A___ra kentler – Yağmalanmış şehirler

 


 

 

A___ra  kentler – Yağmalanmış şehirler

 

İbrahim selvi

08 Nisan 2023

Bursa/Türkiye

Bursa Uludağ’ın eteğine  kanatlarını açmış  Anka kuşu gibi, şehirlerin en nadidesi ...

Bursa’dan  son yazım

 

Türkiye’de 1960’li yıllarda başlayarak günümüze kadar devam eden   taşradan,  Büyükşehirlere yapılan yerleşik insan göçü;

Şehirlerimizin sosyal, kültürel dokusunu,  doğal yapısını olumsuz anlamda telafi edilemez,  şekilde bozmuştur.

Bu sıra dışı göç bağlamında;

Kentlerimizin hafızası, kentlerdeki  kültürel miraslarımız, tarihsel yapılar ve  bunlara eş  değer  ne varsa  ranta, kent ekonomisinin gelişmesine  feda edildilmiştir.

Kentlerimizdeki  bu denetimsiz büyüme, genişleme  kentlerin hiçbir altyapı kaygısı gözetilmeksizin ovada çadır kurar gibi şehirlerdeki araziler “tarım alanları dahil” imara açılarak, kısaca kentler imar iskan adıyla  yağmalanmıştır.

Ahmak, bilinçsiz,  hırsız kendi malından, sahip olduğu şeylerden  çalır, bunu nasıl yapar derseniz?

Çocuğunun eğitim masraflarından çalır, yaşayacağı kentin geleceğinden, konforundan, caddesinden, sokağından, yeşil alanlarından çalır.

Mesela kendi kişisel gelişiminden çalar,  ahmak adam bindiği dalı keser oturduğu oturacağı evin “omurgasından” demirinden çimentosundan  çalar vb uzar gider.

Hatta,  ömründen, yaşamından

 Çalır,  kendini Trafikte  “kuralsızlık” erken öldürür.

Yani, şehirlerimizde  hoyratça imara açılan arazilerde  altyapı,  üstyapı ihtiyaçları hiç düşünülmeyip göz ardı edildiği gibi;

İnşa edilen binaların yapının kendisinin de statiği  binaların sağlamlığı yapı evsafına uygun inşa edilmemiş.

Deveye neren eğri demişler de “ nerem doğru ki” demiş derler ya, öyle bir şey.

 

“Karanlığın üzerine karanlıkla gitmek, karanlığı artırarak ışığı boğmak istemek gibi halbuki, ışık karanlıkla giderilmez”

 

       Antalya Teleferik

Böyleyken umutsuz da değiliz, olamayız da.

Biz  Türkler ki, gerektiğinde Gemileri karadan yüzdürmesini de başarabilen bir ecdadın, “Fatih’in”  geçmişin nesilleriyiz.

Batan gemiden illa kurtarılacak bir şeyler vardır işte yazımızın konusu da bu yönlü,



            Gülşehir/Kapadokya

A__ra  kentler

Türkiye’de az da olsa bu durumdan etkilenmemiş yağmalanmış kentleşmeden nasibini almamış ancak,  topun ağızında olan  şehirlerimiz var.

Bunların başında da kendi memleketim Nevşehir “Kapadokya bölgesi” gelmekte ve diğer bir elin parmağını geçmeyecek bir kaç Anadolu şehiri.

Diğer sahiplendiğim kent Antalya.

Antalya, şüphesiz  kıymeti Kadri bilinmeyen dünyanın en güzel şehiri.

Bu bağlamda “Antalya anlatılmaz, yaşanılır” diyorum.

Diğer yanda Kapadokya’da öyle...

“Kapadokya  bölgesine Alan başkanlığı kurumu kazandırıldı, umarım yararı olur”  

Kapadokya;

Tarihi, doğal ve kültürel yapıya gömülmüş şehirler bölgesi.

Bu kentlerin yapısı değiştirilmemeli, Kapadokya’nın merkezinde ve ilçelerinde imar izni dondurulup,  Bina yapılaşması (konut ve otel inşaları) Nevşehir ve bütün ilçelerinin yirmi km dışına çıkarılmalı. Bu coğrafyaya ilerleyen yıllarda milyonlarca yerli/yabancı Turist ziyaret etmesi bekleniyor.

Antalya;

Ancak, ne var ki, Antalya eğer önlem alınmazsa yağmalanma sınırını aşmış durumda. Kentin yaşam sınırları zorlanıyor.

Antalya’da da artık kentin kalan arazileri konut imarına açılmamalı. İmar ve iskan izni geçici süre askıya alınmalıdır.

Büyükşehirlerimizdeki   bu gelişen olumsuz durumu Türkiye devlet bürokrasisi ile dahi,  mevcut yasalar ile engel olamaz.  Kent insanı hiç bu yönlü gelişme gösteremez  çünkü kent insanı yaşadığı şehiri tanımıyor.



           İstanbul Turkün imar aklı

Çözüm;

Bu kentler, Nevşehir, Kırşehir, Çorum, Yozgat, Çankırı, Uşak ve  Kütahya gibi Anadolu’da bir kaç  şehir.

Diyorum ki bu kentlerimizin içine de etmeyelim.

Ağzı laf yapan insanların “ ben Belediye Başkanı olacam,  ben bu kenti seviyorum, bu kentin sevdalısıyım” gibi deyimlerin, sloganların  arzına, Başkanlık hevesine yaşadığımız kentleri  kurban etmeyelim.

Sonra, kentinizi yaşam alanlarınızı  bir daha geri dönüşümü olmaksızın kaybediyorsunuz.

