YÜKSELEN DEĞERLER
Bazı kelimeler terimler vardır günlük konuşma lisanında ki anlamları ile hukuk dilinde ki anlamı farklıdır, diğer yanda yine çoğu bildiğimiz kelimelerin ticari işlemlerdeki anlamı ve maliye, muhasebe kayıtlarındaki çağrışım farklı anlamlar içerir. Hatta bazı Avrupa ülkelerinde yargı lisanı tamamen halkın konuşma dilinden farklıdır, Adli makamlardan gelen yazılı metini çoğu zaman bir hukukçu tercüme etmek durumunda kaldığı olur. Bu gibi durumlar nadiren de olsa bizde de yaşandığı olur.
Nasıl ki bizim demokrasi anlayışımız Ortadoğu da bir ülkeye benzemiyorsa; Bir Avrupa demokrasisi de bizim demokrasiye benzemiyor.
Baskın seçim adı altında tüm partilerde ön seçim yapılmadan Mv. listeleri nasıl hazırlandı ve örgütlü demokratik toplumun hiçbir unsurundan itiraz olmaksızın. İşte buna da lider demokrasisi denir. Bu durumu demokrasi ile nasıl Yanyana getirirsiniz.
Asıl anlatmak istediğim başka;
yukarıdaki küçük örnekte olduğu gibi dünya Ulusları olarak çoğu tanım başlıklarımız aynı olsada içerik ve tanım uygulamaları farklı. Doğrusu bütün gayretimizle bu farkındalığı gidermeye çalışsak da bu durumu engellememiz olası değil. Ançak, zamanın olgunlaştırmasına ve toplumların gelişme sürecine bırakmak durumundayız, hoşgörü ve tölerans göstermek gerekmekte.
Bizim Türkiye’nin terör tanımı ile ABD nin terör tanımı örtüşmüyor keza Avrupa da aynı katagörüde. Türkiye’nin hukuk lisanı, hukuk tanımıyla yine Avrupa’nın hukuk tanımı aynı değil. Zaman zaman Avrupa’da devlet başkanlarının yargılandığına tanık oluyoruz, yine devlet başkanı ve Başbakanların istifa ettikleri oluyor. Bizde de gelen geldiği makama çivileniyor.
Özeleştiri yaparken hepten vasatız da anlaşılmamalı, her ulusun eksik aksak yanları var, olmakta da.
Avrupa’da öyle bir durum var ki bizim engebelli uzun yol gördüğümüz demokrasi ve buna bağlı bürokrasi şikayetimiz çok da önem arzetmez. Yaşama Sevinci yok seçimlere katılım çok düşük, %30-%40 sandık katılım yüksek oran olarak görülüyor. Bu oranın altında yatan sosyal bir kuram var ki, o da; toplumun yaşama Sevincini yitiriyor anti sosyal bir ruh halinin gelişmekte olduğunu gösteriyor.
Bizim Türkiye’nin terör tanımı ile ABD nin terör tanımı örtüşmüyor keza Avrupa da aynı katagörüde. Türkiye’nin hukuk lisanı, hukuk tanımıyla yine Avrupa’nın hukuk tanımı aynı değil. Zaman zaman Avrupa’da devlet başkanlarının yargılandığına tanık oluyoruz, yine devlet başkanı ve Başbakanların istifa ettikleri oluyor. Bizde de gelen geldiği makama çivileniyor.
Özeleştiri yaparken hepten vasatız da anlaşılmamalı, her ulusun eksik aksak yanları var, olmakta da.
Avrupa’da öyle bir durum var ki bizim engebelli uzun yol gördüğümüz demokrasi ve buna bağlı bürokrasi şikayetimiz çok da önem arzetmez. Yaşama Sevinci yok seçimlere katılım çok düşük, %30-%40 sandık katılım yüksek oran olarak görülüyor. Bu oranın altında yatan sosyal bir kuram var ki, o da; toplumun yaşama Sevincini yitiriyor anti sosyal bir ruh halinin gelişmekte olduğunu gösteriyor.
BUZDAĞININ GÖRÜNMEYEN BOYUTU
Dünya gündemi öncelikli sorun olarak silahlı Terör örgütlerini işaret etmekte; bilinen DEAŞ-TALİBAN-PKK-PYD ve benzeri silahlı örgütler. Dünya bu örgütlere odaklanmış durumda, eğer bu örgütler etkisizleştirilirse “ İsrail-Filistin sorunu” sorun bitecek, medeniyetimiz üzerindeki tehdit giderilmiş olacak.
