MECLİS ÇATISI ALTINDA PROVOKASYON
MECLİS çatısı altında ve de bir millet vekili Osman Baydemir`in devletin varlığı ve bölünmez bütünlüğü yönünde, kasten, isteyerek ve alenen cüret karca göstermiş olduğu tavır, bölücü, ayrıştırıcı ve doğrudan terör örgütlerinin amacını destekleyen sözler sarf etmesi esef vericidir. Millet ve devlet olmak şuğur ve idrak inden yoksun aklınca bir milletin, devletin varlığını hazmedememe, kabul edememe düşüncesi içermektedir.
Devlet gücünü milletten, milli idrak ve şuurdan alır. İçerde parçalanma, ayrışma, nifak duygularının güçlü olduğu toplumlar, mutlu ve güven içinde olamazlar. Mutlu ve sükunet güven içerisinde olmanın yaşamanın şartları kısasları vardır. Bu da bilginin akılın eşitlik ve adalet duygusunun yüksek seviyeye ulaşması ve bir fiil uygulanması ile elde edilir. Göstermelik demagojilerle , süslü sözler, insanların kutsallarını tahrik ederek sükunetli, huzur toplumu yaratılamaz, hele günümüzde bu yolla bu bağlamda hiç bir şey elde edilemez.
Parası ve gücü olanın, at hırsızlarının, her çeşit değerin güce ve paraya, ranta tercih edildiği toplum, halk bugün de yarında helak olmaya, bölünüp parçalanmaya acıktır. Çünkü her yozlaşma ve yıkıntı aynı zamanda yeninin erdemin gebeliğidir. Mutlaka adalet duygusu ve erdem galip gelecek, kokuşmuşluk, adaletsizlik kendine dayanak bulamayacaktır.
Eğer milletimizin devletimizin güç ve vakarını koruyarak güçlenmesini, varlığını ilelebet muhafaza etmesini istiyor isek, bunu gerekli kılacak şartlarda sıkı sıkıya bağlılık sadakat göstermemiz gerekir. Bak şu At hırsızının boğazdaki yalısına kaçak inşa ettiği ek yapı ruhsatsız yapmış ve yetkili belediye yapılmasına izin vermiş, göz yummuş, idare etmiş, miş, miş. Şimdi yıkım kararı almışlar. Bu duruma münferit olay diye bilir miyiz. Bana göre son derece infial yaratan bir yozlaşma, aymazlık, yazık. Bu ve benzeri sayısız iltimas Diğer tarafta vatandaşın devlet ve siyaset adamına olan güvenini sarsıyor, bu kez vatandaş da kendince bu duruma bakarak kural tanımazlık yapa biliyor.
Gerçi daha öncede yazmıştım, toplumda üretmeye yönelik refleks oluşturmadan, ekonomik iktisadi bir ivme kazanmadan, medeni, modern toplum yaratma ivmesi kazanamıyorsunuz. Cünki bu üretimle kazanmayla doğru orantılı. Bu modern toplum yaratma işi para ile de olmuyor, bir çok yönden üretme ile; düşünce üretme fikir, eğitim, sanayi, kültür akılın gelişmesi ve akli bir terbiye hepsi; insana dair her şeyi yeniden yaratıp yorumlamakla ilintili. Yoksa tek yönlü kalkınmada mesafe kaydetmek olmaz, şöyleki diğer unsurların da baskısı altında kalır gelişmez.
Yani nerden başlamıştık; adam, milletin kürsüsünde devlete, o toprağında beslendiği vatana küstahça tavır alıyor ve bunu da çok onurlu bir iş yapıyormuş gibi pervasızlaştırıyor. Ne olmuş ki, millete devlete ve onun yasalarına. Varlığı birliği ve bütünlüğü bütün haşmetiyle ayaktayken milletin ve devletin, böyle kendini bilmez pervasız millet vekilliği kılıfına bürünerek devlete meydan okuma cesareti kendilerinde bula biliyorlar. Bu ve buna benzer soysuzlara verilecek ilk ceza, sıfatlarından soyundurularak gerekli hukuki sürecin işletilmesi olacaktır.
Ha şu da kaçınılmaz bir gerçek; demokrasiye, demokratik temayüllere, fikir ve düşünce serbestliği ve ifadesine, hukukun üstünlüğü ve Anayasanın temel ilkelerine inanıyoruz. Bölgeler ve yerel yönetimler adına bir idari genişleme, kısıtlama yapılacaksa; buna meclis, anayasa, millet karar verecektir. Zorbalıkla terörle hiç bir şekilde ve şartta modern toplum yaratılamaz.
Yorumlar
Yorum Gönder