Kapalı Toplum Kapalı Demokrasi

  Kapalı Toplum Kapalı Demokrasi


29\02\0021

Kapadokya

İbrahim selvi tarafından yazılmıştır

Demokrasi,  yaşadığımız çağın modern yönetim sistemi  olarak  kabul edilmekte  ancak, hangisi demokrasi? 

Çünkü, toplumların demokrasi kültürü  demokrasinin tanımı olarak da kabul edilmekte. 

Kapalı toplumların demokrasileri de kapalı olmakta.

Kapalı demokrasiyi şöyle tanımlayabiliriz

Kendisini ifade edemeyen bireylerin oluşturduğu toplumlardaki kazanılan demokrasi, kendini geliştiremiyor zamanla   yaşadığı topluma dönüşerek kapanıyor.


Bu duruma bir örnek verelim:

Bir vilayette bir bürokrat halka karşı marjinal bir girişimde bulunuyor ama, bürokratın  istifa etmesi gerekirken bir üst göreve atandığı oluyor, toplum bu duruma sessiz kalıyor. 

Hükümet görevlisi yine görev tanımı dışında bir vukuat işliyor  akabinde görevine devam ediyor, toplum yine bu durum karşısında da sessizliğini koruyor. 


Yine bir kentin Belediye Başkanı görevden alınıyor ya da istifa ettiriliyor, kent insanı seçtiği Başkanına arkasını dönüp sessizliğini korumaya devam ediyor. 

Ülkenin Başbakanı, Bakanları “Milli irade”   Askerin alt kademesindeki subaylar tarafından çarmıha geriliyor, halk, toplum arkasını dönüp gidiyor. 

Resim: Meryem Ana Kilisesi Nevşehir - Bir dönem Nevşehir Ceza ve Tutukevi olarak kullanılmıştır


İşte tam da bu olaylar kapalı demokrasinin tanımını dolduran anti demokratik gelişmeler. 

Ferdiyetçilikten, bireyselcilikten öte, kollektif, lider vizyonlu eyleme hazır toplum. 

Kapalı demokrasi tanımının gelişim sürecini ifade etmektedir. 

Eğer lider ya da devlet otoritesi bir  hedef gösterirse, toplum sorgulamak, anlamaktan öte eyleme geçmeyi vatanperverlik olarak algılıyor. 

Bu durum millet olmanın zorunlu öngörüsü olarak kabul edilmiş olsada, diğer yanda özgün bireyselliği ötelemekte ve toplumun kapanmasına kapı aralamaktadır. 


Ozaman nedir açık toplum ve açık demokrasi diye kendimize sorarsak? 

Açık toplum; kendisini ifade edebilecek eğitimi almış, donanımlı bireysel  gelişimine süreklilik kazandırmış    bireylerin oluşturduğu açık toplumun yarattığı açık demokrasiye işlerlik kazandırır diyebiliriz. 

Bana göre doğru, diğerine göre yanlış muhakeme olmaz; vicdani ve ahlaki muhakeme  evrenseldir ve toplumlara göre değişmez. 

Bugün  AİHM diye bir mahkeme var ve bu mahkeme nerdeyse bütün Avrupa kıtasının anlaşmazlıklarını gidermek üzere kurulmuş. 

Eğer hak ve adalet duygusu toplumlara göre değişmiş olsa, mahkeme anlaşmazlıkları gidermekte hukuk karmaşası yaşar. 

Şunu  ifade etmeye çalışıyorum. 

Eğer, hakikati sağlayacak feraset ve dayanıklı bilgiye bireysel olarak  erişmememiz  durumunda; kendimizi ifade etme yeteneğinden yoksun kalıp rızacı yurttaş profilinde   kalacağımız gibi;

 Kamusal talepler karşısında da   kollektif hareketi gerekli kılacak tepkisel ya da olumlu karşılayacak beklentiyi de  karşılamakta yetersiz kalacağımız açık. 


Yani, bilginin lisanı kişiye, topluma göre değişmeyeceği gibi, bilginin eylemi de bireye, topluma göre değişmeyecektir. 

Bugün neden çoğu konuda Avrupa, Batı demek durumunda kalıyor oradan  örnekler veriyoruz;

Bilgisiz cesaretin yarattığı eylem, ister ferdi olsun isterse kolektif insanı da toplumları da çıkmaz yola taşır. 

Haksızlığa, adaletsizliğe sessiz kalmak, sadece haksızlık yapılan  birey,  kurum ya da halk  ile  sınırlı kalmaz cezası da ödülü de bütün bir topluma maledilir. 


Mehmet Metiner  CNN TV  programında diğer konuk konuşmacılara soruyor;

“ PKK, sizce Terörü destekleyen bir siyasi parti mi, değil mi? 

Konuklar, sessiz, tepkisiz-  birisi diyor ki; “ PKK’nın Terör örgütü olduğuna toplumsal önsözü karar verir, ben belirleyici değilim”

Metiner, şöyle devam ediyor “ Ama HDP Mv. Figen Yüksek Dağ, biz sırtımızı  Kandil’e, YPG’ye dayadık, PKK Kürt Halkının özgürlük hareketidir diyor. Yine Selahattin  Demirtaş  benzer  sözler söylüyor buna ne dersiniz” diyor. 

Vb. 

Bu iletişim lisanı da kapalı toplum kapalı demokrasi, demokratik kültür tanımına örnek teşkil etmektedir.

Konuk, çekiniyor toplumsal dengeleri gözetmek durumunda kalıyor, belkide kendisini hedef yapmak istemiyor (korku) 

Ayrıca, kapalı demokrasilerde hukuk güvencesi  sağlanmayan  toplumlarda  haklı olarak bireylerde de  korku ve endişe kendine  korunma alanı açıyor. 


Konuyu uzatıp dağıtmadan, bireyin yaşamı boyunca edindiği donanım önce kendi karakterini sonra  aile yapısını ve daha sonra da toplumun ve yaşadığı milletin karakterine katkı sağlar.

Bu milletin oluşturduğu devlet duruşu da  toplumun kendi karakteridir. 


İbrahim Selvi 

İstanbul post köşeyazarı 

anatoliaslv@gmail.com 









Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Belediye Başkanı Erol Ünlüsoy

Araştırmacı Yazar İbrahim Selvi ile Röportaj Röportaj : Asude Can

HDP-YSP ya da Kandil'in siyasi uzantısı