Yaşadığımız kent sitres kaynağına dönüşüyorsa.....

Yaşadığımız  kent sitres kaynağına dönüşüyorsa.....


Kapadokya/Türkiye

2 Ağustos 2023


İbrahim Selvi tarafından 



İçinde yaşadığımız kentler sitres kaynağına dönüşüyorsa ki,  bu durum kent insanının  çevresiyle  sağlıklı iletişim  kuramadığının da baş göstergesidir. 


Tasarım, estetik, görsellik ve yaşanılabilir kent (zevki)  kaygısı gözetilmeden inşa edilen şehirlerimizin topluma geri dönüşümü,  bütün kent insanına ve kente gelen yerli ve yabancı ziyaretcilere;


Yaşanılmaz çevre  bunaltan yerleşkeler, her geçen gün varoşlaşan kent,  marjinalleşen  iletişim lisanı  olarak kent insanına  geri dönüş yapmaktadır.


( Kentin, kent insanının zevleri ve çevresiyle ilgili çizgileri, hassasiyetleri  olmalı )


(Çevresiyle  iletişim kuramayan kentli  insan şiddete başvuruyor)


         Kentsel rant -Yozlaşan, varoşlaşan kent

Böyle olunca;

Bu kentlerde yaşayan insanlar bir an önce bu yerleşkelerden  uzaklaşmak kaçmak istemektedirler.


Ancak büyük ceza,

bu kentlerde  kaçamayan yetişkinlere daha büyük ödenilemez, ödenilmeyecek bedel  ise,

gelecek genç kuşaklara kesilmekte fatura edilmektedir.


(Antalya'nın  kentsel genişlemesi  stabil duruma sokulmalı.  Kentte  yeni alanlar imara kesinlikle  açılmamalı. Antalya'ya yapılabilecek  en büyük iyilik,  yatırım - kentin daha da büyüyerek varoşlaşmasını önlemek  kentin mevcut yaşanılabilir kent statüsünü,  kalitesini korumak olacaktır )  


        İstanbul/ Esenyurt Tekel cinayeti  sanıkları


Ki, 

bu  kentlerde  yaşamak durumunda kalan insanımız,


renksiz  yaşam,  mutsuz  çevre  ve buna bağlı bir çok toplumsal  yozlaşma ile karşı karşıya kalmakta.

İçinde yaşadığımız toplum  her geçen gün  karakteriksel erozyona uğramaktadır.


Sınırları yok, ölçüsü yok.

Nerede duracağı belirsiz.

Gözünüzü yönelttiğiniz  ya da ulaşabildiginiz alan kentin sınırları olaçakmış gibi  şehiri genişletmeye yeni alanlırı imara açmaya  devam ediyorsunuz. 


Hiçbir ( alt yapı) kaygı risk faktörü gözetmeksizin kentin genişlemesine kapı aralamak ile.

Çevremizi  nasıl kendimize  dönüştürdügumüzü somut olarak ifade etmiş  oluruz.



        Altyapı kaygısı - Risk yönetimi


Bu ve benzeri konularda bence çevremizi iyi okumalı, anlamaya çalışmalıyız. 

Politik siyasi rant  kentlerimizin geleceği üzerinde  karşılık bulmasın.

Politik siyasi rant kendisine  daha farklı alanlarda kentlerimizin,  çevremizin  kalitesini artıraçak  entelektüel bir farkındalık yaratarak  çok daha iyi karşılık da  bulabilir.

Örneğin kent içi ve kentler arası Raylı sistem özelleştirmesiyle özel/kamu işbirliğı/ortaklığı  yaratılarak sermaye kendisine bu alanda kamuya daha büyük yararlı katkı sağliyabilir.

.


(Nevşehir'in  Cevher Dudayev semti yapılaştıkca yaşanılmaz yerleşkeye dönüşüyor. 

Bu durum Turkiye genelinde  binlerce orantısız kent tasarım  örneklerinden bir tanesi. 

Daracık sokaklar ve  binlerce konutun inşa edildiği semtte  nefes alaçak yeşil alan bırakılmayarak çarpık kentleşmeyi ranta terçih etmek yönlü talihsizlik.

Bu  gelişmeye  kim, kimler dur diyebileçek, kim bu talihsiz durumu tersine döndüreçek.....)



 


         Tasarım -Estetik -Görsellik

(Çok ayrıntılarını bilmemekle  kentlerde Esenyurt  TEKEL BASKINI Cinayeti her şeyi özetliyor)


Günümüzde İnsan cevresiyle iletişim kuramamakta ya da hatalı iletişime yönelmekte.  

Toplumda böyle bir iletişim  sorunu kendini gösterdi. Çevresiyle  iyi  iletişim kuramayan toplum, kendisini ifade edip tanımlayamamakta,  toplumsal, bireysel taleplerini ifade edememektedir.


İşte bu duruma örnek kenlerimizdeki çarpık imar mevzuatı  uygulamalarıyla  kendini göstermektedir.

Kent insanı bu durumu ne tanımlaya bilmekte ne de bu gidişata engel olabilmektedir.


( Deprem ve depremlerin ülkemizdeki  tarihsel süreçi de gösteriyor ki, depreme karşı  planlı bir yapı mukavemeti  politikası geliştirememişiz, NEDEN ?) 


Böyleyken;

Birey - STK  (Sivil Toplum Kuruluşu)  toplumsal yararlılık yönlü beklentilere yönelik  üretim/proje  genişlemesine  olumlu katkı sağlayamamaktadır.


Daha vahimi büyük kentlerden taşraya göcü teşfik edecek olan  Hükümetin  yeni  mali projesi yürütülmek istenirken.


