Bizim Ak Parti Hükümeti’nin politikaları daha evvel ki hükümet politikalarına hiç benzemiyor
Bizim Ak Parti Hükümeti’nin politikaları daha evvel ki hükümet politikalarına hiç benzemiyor
İbrahim Selvi
Kapadokya \Türkiye
Ak Parti Hükümeti politikaları kurulduğu günden bu yana radikal seyir izlediği gibi engellenilemez, dönüşü olmayan sonuç odaklı İcraatlar içermektedir.
Buna neden, Ak Parti’nin vesayetsiz bir irade geliştiriyor olması ayrıca, sivil milli iradeyi hakkıyla temsil ediyor olmasından kaynaklı.
“Böyle biliyorum, böyle inanıyorum ve bu şekliyle yapıyorum taktir milletimindir “ gibi.
Eğer demokrasi bağlamında, demokratik rejim anlamında değerlendirme yapacak olursak ki durum böyle tanımlanmalıdır.
Yok aksi yönlü demokrasi olmalı ançak rejim ve rejimle tutarlı politikalar belirlenmesi noktasında değerlendirecek olursak ki; ortada demokratik bir Anayasa ve hukuk devleti var.
Böyleyken bunun karşısında alışılagelmiş gelenekleşen rejim dayanaklı Askeri vesayet politikaları var ve bu politikalardan beslenen siyasi partilerin varlığı da inkar edilemez.
Siyasi geçmişimizin politik kültürümüzün yanlış geleneği gereği geçmiş ve güncel hükümetlerin Anayasaya ve hukuk devleti tanımlarının dışına çıkılarak çok sık olmasa da zaman zaman parti devleti yönlü politik İcraatların uygulandığına da yabancı değiliz.
Rahmetli Süleyman Demirel'in DYP'nin "altı kez gittim yedi kez geldim" siyasetini düşünür seçmenin bu yönlü beklentisinin yanında;
işte Ak Parti’nin siyasal politik iradesinin nedenli güçlü olduğunu, kararlılık içerdiğini tesbit etmiş oluruz.
Bizim Ak Parti, bizim toplumumuzun bir parçası, yani bizim kendimiz; kanıksanan politikalarıyla, iyi ya da kötü icraatlarıyla bir Türkiye partisi ve onun siyasi politik yaşamındaki İcraatlarını görüyoruz.
Yani diyelim ki yarın başka bir parti seçimleri kazanıp yeni bir hükümet kurulmuş olduğunu düşünsek ne olacak ki, o da bizim partimiz bizim toplumumuzun bir parçası ve onun yönetsel politikaları olacaktır.
Böyleyken bizi yöneten siyasi irade ne yönden bakarsak bakalım biziz, bizim bir yanımız, Türk Milleti’nin siyasal tercihi.
Böyle bakmak böyle değerlendirmek gerekir, aksi durum kabul edilemez olduğu gibi demokratik rejimin tanımıyla da çelişir.
O zaman yansız bir değerlendirme biz eksenli bir bakış edindiğimizde; Ak Parti Cumhuriyet tarihinde yeni bir döneme kapı araladığını görmezden gelemeyiz.
Nedir bu yeni durum diye sorar isek?
Siyasetin üzerinde hiç bir vesayet baskısı olmaksızın milli iradenin tam olarak Türkiye’nin yönetilmesinde tecelli etmesidir.
Ha bu doğru kullanılır yanlış kullanılır, iyi yönetilir kötü yönetilir; başarılı olur\ olmaz, başka yönlere sapar bu ayrı birşey.
Ama sözünü ettiğimiz realite her hangi seçilen bir siyasi partinin Türkiye’yi yönetmesi anlamında kurulan hükümetlerin üzerinde, siyasi anlamda balans ayarı yapacak, isterse darbe yapabilecek tehdit unsurlarının ebediyen Türk siyasi yaşamında çıkartılmış olmasıdır.
Bu durum Anadolu’daki bin yıl süren Türk siyasi yaşamında bir milat kabul edilmelidir, aksisi söylenemez.
Osmanlı döneminde Yeniçerilerin Payitahta oturan Padişah’ın kabusu durumunda olduğu gerçeğinden.
Cumhuriyet döneminde de Genelkurmay, TSK Türkiye’yi yönetmeye talip olan siyasi partilerin ve kurulan hükümetlerin üzerinde korkulu bir rüya tabirinde olduğu gerçeğini hiç bir zaman inkar edemeyiz.
