Milli irade sigortasız olunca, devlet/ülke partizanlaşır
Milli irade sigortasız olunca, devlet/ülke partizanlaşır
Kapadokya/Türkiye
Haziran 2023
İbrahim selvi tarafından
Türkiye/Türkler yüz yıl ve çok öncesinden bu yana yönetilemiyor
buna cumhuriyet'in kurucusu M.Kemal Ataturk dönemi de dahil.
Buradan başlayalım;
"Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir"
bu deyim/tanım Cumhuriyet rejimi ve demokratik toplum yapısı için temel ilkesel siyasi söylem olarak kabul edilmekte ancak, tanımı irdelediğimizde....
Nereden nereye geldik?
"21 yy Turkiye yüzyılı"
Uzunca bir kronolojik tarih sıralamasına gerek yok.
Mevlana, bizim onlarca çilt kelamla ifade etmeye calıştığımız şeyi Türkmenoğlu, (Yunus Emre) iki cümleyle anlatmış" demiş.
Yunus Emre " Ete kemiğe büründüm Yunus diye göründüm" demiş. Mevlana'nın vurgu yaptığı Yunus'un deyişi.
Egemenlik kayıtsız şartsız milletinse, o zaman milletin seçtiği parti ve O'nun lideri egemenliği temsil eden insan (devletbaşkanı) kabul edilmekte.
Ya millet " büyük yanılgı politikalar ile yanlış parti ve lideri" seçerse milletin, devletin geleceği ne olacak? Almanya geçmişte milli iradenin cıplak kullanıldığı Hitler dönemini yaşadı.
Ve daha sonrasında Almanya, demokratik cıplak yönetim iradesini sınırlayan güçlü kurumlar ile destekledi. Eyalet, Senato ve Anayasa mahkemesi gibi kurumlar ile Temsilciler Meclisi'nin iradesini dizginledi.
Keza Fransa'da öyle.
İngiltere monarşiden vazgeçmeden daha güçlü denetim kurumlarıyla milli iradeyi yuzlece yıldır sigorta etmektedir.
Türkiye'de mevcut egemenlik anlayışımızla kendisini seçtirten parti, lider hem devlete hem de millete önünde hiç bir engel olmadan egemenliği temsil etmektedir.
Sistemin sigortası yok, fireni yok, hükümetin popülist politikalarının önünde engel yok.
Atatürk döneminde de aynıydı şimdi de 2023 te de aynı değişen birşey yok.
İyi Padişah, kötü Padişah anlayışının farklı bir versiyonu.
Yüz yılda en büyük kazanımımız büyük yanılgı.
"Kalkındığımıza, geliştiğimize kendimizi inandırmamız."
Gelişme gösterdiğimiz alan sayılamayacak kadar çok
ancak, Turkiye Cumhuriyeti devleti'nin yonetimini (cıplak egemenliği) Temsilciler meclisi'nin üzerinde, Senato gibi bir üst meclis ile sigorta etmediğimiz sürece hicbir zaman sürdürülebilir kararlı politikalarla geleceğe yol alamayız.
Bu durum Büyükşehir belediyeleri icin de gecerli.
Yani kısaca SENATO meclisi Egemenliğin tamamlayıcısı ve parti ve parizan politikaların engelleyicisi, iç barişın siyasi anlamda korunması için olamzsa olmazı kabul edilmelidir.
Hele yaşadığımız çağda bu kavramın eksikliği asla kabul edilemez.
Bir tarafta bütün ülkenin oylarıyla seçilmiş Başkan ve Temsilciler meclisi üyeleri var.
Diğer tarafta Eyalet ve Vilayetlerin oyu ile seçilen Senatörler var.
Bir Senatör 1 milyon oy ile bir bölgeyi temsil ederken diğer yanda ülke genelinde çoğunluk oyları ile 150 milyon oy alarak seçilen Başkan var.
Amerika'da ve diğer Senato Meclisi'nin geliştiği ülkelerde ki, gelişmiş ülkelerin tamamında Senato Meclisi var.
Bu ülkelerde Temsilciler Meclisi'nin çıkardığı hiçbir yasa kararını Senato onay vermediği sürece Başkan kanunlaştıramıyor, kendi başına Torba yasa yapamıyor.
Konuyu uzatmadan eğer milli iradeyi diğer adıyla Egemenliği temsil edecek iradeyi cıplak bir temsiliyet olarak kabul eder içini doldurmazsanız;
Bir ülkeyi, devleti yönetmeniz, idare etmeniz, iç barışı sağlamanız olası değil.
Ama ben yaptım oldu, olur diye düşünürseniz o zaman başka.
Toplum bir yöne yönelerek yol alır yol almanında bir çok çesidi var.
Kapadokya post
İbrahim selvi
kapadokyapost@gmail.com
İbrahim Selvi
Muşkara gazetesi, Can gazetesi, Kapadokya post'da köşe yazarlığı yapmaktadır.
İbrahim Selvi yazılarında Türkiye'nin siyasi, sosyal, kültürel gelişimi ve çevresel faktörler, kentleşme gibi konularda araştırmalar yapmakta bu yönlü haber, yorum ve makaleler yayımlamaktadır.
Yorumlar
Yorum Gönder