Yeni sisteme merhaba eskiye, gülegüle

UZUN YORUCU MEŞAKKATLİ BİR YOLCULUK,  Meçlis mesaileri, refarandum, Anayasa değişikliği, ittifaklar derken saçimler ve neticede 100 yılını tamamlamak üzere olan Parlementer sistemin sonlandırılması.  Başbakanlık yetki ve sorumluluklarını Yeni sistemin Cumhurbaşkanı’na Başkanın 9 Temmuz günü Meçliste yapacağı yemin töreninin ardından resmen devretmiş/almış olacak.
Yeni Cumhurbaşkanı özünde devletbaşkanını barındırırken artık beraberinde iktidar Partisinin Liderini de içinde saklı tutacak. Cankaya, Başbakan’a da veda etmek durumunda kaldı. Cumhuriyeti ‘in kalbi Külliye de atacak. Umarım Çankaya’nın ruhunu da taşınmıştır. Çankaya’nın ruhu “ medeni unsurlar tanımlamak ve medeniyet yaratmak/geliştirmek.
Şimdi Türkiye  Başkanın yardımcılarının kimler olacağını Başkanın, terçihlerini ilgiyle bekliyor.
Başkan kimleri Bakan yapacak hangisi, isimler öne çıkacak.
İzlenimim isimler üzerinde değil; bu dönem AKP’de heyacan yok gözüküyor, sanki yeni sistemin belirsizliği heniz ivme kazanmamış güçün durağanlık hali hakim.

TOPLUMLARIN ADALET kültürü hukukun,  temel esaslarını tanımlamakta belirleyici unsurdur. Bugünlerde toplumda yaşanılan derin ve sarsıcı cinayet ve Çocuk istismar/kadın cinayetleri karşısında insanımızın adalet beklentisi marjinalleşerek artmaktadır. İnsanlar seslerini duyurabildikleri her fırsatta, suçlular için idam cezası istemekteler. Siyasetçiler de kimyasal hadımlıktan söz etmekteler.
Bir kesim aydın yazar, sanatçı ve hukukçular da idam cezasına karşı olduklarını ileri sürmekte.
Bu konuyla alakalı akılın, bilimin öğretisi şöyle; istismar suçu olsun veya cinayet ve benzeri çoğu adli vakalarda,  suçu sabit görülen  sanık için ceza, mağdur/mağdurların “kamu vicdanı” insiyatifi sanığa verilecek cezanın  temel belirleyiçisidir “ dilerse affedebilir” hukukun belirlenen cezasını da talep edebilir.
Diğer yanda idam, ilkel toplumların suçluya öngördükleri bir ceza/infaz uygulama usulü dür ki günümüzde kabul edilemez. Şu da var ki, işlenen fiil ve suçun karşılığında ; ölüm cezası dahil mağdurun viçdanını rahatlatacak “ sanığı affetmek hakkı saklı kalmak kaydıyla” çeşitli ceza yöntemleri taktir edilmelidir. Ölüm cezası idam edilerek değil elektrik şoku, ölümçül kimyasal ve benzeri metotlar uygulanabilir.
Ölüm cezasına karşı çıkan kesim önerilerinde, ölüm cezasının geri dönüşemez yanılgıya açık olması. Bu yönüyle doğru ançak, binde bir oranında yapılabileçek hatadan dolayı toplumun adalet talebi özürlü edilmemeli. Sonra eğer bu savdan gidersek, sağlık merkezinde insanı yaşatmak isterken eskaza hekim hatasına bağlı ölümler de azda olsa yaşanabilmektedir. Toplumda güven kavramının gelişip kökleşmesinde adalet kavramının etkin rölü kesinlikle yadsınamaz. Adalet kavramı toplumların varlık, sürdürülebilir millet olma dinamiği, inancıdır. Eğer siz bunu gerektiği/talep edildiği nisbete karşılıyamaz iseniz, örneği ortada Suriye/Irak/Libya ve Kurtlara av olmak.

CİNSİYET AYRIMCILIĞI ÜZERİNE Kelime oyunlarımı yoksa esaslı saygı ve sevgiye dayalı iletişim kurmakmı;  Bazı meslektaşlarım, sanatçı ve iş çevreleri iletişim lisanımızda cinsiyet belirten/ayrıştiran hitabet, işaret ve ima gibi çağrışımları lügatımızda çıkarmayı değiştirmeyi öneriyor. TÜSİAT Başkanı iş çevresinde İş adamı deyimi yerine İş insanı hitabını önerdi. Esaslı adam, büyük adam deyimlerinin kullanılmamasını önerenler de var.  Uzun yıllar var coğrafyamızda kadın istenmeyen trajedilere mağruz kalmış kadına, büyük acılar yaşatılmıştır. Erkekler bukadarcık fedakarlık eşit statüko ile kendilerini affettireceklerine inanıyorlarsa, yanılıyor olmalılar. Toplumumuzda henüz adamım, erkeğim diyen yurttaşımız gerektiği ölçüde kendini ifade edebilmiş değil. Atılan en küçük Asım illa karşılığını bulacaktır.  Millet olarak insanlarımız olarak ayırım gözetmeksizin birlikte medeni toplumun hak ettiği yurttaşlık bilincine  ulaşarak iletişimimiz, lisanımız ve ilişkilerimiz insanileşecektir. Türk milleti medeniyete açıktır, medeni unsurlar tanımlamak için sevgisi, cömertliği, merhameti ve töleransı gerektiğinden çok daha fazlası var. İş sadece bunu iletişim lisanımıza yansıtmak. Selam ver herkese/her yerde- her sabah ve akşam. Çevrene komşularına, arkadaş iş çevrene, otobüse binerken, alışverişe yaparken herzaman her yerde selam iyi dilek temenni dileyelim.  Bu davranış bizim de karşı  muhatabın da içindeki sevgiyi muhabbeti  harekete geçirecektir. Var olan öfke gerginlik ve asabiyeti, öfkeyi yatıştıracak, toplumun daha relaks olmasına katkı sağlayacaktır. Medeni toplumların selamlaşması insanların nefes alma/solunum ihtiyacı gibidir. Nasıl insan oksijensiz yaşayamazsa selam da öyle. Selamlaşmadan toplum da yaşayamaz bir arada olamaz.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Belediye Başkanı Erol Ünlüsoy

Araştırmacı Yazar İbrahim Selvi ile Röportaj Röportaj : Asude Can

HDP-YSP ya da Kandil'in siyasi uzantısı