Oysa ki bu durum asıl insanlığın engellenemez yok oluşunun sadece gözüken, bu terörle kamufle edilen gizlenen aracı. Asıl yaşamı, varoluşu, insanlığı tehdit eden yok eden tehdit Terörden milyon kat daha etkili teknoloji ve gıda terörü ve buna bağlı denetlenemeyen canlı hüçreler üzerindeki bilimsel çalışmaların yarattığı dezenformasyon. Sonra, Glabol kurumsal şirketlerin sürekli pazar paylarını genişleterek karlılık yarışı. Dünya nüfusu engellenemez hızla fakirleşmekte olduğu gibi, beslenme” gıda terörüyle” sağlık ve buna bağlı insan nüfusu tehdit altında.
Dünyada Otizm ve Dawm sendromlu Çocukların vakası önüne geçilemez artış göstermekte.
Sağlık giderlerini hiç bir dünya devlet bütçesi karşılıyamamakta.
Benzeri etkili sorunlar uzun uzadıya devam etmekte. İşsizlik, gelir dağılımı marjinalliği, çalışabilecek genç insanlarda Tanrısal yetenek beklentisi ve gençlerin bütün dünyada buna zorlanması.
TÜRKİYE SEÇİME GİDİYOR
Türkiye seçime gidiyor, sandığa ramak kaldı. Siyasi partiler seçmenin oyunu alabilmek için popilizmin gazına güçlerinin üzerinde bir kuvvetle bastırmaktalar.
24 Haziran seçmenin terçih günü; Seçmene tavsiyem politikacıların heyacan yüklü duygusal konuşmalarından etkilenmemesi. Duygularınızı, ideolojik gözlüklerinizi, önyargılarınızı bir anlık, bir saatlik bırakalım, hapsedelim.
Dünya gündemi öncelikli sorun olarak silahlı Terör örgütlerini işaret etmekte; bilinen DEAŞ-TALİBAN-PKK-PYD ve benzeri silahlı örgütler. Dünya bu örgütlere odaklanmış durumda, eğer bu örgütler etkisizleştirilirse “ İsrail-Filistin sorunu” sorun bitecek, medeniyetimiz üzerindeki tehdit giderilmiş olacak.
Oysa ki bu durum asıl insanlığın engellenemez yok oluşunun sadece gözüken, bu terörle kamufle edilen gizlenen aracı. Asıl yaşamı, varoluşu, insanlığı tehdit eden yok eden tehdit Terörden milyon kat daha etkili teknoloji ve gıda terörü ve buna bağlı denetlenemeyen canlı hüçreler üzerindeki bilimsel çalışmaların yarattığı dezenformasyon. Sonra, Glabol kurumsal şirketlerin sürekli pazar paylarını genişleterek karlılık yarışı. Dünya nüfusu engellenemez hızla fakirleşmekte olduğu gibi, beslenme” gıda terörüyle” sağlık ve buna bağlı insan nüfusu tehdit altında.
Dünyada Otizm ve Dawm sendromlu Çocukların vakası önüne geçilemez artış göstermekte.
Sağlık giderlerini hiç bir dünya devlet bütçesi karşılıyamamakta.
Benzeri etkili sorunlar uzun uzadıya devam etmekte. İşsizlik, gelir dağılımı marjinalliği, çalışabilecek genç insanlarda Tanrısal yetenek beklentisi ve gençlerin bütün dünyada buna zorlanması.
TÜRKİYE SEÇİME GİDİYOR
Türkiye seçime gidiyor, sandığa ramak kaldı. Siyasi partiler seçmenin oyunu alabilmek için popilizmin gazına güçlerinin üzerinde bir kuvvetle bastırmaktalar.
24 Haziran seçmenin terçih günü; Seçmene tavsiyem politikacıların heyacan yüklü duygusal konuşmalarından etkilenmemesi. Duygularınızı, ideolojik gözlüklerinizi, önyargılarınızı bir anlık, bir saatlik bırakalım, hapsedelim.
Bilgiyle, akılla ve rakamlar ile düşünelim. Türkiye’nin kısa vadeli çıkarlarına değil, uzun vadeli istikrarlı ve sağlam adımlarla Türkiye’yi inşa edecek siyasi partiye, başkan adayına oyumuzu verelim.
Yorumlar
Yorum Gönder