Seçilen hükümet başkanlarının ilk demeçleri “ ben kefenimi giydim de geldim” demek olurdu.
Bizim Ak Parti, siyasi iradenin üzerindeki bu talihsiz durumu ekarte etti, etkisizleştirdi.
Bin yıllık geleneği ya da siyasetin korku kabusunu güven ve milli irade yönlü değiştirdi.
Bu küçük sorumluluktu, bundan daha büyük savaşmayı gerektirecek iş, demokratik toplumlarda seçmen bilincinin geliştirilerek toplumun demokratik kültür seviyesinin yükseltilmesinin "anti partizanlık" sağlanmasını çok önemli buluyorum.
Bu yölü anelezimiz bizi Anadolu’da Türklerin, dört büyük değişim süreci yaşadığı tesbitine ulaştırır.
Bunlardan birincisi Alparslan’ın Türklere Anadolu’nun kapılarını açması 1071.
İkincisi Fatih'in İstanbul’u fethetmesidir 1453.
Üçüncüsüyse Mustafa Kemal Atatürk’ün Osmanoğulları’nın Payitahta ki mutlak saltanatlarını Cumhuriyet rejimine dönüştürmesi var ançak, bu durum M. Kemal’in mutlak iradesi ve bir iç savaş sonucu gelişen bir değişim değil, Osmanlı Devleti’nin fiilen büyük ölçüde son bulmasıyla gerçekleşen bir hadisedir.
Burada M. Kemal’i büyüten şey, kendisini kral ya da Padişah ilan etmek yerine yeni kurduğu devletinin yönetimini Cumhuriyet olarak ilan ederek devletin yönetilmesini milletin iradesine bırakmasıdır.
Ancak ne var ki;
işte üzerinde durup tanımladığımız şey, halkın iradesine verilen Cumhuriyet, kurulduğu günden bu yana Askerlerin vesayeti ve ağır yönetsel iradesinde kalmıştır, sivil siyasi irade bu süreçte gelişme gösterememiştir.
Dördüncüsü Ak Parti’nin siyasi otoritenin üzerindeki Askerlerin vesayetini sonlandırması olmuştur.
Artık bundan sonra, Anadolu’da sivil irade dönemi başlamıştır.
Öyle inanıyorum ki, şu ya da bu parti olarak değil bu siyasi süreçte Türkiye’nin gelişip kalkınması aynı Ak Parti politikalarında olduğu gibi radikal ve engellenilemez bir iradeyle Türkiye kalkınıp gelişmeye devam edecektir.
Seçilen siyasi partilerin hükümetleri de politikalarından dolayı sadece seçmenine, Türk milletine hesap vermek ya da milletce sorgulanmak durumunda kalacaktır.
Burada önümüzde bekleyen en büyük tehlike Türkiye’nin bu sivil irade sürecinde iktidarı paylaşmak ya da milli iradeyi, milletin tercihi doğrultusunda kullanmak yönlü olmalıdır.
Aksi durumda, Türkiye’yi önümüzdeki süreçte bekleyen en büyük tehdit siyasi yönlü iktidar iradesini paylaşamamak adına çıkabilecek kargaşa.... Kavga....
Bu durumu da ançak siyasetçilerin hukuka ve Anayasaya olan bağlılıkları engelleyecektir.
Ancak hangisi hukuk, hangisi Anayasa...
Her ikisi de var ancak partizanlaşan hukuk ve partizanlaşan Anayasa ile bu süreç engellenilemez, garanti altına alınamaz.
O zaman önümüzdeki süreçte, seçilmiş ya da seçilecek demokratik hükümetler Anayasayı ve hukuku, devleti partizanlaştırmaktan korumaya yönelik politikalar geliştirmelidir.
Bu durum geleceğin Türkiye’sinin iktisaden gelişip kalkınmasına dayanak olacağı gibi siyasi rejimine de kült olacaktır diye düşünüyorum.
İbrahim Selvi
Kapadokya post
Gulsehir.org.tr
Selviabraham.blogspot.com
anatoliaslv@gmail.com
kapadokyapost@gmail.com
Köşemi takip etmekten keyif alıyorsanız lütfen yakınlarınıza öneriniz
Yorumlar
Yorum Gönder