Kent insanı geçmiş yaşamını anlatıp hikaye ederken, anılarındaki sokak, kamu binası, kültürel yapıları hayal olarak anlatıyor “ şurada vakıf  hastanesi vardı,  şurada ilköğretim okulu vardı hatırlıyor musun?” gibi.

Kentler depremde, sağanak yağmurda ve doğal küçük afetlerde yıkıma uğruyor kullanılmaz yaşanılmaz hale geliyor.

Size kentleri şöyle tasarlayın, böyle yaparsanız güzel olur demiyorum, diyemem ben kent planlamacısı değilim ancak, yaşadığımız kentlerin sorunlarını hep birlikte biliyor yaşıyoruz, yaşanılabilir kentin nasıl olması gerektiği beklentimiz var, olmalı.

 


         Gülşehir/Kapadokya Kaplumbağa vadisi

Bu konularla ilgili çok yazı yazdım.

 

Bir örnek,

Çevreyolunun üzerine hemen sıfırına imar parsel izini veriliyor daha sonra birileri bu alana bina, konut yapıyor sonra aynı bilinçsiz Belediye bu binaya   ruhsat oturma izini  veriyor, sonra diğeri bu eve bir etek para verip satın alıyor.

Ya arkadaş o çevre yolunda  gece/gündüz  geçen binlerce aracın çıkardığı ses kirliliği artı  araçların egzozundan çıkardığı kirli emisyon gazı nereye gider sen orada evin  camını açabilir, çıkıp balkonda bir an oturabilir misin? Senin hiç mi zevkin yok demezler mi adama.

Yazık çok yazık.

 

Daha doğrusu iki katlı, on katlı bir binanın   estetik mimari yapı  tasarımını planını   yapmayı bir tarafa bırakın,  iki katlı binayı sağlam yapamayan zihniyet, kültür, zevk sahibi sana kentlerle ilgili hiç bir şey yapamaz sakın bu yollu umut içinde olmamalıyız.

Siz  mobilyacıya aracınızı  tamir yaptırmaya götürüyor musunuz?  

 


        Bursa Kozahan Şehirlerin Darül mülkü

Hayır,  o zaman  kent planlamasını Türk insanına yaptırmayacaksınız.

Bu bağlamda öncelikle,

her şeyden önce kentlerimizin yönetim  şeklini yeniden yapılandırmalıyız.

Encümeni’nin üzerinde bir üst denetim Meclisi olacak ve  Encümen  Meclisi’nin aldığı kararları,  yapmayı planladığı icraatları onay/veto edebilecek bir üst Meclis oluşturmadığımız sürece...

Aksi takdirde kentlerimizi de  memleketimizi de bu demokrasiyle gelen  haramilerinden koruyamayız, bu harami  seçilenler, “bütün seçilenleri kastetmiyorum”  yöneticiler demokrasiyle gelip kentlerimizin bütün değerlerini ranta  kurban etmekteler bu yönlü yağma yapmaktadırlar.

Bu duruma seçilen insan değil sistem izin vermektedir,  sistem seçilen insanı bozmaktadır, seçilen insan yanlış insan değil.

Yoksa seçilen insan kötü, harami işi bilmeyen,  hepten demokrasi yağmacısı demiyorum.

Beni iyi anlamanızı istiyorum.

Yarın ben bir kenti yönetiyor olsam.

Kentin sahibi benim ve benim yanımdaki insanlar, ben  neyi nasıl istiyorsam, çevremdeki insanlar ne istiyorlarsa, rant ne yönde varsa....

 

             
                Türklerin imar ve iskan aklı

Ama,

Benim yönetimimin üzerinde bir üst Meclis olsa benim bir çok popülist politikalarıma dur diyebilecek, engelleme yetkisi olacaktır.

 

Yaşadığımız kentler,  medeniyetimizin açık göstergesidir. O ulusun halkın aklıdır, bilinç seviyesi,  görgüsü, kültürüdür ve insanlık ölçütüdür.

 


            Bursa seyir tepesi

Buradan son olarak nereye geliyoruz;

Sloganlar ile yatıp ezber ederek kalkan eğitim sisteminin yarattığı toplum, her zaman doğru politikalar saptamakta kararlılık gösteremez.

Kimin arabasına binerse onun türküsünü söyler.

Yaşadığımız toplumun taleplerini iyi okumak anlamak durumundayız.

Çözümü kendimiz tanımlayıp  ve bu budur, böyle olmalıdır şeklindeki  politikaları  kararlılıkla uygulamak durumundayız.

Bu anlamda beş yıllık, on yıllık sürdürülebilir politikaları karara bağlayıp yönetimler değişsede  alınan kararların,  politikaların uygulanabilirliğini   sağlamalıyız.

 

 

 

İbrahim selvi

Kapadokya post

kapadokyapost@gmail.com

haberinyeri.net

anatoliaibrahim.blogspot.com

Kösemi takip etmekten keyif alıyorsanız lütfen yakınlarınıza önermenizi dilerim

 

İbrahim Selvi,   on yıl süreli Muşkara gazetesi, Can gazetesi ve  Kapadokya post, internet gazetesinde köşe yazarlığı yapmaktadır.

Yazılarında  siyasi, politik, sosyal, çevre bilinci gibi konulara yer vermektedir. anatoliaibrahim.blogpost.com sitesinde özel bloğunda yazılarını yayımlamaktadır.

Ayrıca,  bireysel sorumluluk, kamusal yararlılık,  bireysel iletişim ve yaşadığımız çevreyle olan iletişimimiz gibi sosyal konularda konuşmakta, yazmaktadır.

 

 

 

 

 


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Belediye Başkanı Erol Ünlüsoy

Araştırmacı Yazar İbrahim Selvi ile Röportaj Röportaj : Asude Can

HDP-YSP ya da Kandil'in siyasi uzantısı