Mali ve siyasi anlamda da devlet biraz bencil olmalı, kendini korumaya alabilecek refleksler edinmeli


Mali ve siyasi anlamda da devlet biraz  bencil olmalı, kendini korumaya alabilecek refleksler edinmeli



Türk ekonomisi açık denizde fırtınaya yakalanmış gemi gibi,   dev dalgaların arasında bir batıp  bir çıkıyor, yürekler ağızda gemi battı batıyor.... gibi 


İbrahim Selvi 

23 Aralık 2021 


Adam tarlasını satıp döviz almış ‘dolar’

Çok ilgimi çekti, adam tarlasını satıp döviz alır mı hiç?

Bir başkası  Otomobilini satıp döviz ya da altın alıyor.

Gölcük, patatesin  yurdu;  ‘ abi okadar borcumuz var ki, her şeyimizi satıp savsak yine de  karşılayamayız. Borcu sürekli daha yüksek aldığımız krediyle karşılıyoruz. 50 verip yüz alıyoruz, yüz verip ikiyüz alıyoruz’  diyor  Gölcüklü  çiftçi. 


Türk parası, karşısına konulan bütün cisimlerin karşısında değer kaybediyor, kar topu gibi eriyor.

Metal hurdanın, tenekenin,  taşın, toprağın herşeyin karşısında değer kaybediyor. 

Halk panikte...

Hükümet yetkilisi  ‘ panik yapmayın, Türk parası mevduatlarınızı dövize endeksliyoruz,  birikimlerinizi güncel  dolar kuru üzerinden geri  ödeme yapacağız. Paranız değer kaybetmeyecek’ açıklamasında bulunuyor.

Peki ya.. Parası olmayanlar mevduat sahibi olmayanlar her şeyin dolara endekslendiği bir pazarda, gelirleri giderlerini nasıl karşılayacak? 

Emekli ve asgari ücretlinin gelirlerini de dolara endeksleyebilecek misiniz yani fakir fukara ne yapacak? 

Yani Türk parası  mevduatı dolara endeksleniyor, böyle mi anlamalıyız? 

Tabi bu para politikasının  ilerleyen süreç içerisinde ne gibi getirisi\götürüsü  olur onu bilmem, ekonomistlerin bir  değerlendirmesi olacaktır. 


Ançak, Türk parası neden ve niçin bu kadar inanılması güç değer kaybediyor?

Nasıl bu aşamaya gelindi, ilerleyen süreçte halkı, paramızı ne gibi bir belirsizlik bekliyor. 

Diyelim ki,  Hükümetin para politikası tutmazsa, devlet hazinesinin gelirleri dolara endekslenen Türk parasının,  değer kaybını karşılayacak finansmanı sağlayamazsa  ne olacak?

Devlet maliyesinin  iflas etmesi gibi bir durumla karşı karşıya kalınma riski oluşabilir mi? 

Yani bu iktisadi durumu değerlendirmeye yönelik bir çok soru yöneltebiliriz. 

Neticede ben ekonomist değilim, ekonomist bile olsam ülkenin bütün finansal değerlerine hakim olamayız, anlaşılır bir değerlendirme yapmak için. 

Böyleyken halk olarak bildiğimiz bir şey var oda, bu gidiş doğru bir gidiş değil. Hükümetin para  ya da ekonomi politikalarına iyi ya da kötü demenin bir anlam ve önemi de yok. 

Olan oldu, sonuçlarda piyasalarda gözükmekte. 



Yalnız iyi olan bugün en azından şu kabul edilemeyen  güncel mali koşullar. 

Kötü olan ise  geleciğin bu günden daha iyi olacağını söyleyemeyecek  olmam. 

Çünkü, neden derseniz? 

Otobanda aracınızla yol alırken araçta yol güvenliğinizi risk eden bir handikabın  geliştiğini varsayalım. 

Diyelim ki, aracınızın motor ısısı yükseliyor,  aracın radyatörü su kaynatıyor. 

Siz, en klasik güvenlik önlemi olarak hemen aracınızı en müsait yol kenarına   çekip, radyatör suyunuzu kontrol etmek olacaktır.   Gerekliyse aracın radyatör  suyunu    ilave etmek gibi  önlemler almalısınız. 

Yok öyle değil, böyle bir durumda aracın gazına basıp  hızınızı artırıyorsanız başka bir bildiğiniz var demektir. 

Ya yakın mesafede bir istasyon var kendinizi oraya ulaştıracaksınız ya da buna benzer bir tedbir, ne akla geliyor bilemem. 

Hükümet, Türk parası değer kaybederken paranın değerini korumaya yönelik önlem, tedbir  ‘ radyatörün su kaybına neden olan arızanın hacmini genişletmeye yönelik ‘  ivmesini artırıyorsanız. 

O zaman bir bildiğiniz var demektir ya da panikle kontrolden çıkmış olmalısınız, bu durum başka türlü açıklanamaz. 


Peki, durup aracın radyatörüne  su ilave etmek nasıl olmalıydı? 

Türk parasının değerini artırmak için nasıl mali politikalar geliştirilmeliydi. 

Bu nasıl yapılmalıydı derseniz? 

İşte orası Türk milletinin işine gelmiyor. 

Sıkı para politikası ve buna bağlı konforsuz yaşam, kamu yatırımlarının ötelenmesi. 

Piyasaya arz edilen fazla paranın geri çekilerek hazineye olan borçların  ve diğer  iç borçların geri  ödenmesine yönelik girişimler  

Köprü yol yapılacaksa özel şirkete 2 yılda  dolar garantili yaptırmak yerine,  hükümet, devletin kendi imkanlarıyla  on yılda  yapılmasını sağlamak  olmalıdır. 