Taşranın bu projeye katkı sağlaması içın köy ve küçuk beldelerde bu projeyi destekleyen   yeni oluşan barınak talebini  karşılayacak bir alt yapı  çalışması yok yapılmamaktadır.



Köy ve beldelerdeki yerleşke yönetmenliği belkide 300 yıllik, bu yonlü değişim için  ne talep oluşmuş ne de bu yönlü çalışma yapılmakta.

Türkiye'de bugün hangisi köye giderseniz gidin şebeke suyunu icemiyorsunuz,   bu durum bütün kent, kasaba ve beldeler  için aynı.





Geçtiğimiz zamanda Bursa'nın Gündogdu köyü'nü  ziyaret ettim.


Gündoğdu köyü 

Coğrafi konum olarak fiziki anlamda dünyanın en güzel yerleşkesi ancak,


Gündoğdu köyünü gözetilmeyen  imar ve iskan belirsizliği öyle yapmış ki;


Evler üst üste adeta birbirine girmiş.

İnsanlar konut mahalinde kendilerine dar sokakların dışında yaşayaçakları bir metre alan bırakmamışlar.

vb. Onlarca örnek verebilir bu yönlü  çarpıklığı ifade edebilirim.



Ne yapmamız gerekli?

- Nüfus yoğunluğu doymuş kentlerde yeni imar alanları açılmamalı


- Hızlı ya da Yavaş Raylı sistem ile   bütün kentlerimizi ivedilikle  demir ağı  ulaşımı sağlanmalı. 

Bu amaçla kentler arası  ulaşım koordinasyonu  problemi giderilmiş olsun.

- Yerel yonetimler kendi şehirlerinin hassasiyetlerine yönelik özel yasa yapma yetkisi (Yerel Meclis) kazandırılmalı.

-  Yerel yönetimler ile  sivil toplum STK  koordinasyon sağlamalı.

- Sivil koordinasyonu bugün ayak bağı olarak görebilirsiniz ancak toplumun bu yönünü geliştirmeden sadece lokomotif ile  istenilen yol, mesafe kaydedilmez.

- Taşra için yeni yerleşke planları, imar iskan mevzuatı hazırlanmalı.

- En azından büyük kentlerde olmasada küçük kent ve köylerimizde insanımızın temiz sağlıklı içmek için şebeke suyuna ulaşması sağlanmalı.


Yani uzatmadan  toplum olarak geleceğe yönelik politikaların belirlenmesinde uzerimize büyük sorumluluk atfetmeli gorev almaktan kacınmamalıyız.


Günübirlik çözüm için  kullanılan   iş ve  enerji, gelecek için büyük telafi edilemez mali kayıp  olacağı gibi  zaman kayıbı da olacaktır.


Bunu bütün Turkiye olarak geçmişte ve güncel Büyük Depremde yaşadık.


Bunu başaramazsak ne olur?

Çekinmeden şunu söyleyebilirim ki.

Yukarıda ifade ettigim kayıplar var ya;


Mali kayıp, İş kaybı, Enerji kayıbi ve daha ötesi Zaman kayibı  beraberinde bu kayıpların sonucunda oluşacak yetişkin  İnsan kaybı.

Bu kayıpları toplum o hale gelir ki, telafi edemez o zaman da bizim yerimizi başka topluluklar almak durumunda kalır.


        Sağlam kaide - Sürdürülebilirlik 

İyi ya da kötü.

Osmanlı bir toplumdu gelip geçti evet ondan önceki topluluklarda  öyle.

Cumhuriyet de bir toplum ve  O'nu sürdürülebilir kılacak olan da  yine bu toplumda yaşayan insanlar olaçaktır.


Bakteri,

Bakterinin bir özelliği var nereye yerleşirse beslendiği alanı kendine dönüştürür.

Erciyes dağına bir avuç taş kum bakterisi bırak.


Bir hafta sonra dağdan eser kalmaz, herşey bakteri olmuştur.


İnsan toplulukları da öyle,  başka toplumlarda aynı, her toplum için geçerli.


İnsan/toplum çevresini kendisine dönüştürür,  bunu eğitim ile yönetir yasalar ile sınarlarsınız.



İbrahim selvi

Kapadokya post

kapadokyapost@gmail.com

anatoliaibrahim.blogspot.com



İbrahim Selvi 

1964  yılında  Nevşehir'in Gülşehir İlçesinde doğdu 1982 yılında  Gülşehir Lisesi''nde mezun olduktan sonra   yüksek öğrenime devam etmedi.

Antalya'da mobilya ve Pvc sektöründe ticaret yaptı. Evli iki çocuk babası.

Kişisel  araştırmalarını yazıma dönüştürerek yazım hayatına denemeler  yazarak başladı. 

Yerel gazetelerde köşe yazarlığı yaptı.

Turizim ve Kültürel Varlıkları Derneği, Spor  Kulübü gibi  Sivil toplum örgütlerinin  yönetiminde yer aldı.

Bir dönem Amerikan Basınını takip ederek  Amerikan  ekolünü anlamaya çalıştı. Kısa süreli Avrupa'da (Hollanda)yaşadı.

Özgür blog yazarı. 

Kapadokya post köşe yazarı,   çeşitli medya  ve sosyal platformlarda Türkiye'nin siyasi, sosyal, kültürel gelişimi ve kentleşme gibi konularda araştırmalar yapmakta  ve bu yönlü  haber, yorum ve makaleler yayımlamaktadır. 



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Belediye Başkanı Erol Ünlüsoy

Araştırmacı Yazar İbrahim Selvi ile Röportaj Röportaj : Asude Can

HDP-YSP ya da Kandil'in siyasi uzantısı