Türklerin yönetme ve yönetilme kültü



Türklerin yönetme ve yönetilme kültü

İbrahim  Selvi 

04 Ekim 2022 

Kapadokya \ Türkiye 


Türklerin yönetme kültünde değişmez kilişe bir algıları var;

“ yönetimde, sorun en büyük sorun baştaki yöneten, en tepedeki adam, eğer o giderse, bir şekilde al aşağı yapılıp derdest edilirse, bütün problemler hallolacak, ülke huzura, kurtuluşa erecek.” Beklentisi yaratmak ve bir şekilde yöneteni, itibarsızlaştırmak, etkisizleştirmek.


Bu Savı doğrulamak için ;

Yakın geçmişte, bir zamanlar iktidardaki o insan,  (CHP) İsmet İnönü’ydü.

İnönü, yönetimden indirilince sorunlar giderilmiş olacak memleket refaha erecekti.  Ançak öyle olmadı sorunları gidermek yerine siyasi kutuplaşma daha da derinleşerek yükselişe geçti. 


Bu defa İnönü’den sonra yönetime gelen Adnan Menderes, (AP) daha büyük önlenemez sorunun kaynağı gösterildi “ Meclis’te yapılan yasaların Anayasaya uygun/uygun değil tartışmaları meclisi düşman kamplarına ayırdı.

İlerleyen süreçte Adnan Menderes’te yönetimden indirilip derdest edildikten sonra;

Türkiye’de siyaset, işin içinden hiç çıkılmaz bir hal aldı.



İlerleyen süreç daha büyük sorunların aktörünü yarattı.

Süleyman Demirel (DYP) geldi.

O’na Sülo dediler. Türkiye, anarşi ve önlenemez iç siyasi çatışmalarla tanıştı, güvensizlik ortamı tüm Türkiye geneline hakim oldu.


Süloyu altı kez indirdiler, Süleyman Demirel olarak (DP) yedi kez geri iktidara geldi.


Demirel’i son indirdiklerinde Askerler darbe yaptılar “ silah gücüyle sivil iradeyi derdest etmek 1980 “ beraberinde Demirel ve diğer siyasi liderlere siyaset yapma yasağı getirdiler.


Bu siyasi yasak halk için  en kötüsünü iktidara taşıdı! 

Onun yerine...

Baş belası Turgut Özal, seçilerek iktidara geldi.. (ANAP) 

“ Köprüyü satacam, liberal ekonomi, özelleştirme, serbest Pazar, kapitalizm “ gibi halkın hiç bilip duymadığı lisan ile politika geliştirdi.


Bu deyimler Türklerin, siyasette kavgadan başka (Sağ/Sol) hiç duymadıkları terimlerdi.


Liberal ekonomi, o ney ki !


Kavga etmek varken özel müteşebbis, üretim, serbest Pazar ve rekabet...


Telefon, ihracat, özel TV. Kanalları, ulaşım, barış, tolerans....


Kenan Evren, Turgut Özal için “ Bu adam Takanyoluymuş, ben öyle olduğunu bilseydim, siyaseten parti lideri olmasına asla müsaade etmezdim “ ifadelerine yer veriyor.



Yani netice olarak Türklerin en büyük sorunu seçilerek gelen, yöneten insan, siyaseten en büyük sorun olarak tanımlanıyor.

Peki, bize bu sav neyi gösterir? 

Acaba, biz Türkler...


Medeni  bir millette olması gereken toplu halde yaşamanın ön koşulu sayılan tahammül ve karşı tarafa tolerans gibi insani içgüdüsel duyular kazanmış değil miyiz? Bu duyumuz gelişmiş değil mi?

Atatürk’ün dışında herşey, herkes güvensiz vatan haini mi? Böyle mi düşünmeliyiz.


Abdülhamit’te O’ndan önceki bir çok Padişah’ta hep sorun telakki edilmiş ve Taht’dan indirilerek derdest edilmişlerdir.

Şanslı Padişahlar biraz zekice davranmışlar ve güç yetirilemez irade göstermişlerdir.


Cumhuriyet döneminde,

Atatürk’te bu şanslı zeki ve güç yetirilemez irade sahibi liderlerden.







