Devlet çitliği

 Devlet çitliği

İbrahim Selvi tarafından

Kapadokya \Türkiye

İnsan, insanlar,  toplum niteliği kazanmış halklar;   bütün dünyada devlet otoritesinin varlığı altında yaşamını sürdürmektedirler.

Devlet ile  vatandaş- toplum ile devlet- karşılıklı dayanışma ve faydacılık ilkesi  gözeterek  Anayasal bir metne  dayalı bir otorite inşa etmişlerdir.

Ancak, bu faydacılık ve karşılıklı çıkar dayanışmasının tek taraflı yararlılık  sağlıyan devlet olmaktadır. 

Bütün dünyadaki  devletler kendi güçlerinin sağladığı otoriteden dolayı kendilerini her anlamda vazgeçilmez oldukları realitesiyle; fiili eylemleri sorgulanır olmaktan ve hesap verebilirlikten  muaf tutmuşlardır. 

Evet,  devletler sorgulanmaktan ve hesap verebilirlikten kaçınmaktadırlar... 

Ancak,   böyle olanca da devletlerin eylemleri, politikaları  ve  mali  harcamaları sorgulanıp denetlenememektedir. 

Bütün dünyada devletler halktan edindikleri  vergi gelirleriyle sınırsız bir konfora ve buna bağlı  israfa  kapı aralamaktadırlar. 

Diğer yanda:


 Resim: Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kurucusu Mustafa kemal Atatürk. Ayrıca,  Türk  milletini Cumhuriyet rejimi ve halk iradesiye ödüllendiren büyük bir lider. 

21.yy’ın, gelecekte insanlığa kazandıracağı  yeni  tanımların neler olacağını   kestiremiyoruz; sadece zamanı  yaşıyoruz; sonuçlarını görmek anlamak için biraz zaman  gerekecek. 

Yine o  zamanı, çoğumuz göremeyebiliriz de. 

Yani 21.yy. içinde tanık olduğumuz yaşanılan değişimlerin,  dünyayı beklenmedik   yeni   handikaplara  gebe bıraktığını gözardı edemeyiz. 

Önümüzdeki takvim sürecinde belki de devletler bu denli sorgulanmaktan uzak kalamayacakları gibi, devletin topluma karşı sorumluluk üslendiği asli görevlerini yapmaktan belki de zorlanacaklar. 

- Bugün devlet otoritesi  kendine asli görev  olarak üstlendiği eğitim öğrenim kalitesi  sürekli  seviye kaybediyor. Özel eğitim kurumlarıysa bunun tam tersi gelişiyor. 

- Halkın arasındaki anlaşmazlıkları, ihtilafları gideren yargı sistemi çökmek üzere. Mahkemede uğraşmaktansa insanlar haklarından rücu ediyorlar. 

- Güvenlik:  sokaklar cinnet  geçiren insanların öldürücü aletlerle kol gezdiği dehşet sahnelerini görmekten kanıksadık. İnsanlar yaşam alanlarında bulunurken böyle bir durumla karşılaşmaktan çekiniyorlar. 

Diğer yanda,  devletler sürekli  fakirleşirken,  kapital  sermayeler sürekli (finansal) varlıklarını artırmaktadırlar. 

4. sanayi devriminin geri dönüşümü;  istihdamı beklenmedik oranda düşüreceği açık. 

Devletin vergi gelirleriyle kendi konforunu sağlamakla birlikte  milyonlarca işsiz yurttaşının   yaşamsal taleplerini   karşılamak gibi sosyal sorumluluğunu üstlenebilmesi olanaksız gözükmekte. 


- Güncel yazar ne düşünüyor? 

- Kapadokya’yı – Başkent Ankara’ bağlayacak Tren ağı olmalı... 

- Başkent’in nüfusu alarm verirken, yakın kentlerin nüfusu sıfır oranında; acaba, Savunma sanayi ya da  benzeri yatırımlar bu kentlere taşınarak bir denge oluşturulamaz mı? 

- Ne okuyorum? 

- Can Dündar’ın kaleminden “ Anka Kuşu – Erdal İnönü anlatıyor

- Orhan Pamuk’un  veba geceleri

Politik, siyasi eğilim

- Parlamenter sistemden yana değilim ( Meclis’te Parlamenterlerin hükümet kurma kaprisini) izlemek lüksümüz yok diye düşünüyorum 

- Cumhurbaşkanlığı sistemi revize edilmeye açık, istenildiği gibi yönetilmeye dönüştürülebilir

- Almanya’da Merkel 4.dönem hükümetini tamamlamak üzere Almanya, tam demokratik ülke

- Türkiye’de, iki dönem üst üste hükümet seçilirse, demokrasiye aykırı, ( Diktatörlük) olarak lanse ediliyor. Türkiye’de 6 ay da bir hükümet kurulursa demokrat ülke oluruz mu? 

