Kaunos’un Keşiş’lerle söyleşisi - 3.Bölüm
Kaunos kendisini kurgulanmış bir tanımın, biçimlenmiş bir şekilin içinde hissediyor ve O tanımla kendisini özdeşleştiriyor, eşliyor, bütünün ifade ettiği şekili tamamlayan bir parçası olduğunun bilincini anlayabiliyordu. Bütün çabası, anlamlandırdığı bütünün tanımını ifade etmek, mantıklı anlamlar ile hayata aksettirmekti. Çünkü, çoğu dünyalıklar varlığı kendi çıkarlarına atfederek değer atfettikleri objeleri çıkarlarına araç olarak kullanmaktan kaçınmıyorlardı.
Bu amaçlarla kendisini kimi zaman güneşin doğduğu kimi zaman da güneşin battığı yöne sürüyordu.
Güneşin yakıcılığına, rüzgarın kavurucu etkisine aldırış etmeden yol almaya devam etti. İfade etmeye çalıştığı tanımları kendi değer yargıları ve akıl oyunlarıyla ifade etmekten kaçınmıyor, sözcük ve kelimeleri resim sanatçısının, heykeltıraşın, Tapınak figürlerinin sanatçıları gibi ustalıkla kullanıyor.
Bir taş ustasının taşlara şekil veren sabır ve zerafetiyle zamana aldırış etmeksizin, eserini ortaya çıkarmaya çalışması gibi sadakatla, kelimeleri yerli yerince kullanıyor. Kaunos, kimseye “ölümsüzler dışında” sözünü, yaralayıcı bir ok, hançer yada mızrak gibi saplayıp hedef almıyor, hedef olmaktan da kaçınıyordu. Ançak, muhatabı iş işten geçip eylem “akibet” sonuçla birleştiğinde durumu kavramış olmak durumunda kalmasını amaç ediniyordu.
Koşarak bir insan; Kaunos, Kaunos... diye seslenerek geliyordu Kaunos’a doğru. Kaunos,
Rüzgardan daha hızlı ve şimşekten daha parıltılı Atını yavaşlattı ve kendisine yönelen insana dikkat kesildi. Saçları beyazın ifade edeceği kadar ak, omuzlarına kadar uzanmış, ensesinden aşağı sırtını kapatacak kadar sığ saçları ve göğsünü tümden kapatan ak sakkallarıyla ileri yaşlı bir insan tebüsüm eden yüz ifadesi, masmavi gözleriyle Kaunos’a doğru yaklaştı... “ Krallar Kralı Kaunos, bizi görmeden, bize konuk olmadan nasıl geçip gidersin. Senin, bizim topraklarımıza yöneldiğin haberini aldıktan sonra, günlerdir yolunu gözlüyoruz. Seninle görüşmek isteyen yüzlerce Keşiş heyecanla senin yolunu gözlemekte. Burası Tapınaklar Vadisi. Burda onlarca Tapınak ve Mağbet var, biliyor olmalısın. “
Kaunos bu yaşlı Keşişe yönelerek, demek beni tanıyorsun.. da neden Kral diye hitap ediyorsun Keşiş..
Keşiş “ Bilge Kaunos, Kralların saltanatı kimi zaman varisleri kimi zaman da “tebaları” halklarınca yer ile yeksan edilir, onların saltanatı halkının iradesine bağlıdır, gel derler koşarak gelip o Tacın esiri olurlar, git derler kendilerini koruyamaksızın halkının insiyatif ve iradesine teslim olmak durumunda kalırlar.
Koşarak bir insan; Kaunos, Kaunos... diye seslenerek geliyordu Kaunos’a doğru. Kaunos,
Rüzgardan daha hızlı ve şimşekten daha parıltılı Atını yavaşlattı ve kendisine yönelen insana dikkat kesildi. Saçları beyazın ifade edeceği kadar ak, omuzlarına kadar uzanmış, ensesinden aşağı sırtını kapatacak kadar sığ saçları ve göğsünü tümden kapatan ak sakkallarıyla ileri yaşlı bir insan tebüsüm eden yüz ifadesi, masmavi gözleriyle Kaunos’a doğru yaklaştı... “ Krallar Kralı Kaunos, bizi görmeden, bize konuk olmadan nasıl geçip gidersin. Senin, bizim topraklarımıza yöneldiğin haberini aldıktan sonra, günlerdir yolunu gözlüyoruz. Seninle görüşmek isteyen yüzlerce Keşiş heyecanla senin yolunu gözlemekte. Burası Tapınaklar Vadisi. Burda onlarca Tapınak ve Mağbet var, biliyor olmalısın. “
Kaunos bu yaşlı Keşişe yönelerek, demek beni tanıyorsun.. da neden Kral diye hitap ediyorsun Keşiş..
Keşiş “ Bilge Kaunos, Kralların saltanatı kimi zaman varisleri kimi zaman da “tebaları” halklarınca yer ile yeksan edilir, onların saltanatı halkının iradesine bağlıdır, gel derler koşarak gelip o Tacın esiri olurlar, git derler kendilerini koruyamaksızın halkının insiyatif ve iradesine teslim olmak durumunda kalırlar.
Oysa, senin saltanatın zamanların ve mekanların ötesine hükmederek hiçbir ölümlünün iradesine bağlı değildir, ancak Tanrı’nın dilemesine, iradesine bağlıdır. Senin tanımların Ufuk çizgileri arasında rüzgarın ulaşıp, güneşin aydıtlartığı, geçenin üzerini örttüğü tüm “parya da” dünyada hüküm sürer.
