Siyaset “ Parti, siyasetçi yönlü politik yararlılık için mi yapılmalı yoksa, kamusal halk yararlılığı için mi" yapılmalı ?

 Siyaset   “ Parti, siyasetçi yönlü politik yararlılık için  mi yapılmalı yoksa, kamusal halk yararlılığı için mi" yapılmalı ? 


İbrahim Selvi tarafından 


Tabi bu durum siyasetçinin kamu yararlılığına yönelik politika geliştirmesi biraz da toplumun demokratik bilincinin gelişmesine bağlı. 

Toplumun demokratik kültürü gelişir bu yönlü bilinç kalıcılık sağlarsa ki, siyasetçi istese de kendi yararlılığına yönelik politika geliştirmesi yolu kapanır, yok kendi yararlılığına yönelik çıkar sağlama yönlü fiziki eyleme yönelirse de kendi ayağına sıkmış olur. 

Tıpkı İyi Partili  Lütfü Türkkan örneğinde olduğu gibi, bu da alt örnek. Şöyleki,  maddi bir çıkar söz konusu yok etik ahlaki bir sorun ançak temelinde bir aşırılık yanlılığı partizanlık var, halka rağmen halktan önce parti çıkarı, partizanlık. 


Daha vahimi İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in net, anlaşılır bir şekilde Türkkan’ın eyleminin kabul edilmez olduğuna vurgu yapmamış olması. 

Eylem, İyi Parti Mv . Ve  Parti Sözcüsü Lütfü Türkkan’ın Batman’da  şehit yakınının boynuna sarılıp  “ senin bacını s....” orta sesle küfür  etmesi. 



Bırakın şehit yakını olmasını bir  vatandaşın memleketine varıyorsun  partine destek istiyorsun, beni, bizim partimizi seçin, bize oy verin,  biz  size  hizmet edeceğiz memleketimizin kalkınıp gelişmesine katkı sağlayacak akıllı, vatandaş yanlı politikalarımız var diyorsun. 

Sonra vatandaşın birisi çıkıp seni haklı yada haksız eleştiriyor, sen diyorsun ki, bu adam provokatör, basıyorsun küfürü. 

Ya, vatandaş sana yaklaşıp fiziki bir eylemde bulunsa üzerine kola, yumurta, boya atsa ne yapacaksın?

Sanırım senin psikolojik yapın ruhsatlı silahını çıkartıp vatandaşa sıkmaya yönelik olur diye düşünüyorum. 

Neyse ki, memleketimiz de sağduyulu bir kesim var ve  neyse ki, vatandaş, halk yararlılığına yönelik politikalar geliştiren bir iktidar partisi var  bin yıl boyunca Anadolu’da söz üretmenin dışında teknoloji üreten,  bir milyonun üzerinde vatandaşına konut yapan bir hükümet var.... 


Efendim “ sen yandaşın hükümetin kalemşörlüğünü yapıyorsun”  kardeşim iyi yapılan işleri göremeyen daha iyisini nasıl görüp akıllı politikalar geliştirip ifade edecek, seçmenine anlatacak? 

Hükümetin iyi yaptığı işler de var yanlış, eksik hiç yönelmediği hizmet alanlarında var. 



Bana göre hükümetin Kanal İstanbul projesi mucize, çılgın proje değil belkide memleketin  öncelik hizmet ve yatırım sıralamasında ellinci sıralarda yerini alır, neden derseniz? 

Türkiye’nin metro, Tramvay olmayan 70 kenti var

Üniversitelerimizin eğitim kalitesi sürekli düşüyor

Herşeyin merkezi hükümete bağlı olduğu, Ankara’nın  herşeyin üstünde olduğu bir gelişmekte olan ülke örneği dünyada  yok.  

Vilayetlerin birleştirilerek yerinde yönetimin güçlendirilmesi gerekmektedir. Büyükşehirlerimizin bir ilçesinin nüfusu 2  milyon diğer yanda, başka bir kentin nüfusu 60 ila 100 bin arasında ve bürokrasisi büyük kent ilçesinin elli katı. Bir kentin nüfusu 6 milyon, 100 km yakınındaki komşu ilin nüfusu 100 bin. Ve bu iki kent arasında ulaşım için ne Tren, ne de  Tramvay var. 