Hükümetler yönetilemez dış ve iç borçlanma yaparak kalkınma gerçekleştirmek  yerine,   daha  küçük yönetilebilir borçlanma  politikalarına yönelmeliler. 

Bu tedbirler onlarca, yüzlerce sayılıp dökülüp yazılabilir. 

Hayır öyle değil en azından en küçük aklınızı kullanarak çözümler üretmek, her zaman ilkesizlikten  beyinsizlikten çok daha iyi   ‘mükemmel olmasada ’   değerler  yaratır. 

Bilgi değişir dünün doğru bilimsel politikalarını bugüne  uyarlayamazsınız. 

Akıl yeni bilgiler ve değerler yaratır. 

Ahmakların burnu çamurdan çıkmaz,  aklını başına taç yapanalar dehlizde de  ağaç kovuğunda da  kraldır,  sarayda da kraldır. 

Konuyu felsefi düşün aralığına çekmek istemem ançak. 

Üreten toplumlar yaratıkları eser, iş ve onun yarattığı refah ile mutlu oluyorlar. 

Üretim ve yaratıcılıktan yoksun toplumlar, gösteriş budalası olmaktan kendilerini koruyamıyorlar. 

Dünyanın en büyük Hava Limanı

Dünyanın en büyük Adliye Sarayı 

Dünyanın en büyük Köprüsü

Dünyanın en büyük şusu busu.... 

Çanakkale köprüsü nedir? 

Çanakkale’den sonra ülke sınırları ne kadar? 

Çanakkale’den sonraki ülkenin nüfus yoğunluğu nedir? 


Çanakkale Köprüsü’nü  yapmak yerine,  Türkiye’nin yetmiş vilayeti Metro, Tramvay gibi  çağdaş ulaşım araçlarından yoksun. 

Yani Kanal İstanbul yapmak yerine, ülkeyi baştan başa YHT Yüksek Hızlı Tren ağıyla örsek. 

Buna bağlı  onbinlerce  toplu  ulaşım aracı, kentler arası Otobüs yoğunluğu giderilse, Trafik kazaları azalsa, yakıt tüketimi düşse ve buna benzer onlarca yararlılık sağlayan  geri dönüşüm kazanılsa. 

Düşünsenize, İstanbul’dan Urfa’ya iki saate ulaşıyorsunuz ve kent merkezinden  Trene binip, Urfa’nın kent merkezine iniyorsunuz, nasıl? 


Evet devlet de biraz bencil ve kendi faydacılığı mali, siyasi anlamda  disiplinli olması gerekmektedir. 

Ançak demokrasinin dezavantajı şu ki,  siyasi partilerin hükümet olmak adına yürüttüklerini siyasi popülist politikalar devletin omurgasını kırıyor. 

Ve devlet artık politikacının  hükmü altında  yılan gibi sürünüyor. 

Bunu gören halk, yurttaş devlet yedi kuplu bir kazan, kepçeni  al tut bir kulpundan tutabilirsen. 

Sana ödül, bağlat kendini üç, beş maaşa.  Kamu maliyesi  geliri sana kurban olsun,  sana  feda olsun. 





Son söz;

Ak Parti Hükümeti’nin artıları da yok değil. 

Hem de sayılmayacak kadar çok. 

Üstesinden geliriz, gelmeliyiz de. 

Mesele şu ya da bu Hükümet,  parti meselesi değil. 

Mesele bir milletin iktisat kültürü. 

Bak  ne  yaptık, nereye vardık? Ülkeyi yüksek faiz ve döviz baskısından aldık az gittik uz gittik yirmi sene sonra daha engellenilemez bir mali istikrarsızlık ve döviz baskısı ve döviz talebiyle yine aynı noktanın çok daha gerisine  tosladık. 


Aksaray’da bir orta okulda meydana gelen dayak olayı velileri dehşete düşürdü. 

Çocuklarımızı emanet ettiğimiz öğretmen  bu mu? Bu adam öğretmen mi yoksa mafya elamanı mı? 

Çünkü görüntüler bir dayak atmaktan daha da öte çocuğu öldürmeye yönelik yumruk darbeleri. 

Bu adam öğretmenlik mesleğinden atılmalı. 

Ondan önce bu adamın yargılanmasına yönelik suç  tanımını yapacak savcının  iddianameyi adam öldürmeye tam teşebbüsten yargılanması üzerine  hazırlamalı diye düşünüyorum. 

Çünkü bu öğretmen bozuntusu yaklaşık  kırk yaşlarında ve darp edilen  çocuk  onbir yaşında. 

Gözüken o ki,  öğretmenin şidetle savurduğu yumruk darbelerinin çocuğu öldürmeye yönelik olmadığını  hiç kimse inkar edemez. 

Diğer yanda  bu adamın görevine devam etmesi öğretmenlik mesleğine hakaret olur, diğer işini iyi yapan öğretmenlere de. 

Dışarda onun yerini alacak bir milyon atanamayan öğretmen adayı var. 







İbrahim selvi 

anatoliaslv@gmail.com 

selviabraham.blogspot.com 

Köşemi takip etmekten keyif alıyorsanız lütfen yakınlarınıza  selviabraham.blogspot.com öneriniz. 






Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Belediye Başkanı Erol Ünlüsoy

Araştırmacı Yazar İbrahim Selvi ile Röportaj Röportaj : Asude Can

HDP-YSP ya da Kandil'in siyasi uzantısı