaj : Asude Can

HDP-YSP ya da Kandil'in siyasi uzantısı