Toplumsal barışın dinamikleri

 Toplumsal barışın dinamikleri

İbrahim selvi 


Karlı bir gün, İstanbul’a karın kelepçe vurduğu zamanlar

Çocuk istikbal bekliyor, göklerde mi? 




Sanatçı  yaşadığı toplumun harcıdır, halkı, kolektif duyu ve düşünceye yönelik birleştirip kaynaştırır. Sanatçının aidiyeti, yaşadığı toplumla sınırlı kalmayıp bütün insanlığı aidiyet edinir.


Toplumsal barışın öncelikli olmazsa olmazı adalet kavramı ve eşitlik ilkesidir. 

Adalet mutlak eşitlik ya da mutlak adalet değil yaşayan toplumun kültür öğretisi doğrultusunda öne çıkan eşitlik tanımının toplumda karşılık bulmasıdır. 

Adalet ülküsü toplumdan topluma değişir. 

Aynı işyerinde  eşit statüde iş gören iki personelden biri, diğerinin üç katı  ücret alır, bu durum işyerinde ve  halk  tabanında  normal karşılanır. 


Adalet, eşitlik duyusu, toplumun kendi vicdanının kendisine biçtiği elbise gibidir. 

Bu durum bireysel  sorumluluktan  kaynaklı olduğu gibi toplumsal görecelikten, “halkın kamu  sorumluluk seviyesinin”   gerçekleşir. 

Toplumsal barışı yükselten ya da toplumsal barışın sağlanamamasına neden olan başka eylemler de vardır.... 

Bu durum  az gelişmiş toplumlarda:  

 halkın, yaşamda  bireysel beklentilerinden  kaynaklı olmaktan çok, toplumun  kolektif değer atfettiği temel değerlerine yönelik olumlu ya da olumsuz eylemlerden kaynaklıdır. 



Eğer bir halkın toplumsal barışını yükseltecek, ya da bir halkın kalbini kazanacak, onların yanında olumlu bir   izlenimi yaratmak   istiyorsanız ki, 


o toplumun değer atfettiği milli ya da dini değerlerini yükseltmeye yönelik vurgu yapacak,  insanının kahramanlıklarını dile getireceksiniz. 

Yok toplumdaki iç barışı bozacak, halkı karşı karşıya getirecek yönlü bir eylem gerçekleştirmek istiyorsanız,  o halkın değerlerine yönelik anlamsız atıfta bulunacaksınız. 


Bu durum az gelişmiş bireyselliğin öne çıkmadığı  anti demokratik toplumlar için tanımlanır. 

Bireyselliğin geliştiği   demokratik toplumlarda yukarıdaki tanımın yanında bireye yönelik  olumlu ya da olumsuz eylemler de toplumsal barışın dinamiklerini tanımlar. 

Bireysel hak ve özgürlüklerin gelişmişliği,  o toplumun ön sırada gelişmişlik seviyesi ölçütü olarak kabul edilir. 

Daha doğrusu gelişmiş toplumun kısasları,  sosyal argümanları da diğer az gelişmiş topluma göre taban tabana zıtlık arz ettiği yönler  de olur. 

Gelişmiş toplumda  birey,  yarattığı, ürettiği değerler ve üstlendiği yurttaşlık ödevleriyle öne çıkar,  yaşadığı toplumun lokomotifi  kabul edilir. 

Diğerindeyse, birey, ideolojik bağ, mezhepsel  sadakat ve diğer buna bağlı sloganlar ile anılıp öne çıkmaktadır. 




Birey,  bir toplumu meydana getiren vucutun  hücresi işlevindedir.  

Bir toplumu oluşturan bireyler ne kadar sağlıklı “ ruhsal, bedensel” ” güçlü, barışık, mutlu ve müreffeh ise   bu  toplum çok yönlü üretken, gelişmiş toplum olarak tanımlamak durumundayız. 

Bir toplum bir alanda başarılı diğer alanda son derece  başarısız olarak tanımlanamaz. 

Üretilen değerler arasında eşitlik ilkesine uygun  puan farkı vardır. 

Kurumlar ve sektörler arasına eşite yakın üretilen değerler oluşur. 

Şöyle ki, bir toplum eğitimde iyi sağlıkta kötü, mühendislik ve altyapı  kent tasarımında çok güzel. 

Böyle bir şey yok, hepsi eşite yakın değerde olmak durumundadır, aksisi düşünülemez. 

Bir insanın   toplumun, ürettiği iş kalitesiyle, eğitimi ve inancı, dini, mezhebi doğru orantılıdır.  İnsanın eğitimi, inancı neyse,  işi de odur. 


Bir sektörün, kamu ya da özel – ürettiği  iş, yarattığı değer kusurluysa  o işletmenin tüm birimleri aksak, eksik kusurludur. 

Yani İşiniz sakatsa, kusurluysa ve bunu telafi edecek yükümlülük ve kurumsallıktan yoksunsanız; diğer değer atfettiğiniz varlıklarda ya kusurludur ya da siz onlardan iyi beslenememişsiniz ya da istismar ediyorsunuz demektir. 

Demek oluyor ki, toplumun kendi iç barışını sağlaması da yine aynı toplumun kendisinin gelişmişliğine, gelişmesini sağlıyacak dinamiklere açık olmasına bağlıdır. 

Avcı toplayıcı bir zihinsel yapıya sahip bir toplumu, halkı yaşadığınız çağın medeniyet ölçütlerine çıkartmak istemek, bununla  yükümlü kılmak  ançak insanın kendisini güçlü bir şekilde aldatmasıyla mümkün olabilir. 


İbrahim Selvi 

anatoliaslv@gmail.com 

selviabraham.blogspot.com 

İstanbulpost.press 

Köşemi takip etmekten keyif alıyorsanız lütfen yakınlarınıza öneriniz. 










Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Belediye Başkanı Erol Ünlüsoy

Araştırmacı Yazar İbrahim Selvi ile Röportaj Röportaj : Asude Can

HDP-YSP ya da Kandil'in siyasi uzantısı