Medeniyet Kurmak



          Toplumu medenileştirmek, medeni unsurlar ile buluşturmak  tanıştırmak, 
milletinizi   bu argümanlar ile yönetmek için bu yönlü argumanlara erişebilirsiniz 

Medeniyet kurmak ise  farklı bir iştir.
Bu durumu şöyle açıklarız.  Şiir yazabilir, şarkı, türkü okuyabilirsiniz, bunları notaya döküp, beste yapalım, orkestra' da seslendirmek isterseniz durum değişir.  
Sözedelen iki işlevde sanattır; 
Birisi görsel, diğeri yaratıcılık. İçten kazandırılan, geliştirilen yetenek. 

Medeni unsurlar içeren " Anayasa, kanunlar, yönetmenlik ve gelişmiş araç gereçi edinmek " diğer yanda bu argümanları toplumun kendisinin üretmesi geliştirmesi.

Toplumumuz, medeni unsurlar içerirken , yaşantımız algılarımız hiç öyle değil. Hepten eleştirel, topyekün aşağı çeken olmakta istemiyorum. 
Ancak, üstü örtülemeyen, ne yapıyor, nereye gidiyoruz dedirten şiddet olaylarına tanık oluyoruz. Son derece korkutucu olduğu gibi  o kadar da endişe verici.  

Medeniyet, toplumun iletişim lisanı kullandığı üslup demek, bir de ürettikleri. Herşeyden önce, üretim yapılmadan akıl, tefekkür gelişmiyor. Bilgi de üretim ile kazanılan deneyim, birikim.

          Çevremizde varlık emaresi gösteren kalıcı veya geçiçi  envanterin büyük çoğunluğu, yabancı yatırımcı ve ithal. Metrolar, havayolu, tren, tank, top ne sayarsak. Tank yapalım istiyor, Avusturya'nın kapısını çalıyoruz. Uçak yapalım diyor, Britanya'nın, Nüklüer çalişalım diyor , Rusların kapısını çalıyoruz.   Kendimiz yapalım tenekeden olsun, bir sonrakini dökümden yaparız. 

Başka türlü akıl gelişmez, bilgi yaratılmaz, medeniyet kurulmaz. Kanun, yasa ve yönetmenlik; kullandığımız araç gereçler son derece  modern teknolojik iken. Yaşama dönüştürdüğümüz uygulamalar; demokratik medeni  toplum ile örtüşmüyor.  

Medeni toplum olalım derken birbirini boğazlıyan şiddet toplumuna dönüşüyoruz . Milletimiz büyük ölçüde duygusal içgüdüsünü kullanıyor. Bu duruma birçok neden sayabiliriz. Okuma yazma oranımız %95, okuma alışkanlığımız %3"ü geçer mi bilmiyorum.  
              
 Osmanlı   döneminde Mısırlı Bilge   Takuyittin efendi  ilk rasathaneyi, Sokolluzade Mehmet Paşanın teşfikiyle kurmuş. Danimarka'da ise  Osmanlı'dan üç, beş yıl sonra Tycho Braha  öncülüğünde rasathane kurulmuş. Osmanlı, 1580 yılında rasathaneyi göklerin gizemiyle uğraşmak uğursuzluğa delalet gerekçesiyle, topa tutarak yıktırmış. Danimarka'daki  uzay gözlem evi, uzayın derinliklerini araştırmaya devam ediyor.  Binlerce ışıkhızı uzaklıktaki yıldız ve gezegenlere araştırma aracı gönderip veri almıya, bilgi üretmeye devam ediyor.  Bizde Rasathane 19 yy.'da tekrar açılıyor.

Tarih bilincimiz olacak, amacım geçmişi yermek değil, değerlendirmek. 

Bir bedende iki ruh olmaz. Eğer çağını yaşamak, Cumhuriyeti yaşatmak medeniyet kurmak istiyor isek; 

Osmanlı'yı öldür, Türkiye Cumhuriyeti'ni, Cumhuriyet'i yaşat ve geliştir. 

Güneşe ateş taşıyıp, cepheye kan ile Cumhuriye'te katkıda bulunamayız. Demokratik Cumhuriyet'in yönetim şekli malum. 

İskemlede otururken aklına geleni kanunlaştıramazsın, kanun yapmanın, yönetmenlik yapmanın usul ve kaidesi var.
Mülkün sahibi olmak, mülk üzerinde imtiyaz, tasarruf edinmek başka; 

Mülkü yönetmeye talip olmak, bunun için atanmak veya seçilmek başka. Mülkü, " kamu idaresi, kamu malları ve gelirleri " Anayasanın ve yönetmenliklerin size tanıdığı yetki ve sorumluluk sınırları içinde yapmakla, üstlendiğiniz işi, görevi yerine getirmiş olursunuz. 

Mülkü kendi insiyatifiniz doğrultusunda, ranta, kayırma ve kişi ve kişilerin çıkarına kullanamazsınız. Tabi varlıklar, anıtlar kurulu, Turizim  yönetmenliğince  sit alanı ilan edilen bölgeleri; bakıyorsunuz El altında imar " özel imar adı altında parseleasyon " fırsatını bulunca yapılaşma. Benzeri yüzlerce örnek.
         Omuzlarının üzerinde taşıdığın başını, birçok hurafe " asılsız izansız boş deyim " ilgisiz menkibe ve gerçek dışı, demişki olmuş muşlar ile doldurur isen; haritada nerde olduğunu bilmediğimiz ülkeler teknoloji üretir, yaratır. 
Biz de, kadının başı nekadar acık olursa neye benzer;  kapanırsa imanı nekadar, bunun araştırmasını bilgelik, entelektüellik, aristokrasi kabul ederiz. Bu arada, cennet anaların ayağının altında der; hergün kadın öldürmeye devam ederiz.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Belediye Başkanı Erol Ünlüsoy

Araştırmacı Yazar İbrahim Selvi ile Röportaj Röportaj : Asude Can

HDP-YSP ya da Kandil'in siyasi uzantısı