Geçmişte Türkiye’de siyasi kamplaşmanın, iç barışın bozulmasının ülkeye taşıdığı olumsuz siyasi iklimin bedelini, bütün millet ödemek durumunda kalmıştır.


Bugün komşu ülkelerde yakın ve daha da derin siyasi kargaşanın ülkeye kazandırdığı sonu... 

Türkiye olarak yakından takip ediyor ve bu siyasi kutuplaşmaların  olumsuz getirisinden Türkiye’de etkilenmektedir. Türkiye, yaklaşık beş milyon mülteciye ev sahibliği yapmaktadır. 


Mısır’da Mübarek, Irak’ta Saddam, Libya’da Kaddafi’nin yaptığı kişisel servet ve kendilerine sağladıkları devlet konforu;

Bu durum, yönetilen halkın, yönetenlere karşı siyasi güven içgüdüsü gelişmesine engel olmuştur.

Bu ülkelerin siyaseti taşıdıkları yer kaçınılmaz son, yönetenler ve millet için  yıkım ve büyük enkaza ülkelerini taşımışlardır. 


Halk, siyasi sorunları giderelim derken daha büyük ve engellenilemez


Yıkımla yüzleşmek durumunda kalmışlardır. yakın geçmişte tüm dünya olarak bu hadiseye tanıklık yaptık.


Bu ve benzeri coğrafyalarda insanlar ülkelerinden kaçıyorlar.

Bu kaçış, dünyanın önünde önlenemez en büyük mülteci sorununu gündeme getirmekte.


Bu gidişatı tersine çevirmenin yolu yok değil.

Yönetenler için :

Halkın, kamunun öncelikleri, yönetenlerin önceliklerinin arkasında kalmamalı, yönetenler kendilerine mali, sosyal statü, ayrıcalık atfederek sorgulanmaktan ve yargılanmaktan münezzeh tutulmamalılar.




Halk için sorumluluk;

Karar her zaman milletin olmuştur “ millet, partizan olmaz, doğruluğa, dürüstlüğe arka çıkarsa, haksızlık, yolsuzluk kendisine telafi edilemez, engellenilemez alan açamaz”


Kalemin itibar gördüğü toplumlarda en büyük sorun yöneten olmaz, olamaz.


En büyük sorun bireyin kendisidir.

Birey, her gün kendisiyle yarışır, kendini sürekli aşmak ister.


Bu düşünün geliştiği toplumu yöneten insanın, bireysellik gibi bir düşüncesi olamaz. Biz der, halkım der ve halkının önceliklerini kendi konforuna tercih eder.


Bir arada yaşamanın, toplum, halk, millet olmanın genel tanımı da karşılıklı tolerans fedakarlık değil midir?


Bugün şu üzerinde yaşadığımız vatanı bize kazandıran büyük büyük babalarımız, atalarımız mallarından, evlatlarından ve canlarından ne fedakarlıklar yapmışlar, değil mi?


Türk milleti, artık geçmişten gelen bozgunculuğa, yıkıma ve toplumsal barışı bozacak politikalara yer vermemeli, müsemaha göstermemeli. 


Zalime, bozgunculara öyle sert, katı davranıp cezalandıracaksın ve bu yolda öyle kararlılık göstereceksin ki;

Birliğimizin beraberliğimizin harcı güçlensin.


Meclis’te alenen Terörü destekleyen bozguncuları devlet himayesine alıyor, devlet konforu sağlıyorsan;


Başka yerde, başka alanda neyi, nasıl, kime ne yapıyorsun bilemem.


İbrahim selvi

Kapadokya post

Haberinyeri.Net

Kapadokyapost@gmail.com

Selviabraham.blogspot.com

Köşemi

takip

etmekten keyif alıyorsanız lütfen yakınlarınıza öneriniz

yazım hakkındaki yorumlarınızı anatoliaslv@gmail.com adresine iletebilirseniz


iPhone’umdan gönderildi


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Belediye Başkanı Erol Ünlüsoy

Araştırmacı Yazar İbrahim Selvi ile Röportaj Röportaj : Asude Can

HDP-YSP ya da Kandil'in siyasi uzantısı