Büyük Lomel Tapınağının bilge seyyahı Kaunos. “
Kaunos, yaşlı ihtiyarın kim olduğunu anlar. “ sen evet sen Apollon Tapınağı'nın baş Versay'ı Somon olmalısın, seninle ilgili güzel şeyler duydum.
Kaunos, yaşlı ihtiyarın kim olduğunu anlar. “ sen evet sen Apollon Tapınağı'nın baş Versay'ı Somon olmalısın, seninle ilgili güzel şeyler duydum.
Yalnız şu var ki; beni, sahip olmadığım sıfatlarla ifade ettin. Biz, temel de hepimiz Keşiş”iz Tanrı’ya, Tanrı’nın yoluna adanmış ruhlarız.
Bilmiş olman gerekir ki bizler ruh ve bedenlerimizi ölümlülerin hasletlerine yönelik duyulardan arındırdığımız sürece ölümsüzler olarak yaşayabiliriz, öyle değilmi?
Ruhen ve bedenen kendimize atfedeceğimiz birşey olmamalı.”
Sonra, Kaunos, Apollon Tapınağının Baş Versay’ı Somon’a, Tapınaklarının giriş sütunlarına kazınmış kapartma figürlerden bahsetti. Lapse mermerinden inşa edilmiş Tapınağın sağ ve sol taşıyıcı sütunlarına Tapınağın heykeltraş’ı Tirsemi’nin, Aslan Terbiyecisi adını verdiği figürlerin anlamlarını anlattı. “ Lapse mermerlerine yer yer kazınan, yer yer kabartma şekillerle çok sayıda irili ufaklı Aslan figürleri yer alır.
Sonra, Kaunos, Apollon Tapınağının Baş Versay’ı Somon’a, Tapınaklarının giriş sütunlarına kazınmış kapartma figürlerden bahsetti. Lapse mermerinden inşa edilmiş Tapınağın sağ ve sol taşıyıcı sütunlarına Tapınağın heykeltraş’ı Tirsemi’nin, Aslan Terbiyecisi adını verdiği figürlerin anlamlarını anlattı. “ Lapse mermerlerine yer yer kazınan, yer yer kabartma şekillerle çok sayıda irili ufaklı Aslan figürleri yer alır.
Asalanları terbiyecisi olarak aralarında bir de zırhsız elinde Tunç’tan yapılmış mızraklı terbiyeçi, insan figürü de yer alır.
Tirsemi, Fireşlerin birisinde, Aslan terbiyecisinin mızrağını iri bir Aslan’ın yüreğini hedef alarak saplanışını resmeder.
Gerçek şu ki;
Ölümlülerin yarattığı Krallar ile, Tapınakların yarattığı ölümsüzler arasında benzerlikler vardır.
Krallar ve Tapınakları her ikisini de yarattığı Aslanlar korur.
Durum böyleyken zamanla tabiatı gereği Asalan, kendisini ifade edeçek ve varlık içgüdüsüne yenik düşecektir.
Oysa, bu yola girmeden önçe; Şövalyeler Kral’a sadakat yemini ederler, Keşişlerde Tanrı’ya sadakat sözüyle bağlanırlar.
Durum böyleyken, zaman içinde oluşan zafiyet yaratılan Aslan’ı Tunç’tan yapılmış mızrağın hedefine mağruz bırakır. İşte, Tirsemi’nin Arslan terbiyeçisi figürü, bu deyişi ifade etmektedir. Lomel Tapınağı'nın Baş Versay’ı Adonis, bana böyle anlattı. Ben sizin Tapınağınıza gelip, görmüş değilim. “
Kaunos bunları söyledikten sonra Apollon Tapınağının Versay’ı Keşiş Somon, heyacanını engelleyemedi, kendisinin dahi bu figürleri gerçek manasıyla okuyamamış olmanın hüznüyle, ürpererek Kaunos”un karşısında küçülerek adeta yok oldu.
Kaunos bunları söyledikten sonra Apollon Tapınağının Versay’ı Keşiş Somon, heyacanını engelleyemedi, kendisinin dahi bu figürleri gerçek manasıyla okuyamamış olmanın hüznüyle, ürpererek Kaunos”un karşısında küçülerek adeta yok oldu.
Bu söyleşi devam ederken Kaunos etrafına yöneldiğinde, çevresinin yüzlerce Keşiş’le çevrelendiğini farketti. Aslında diğer Keşişler Somon’la yaptıkları sohbeti anlamış değillerdi, ayrıntılarına vakıf olamadılar. Tapınak Vadisi’nin Keşişleri, söyleşiden çok, Lomel Tapınağının Bilge Keşiş’i Kaunos’a yönelik övgü ifadeleri kurmakla meşguldüler. Daha sonra içlerinden bir Keşiş Kaunos’a seslenerek. “ Bilge Keşiş Kaunos günlerdir yolunu gözlemekteyiz, bize lütfet, bize taşıdığın kutsal bilgiden armağanda bulun" dedi.
Kaunos, gerektiğinden fazla zaman kalmış, yolundan alıkonulmuştu.
Kaunos, gerektiğinden fazla zaman kalmış, yolundan alıkonulmuştu.
Son kez Keşişlere yönelerek şöyle hitap etti. “ Unutmayın ki, hiç kimse korunmuş değildir ve hiç kimse ben kazandım, muhaffak oldum diyemez. Şimdi Tapınaklarınıza dönün ve dürüstler, adaletli olanlar ve iyilik yapanlar ile beraber olun. Ölümlülerin, ihtiraslarından uzak kalın ve Tanrı’ya olan sadakatinizi muhafaza ediniz. “
Yorumlar
Yorum Gönder