Türkiye'nin yeni Anayasa talebi hiç bitmeyecek...


Türkiye'nin yeni Anayasa talebi hiç bitmeyecek... 

Türkiye’de geçmişten/günümüze kadar  düzenlenen Anayasaları milletin demokratik yollar ile oluşturduğu hükümetler değil, siyasi partilerin üzerindeki vesayet ya da askeri darbe sonrası oluşan milli birlik komiteleri yapa gelmiştir.


Belki de ilk defa Türkiye’de köklü Anayasa değişikliğini Muhafazakar Ak Parti hükümetiyle  gerçekleştirildi.


Yine aynı muhafazakar kanat Akp, Bu günlerde yeniden bir Anayasa teklifiyle gündem yarattı.


Cumhuriyetçi parti CHP Muhafazakar Ak Parti’nin yapmak istedikleri Anayasa talebine karşı çıkıyor.


Eğer Cumhuriyetçiler iktidarda olsa ve onlar yeni Anayasa teklifiyle gelselerdi, bu kez karşı çıkan taraf Muhafazakarlar olacaktı.

“ Bu durum diğer yanda  toplumun demokratik kültürünü de göstermektedir”. 

Anayasa : Milletin siyasi “kardeşlik, millet olma bilinci” mutabakat metinidir.

Anayasa maddeleri çoğaldıkça Anayasa siyasal metin olmaktan çıkıp milletin, toplumun demokratik gelişimini engelleyen duvara dönüşmekte.


Yine, Anayasalar ilke olarak çoğulcu katılımı gerektirdiği gerçeğinden, yeniden Anayasa yapılması ve değiştirilmesi mecliste çoğunluk desteğinin sağlanması  gerekmekte vb.


Sonra Anayasa yüzlerce yasal metinler içermemeli, milli mutabakatı sağlayan üç, beş maddeyi geçmemeli.



Milli mutabakat ile milletin iradesini yasalar ile yürütmek farklı şeyler.

Milli mutabakat ülkenin siyasal rejimini ve bağımsız üniter ya da federal yapısını tanımlar.


Yasalar demokratik seçimler ile kurulan hükümetin yürütmeye dayanak kıldığı kural ve cezai müeyyidelerdir.


Güncel Anayasamızdan bazı maddeler:


I. Kişinin dokunulmazlığı, maddî ve manevî varlığı

MADDE 17- Herkes, yaşama, maddî ve manevî varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.

Tıbbî zorunluluklar ve kanunda yazılı haller dışında, kişinin vücut bütünlüğüne dokunulamaz; rızası olmadan bilimsel ve tıbbî deneylere tâbi tutulamaz.

Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz; kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tâbi tutulamaz.


MADDE 19- Herkes, kişi hürriyeti ve güvenliğine sahiptir. Şekil ve şartları kanunda gösterilen:

Mahkemelerce verilmiş hürriyeti kısıtlayıcı cezaların ve güvenlik tedbirlerinin yerine getirilmesi; bir mahkeme kararının veya kanunda öngörülen bir yükümlülüğün gereği olarak ilgilinin yakalanması veya tutuklanması; bir küçüğün gözetim altında ıslahı veya yetkili merci önüne çıkarılması için verilen bir kararın yerine getirilmesi; toplum için tehlike teşkil eden bir akıl hastası, uyuşturucu madde veya alkol tutkunu, bir serseri veya hastalık yayabilecek bir kişinin bir müessesede tedavi, eğitim veya ıslahı için kanunda belirtilen esaslara uygun olarak alınan tedbirin yerine getirilmesi; usulüne aykırı şekilde ülkeye girmek isteyen veya giren,.... 

Bu maddeler Anayasa maddeleri olamaz!


Bu maddeler yasamanın, yürütme erkine  yönelik maslahatı,

uyması gerekli kural kaideler ve karşı taraf için cezai müeyyideler.

Kısaca özetlersek, Anayasa bir ulusu yönetmenin kural ve kaideleri aksi durumda cezai müeyyidelerinin yazılı metni değildir.


Yasama  “meçlis”  Yürütmenin usul ve esaslarını belirleyerek toplumun güncel talepleri doğrultusunda kanunları düzenleyerek  yürütmeye arz eder. 

Kanaatimce eğer Türkiye yeni bir  Anayasa yapacaksa, cezai müeyyideler metni değil  üç, beş maddelik milli mutabakat metni yaparak diğer tüm Anayasa başlığı altındaki maddeleri, meçlisin iradesine bırakmalıdır. 

Çünkü, Anayasa metninin içeriğinin artırılması toplumun çok yönlü gelişiminin önünde en büyük engel oluşturmakta, bu durumu Türkiye yıllarca test etti. 

Daha doğrusu, siz kağıt üzerinde ne yazarsanız yazın; asıl yasa ve yönetmenlik toplumun diyaliktiği, yaşamsal kültürüdür. 

Dünyanın en seçilmiş Anayasa ve yasalarını Suriye, Irak gibi ülkelere getirseniz, millet kendi yaşamsal karakterini tüm yasaların üzerine çıkartıp bildiğini işlemeye devam edecektir. 

Türkiye’de 1924 Anayasasında Askerler darbe yapıp siyasi iradeye el koysun, milli iradeyi çarmıha mı gersin diye yazıyor?




Kralın  ışıkları, bu gece hep  yandı... 

Kral kim? 

Kral, bir kurumu, bir kenti kanatlarının altına alan insandır.

Kral kim? 

Kral, bir ulusu, bir milleti kanatlarının altına alan liderdir. 

Merhamet ve şefkatiyle ulusunu yaşatan, gadab ve öfkesiyle milletini  şer ve kötülüklerden, düşmanlarından  koruyandır.

Sen, aklını, iki eliyle ağzına hizmetkar yapan nefsinin heva ve hevesini ilahlaştıran adamı gördün mü? O, aynı zamanda merhametsiz, zalim ve de zorbadır da. 

İbrahim Selvi 

İstanbul post köşeyazarı 






iPhone’umdan gönderildi


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Belediye Başkanı Erol Ünlüsoy

Araştırmacı Yazar İbrahim Selvi ile Röportaj Röportaj : Asude Can

HDP-YSP ya da Kandil'in siyasi uzantısı