- Türkiye’nin mali yönetimini beğenmiyorum. Artık maliyenin M’sini öğrenmeliyiz.  Maliyenin olmadığı yerde sürdürülebilir yaşam olamaz. 



Yani, gelecekte  toplum denetlenebilir, sorgulanabilir ve yargılanabilir otoriter  yapılara yönlenecektir. Günümüz Batı toplumunda bu türden devlet yapıları mevcut. . 

Ayrıca,  bugünün Batı’sındaki var olan devlet çatısı altındaki eyalet sistemleri bu savın ortaya çıkardığı realite olarak algılamalıyız. 

İnsanoğlu tepenin ardındaki gerçeği algılamaktan ihmalkar davranış sergilemektedir. Şöyle ki, insan görmek, hissetmek ister  ya da duyularına hitap ettiği şeye karşı duyarlılık gösterir. 

Bundandır ki, uzak beklentilere karşı toplumlar duyarsızdır. 

Günümüzdeki ekolojik tehditlerin... geçtiğimiz yıllarda onlarca, yüzlerce kez  bilim insanlarının  uyarısına  karşın; dünya insanının nerdeyse hiçbir coğrafyasında  beklenilen karşılık bulamamıştır. . 

Şunu demeye çalışıyorum; 

Geleceğin toplumunun beklentisine yönelik otoriter yapılarımızı yenilemeli değişime açık tutmalıyız. 

Ve yaşadığımız çağın asgari taleplerine direnmemeliyiz, eğer değişime karşı duyarsız kalırsak toplumsal birliğimizin  bağları zayıflar ve artık tutunamayız. 

Devleti ya da devlet otoritesine bağlı kamu kuruluşlarını devlet çiftliği mantığıyla yönetir ve ordan, nekadar faydalanırsak o kadar kendimizi karlı görürsek.... 

İşte o zaman, gelecek yüzyılın insanı o otoriteyi tanımaz. 

Buna karşın  belki de yeni otorite de  inşa edemez. 

Çevremizde bunun örnekleri çoğalıyor. Azdan çok ders çıkartmak gerek diye düşünüyorum. 

Bütün Türkiye’nin gözü  önünde; “  üç te maaş alırım beş te maaş alırım; bana kimsenin gücü yetmez. 

Neyi nasıl istersem öyle yaparım, bizden öncekiler de öyle yapmadı mı?”  gibi düşünürseniz.... 

Belki bizden önceki toplum bunu hoş görmüş  ya da bu yöne  dikkat çekmemiş olabilir. Sen dünün toplumuna değil, bu günün halkına, geleceğin  insanına  hitap ediyorsun. Öyle değil mi? 


Dip not: 

Dikkatimi çekti! 

İlçelere atanan kaymakamlar altı ay da bir yer değiştiriyor. Aman, bir bakıyorum kaymakam gelmiş, hoş gelmiş. Ertesi gün kaymakam tayin olmuş. Takip ediyorum atandığı yerde de altı ay konaklamış oradan da başka bir ilçeye...

Aman Tanrım; ya bunun devlete bir mali tasarrufu var. Diğer yanda idari deneyim, ilçeye olan yönetsel verimsizlik, zaman kaybı vb birçok şey. 

“Ağır taşı ne yel alır ne de sel”  evet biraz ağır olalım ne yaptığımızı, neler yapıp başarabileceğimizi artık gösterelim. Göçebe kültüründen vaz geçelim. 

21.yy. Türklerin asrı olacak, bunu başaracağız. Ben buna inanıyor, böyle söylüyorum. Kim ne derse desin. 

Ve Türkiye bu yolda engellenemez bir ivmeyle yol almaya devam ediyor.... 


İbrahim Selvi 

İstanbul post köşeyazarı 

Gulsehir.org.tr 

Kapadokya post 

Selviabraham.blogspot.com 

Köşemi takip etmekten keyif alıyorsanız lütfen yakınlarınıza öneriniz 










Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Belediye Başkanı Erol Ünlüsoy

Araştırmacı Yazar İbrahim Selvi ile Röportaj Röportaj : Asude Can

HDP-YSP ya da Kandil'in siyasi uzantısı