Ülke olarak  betona yaptığımız yatırım, teknoloji ve buna bağlı ARGE’ye yapacağımız yatırımın katma kat üzerinde. Ve bu politikanın öncüsü de  hükümet, devletin kamu yatırımları bu harcamaların  başını çekiyor. 

Türkiye’nin ekonomisinin lokomotifi beton diye ifade ediyoruz, bunu tersine çevirmenin yolu katma değeri yüksek teknolojik ürünler ya da endüstriyel ağırlıklı ihracata yönelik üretim olmalı. 


Asıl konumuza dönecek olursak... 

Lütfü Türkkan örneğini teşkil eden siyasetçi ister muhalefette olsun isterse iktidar partisinde olsun bırakın Meclis’te siyaset yapmasını herhangi bir  partinin önünden bile geçememeli. 


Aynı şey devletin bürokratları için de geçerli. 

Geçtiğimiz günlerde bir kaymakam ya da Vali haddini aşarak vatandaşa, halka hakarete varan çıkışlar yaptığına da  tanık oluyoruz, bir kaymakam okulda  sınıfın öğretmenini  sınıftan azarlayıp kovuyor.  Bu  bürokratların çoğunu hükümet korudu bir kısmını merkeze çekti ançak,  AK Parti Hükümeti’nin her iki kararı da eksik. 

Bu bürokratların doğrudan görevden el çektirilmesi gerekirdi. 



Geçmişte, AP'nin  Menderes hükümetiyle o günün CHP’nin İnönü’nün muhalefet partileri arasında şöyle birşey yaşanmış. 

İsmet İnönü’nün partisinin CHP hükümet olduğu dönemde  Mecliste geçirdiği yasaların Anayasa uygunluğuna bakmaksızın kanunlaştırırmış. Tabi bu durumu muhalefetin gündeme getirmesi gerekir ançak, muhalefet partisinde de bu politik bilinç henüz gelişmemiş. 


Menderes’ in partisi AP iktidar olunca İnönü,  hükümetin Meclis’te geçirdiği yasaların Anayasaya  uygun olup olmadığını gündeme getirip Meclis’te seslendirmiş. 

Bu kez Menderes tarafı da  “Sizin  hükümetiniz  yasaları yaparken hiç böyle bir durum söz konusu değildi, biz iktidar olunca şimdi siz, bizi Anayasa ile engellemek istiyorsunuz” derler ve iktidar ile muhalefetin arası  engellenemez bir güç ile açılır ve arkasında durumdan vazife çıkartan  Askerler  kendilerine alan açmak isterler. 

Askerler de,  sivil  partililer için “ şu kentte çıkan siyasal çatışmalarda yüzlerce insan öldü, ölen insanların  cesetlerini  Belediye ekipleri  asfalt ile üzerlerini  örtü” diye günün gazetelerine manşet yazdırırlar. 


Yanlış herkes için yanlış, sen yaparsan yanlış ama aynı ya da benzer eylemi benim adamım yaparsa yanlış değil diye refleks geliştirirsek adalet kavramı toplumda gelişip kökleşemez. 

Sonra ne olur... 

Elin oğlu senin topraklarına girer, sana bir tokat vurur. Eğer yaşayıp ayakta kalabilirsen. 

Ardından bin yıl sürecek  alçak  sürünme süreci yaşarsın. 

Bugün Suriyeliler Türkiye ve diğer Avrupa ülkelerine nasıl gidiyorlar. 

Geçmişte Türk insanı neden Avrupa’ya gitti?

Neden Avrupa’da çalışan hiç bir Japan, Çin yurttaşı yok?


İbrahim Selvi 

anatoliaslv@gmail.com 

selviabraham.blogspot.com 

gülsehir. Org. Tr

Kapadokya post 

Köşemi takip etmekten keyif alıyorsanız lütfen yakınlarınıza öneriniz 












Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Belediye Başkanı Erol Ünlüsoy

Araştırmacı Yazar İbrahim Selvi ile Röportaj Röportaj : Asude Can

HDP-YSP ya da Kandil'in siyasi uzantısı