Siyasette özde, sözde tartışması...



Siyasette özde, sözde tartışması

Ana muhalefet partisi genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı ve iktidar partisi genel başkanı  Recep Tayyip Erdoğan hakkında “ sözde Cumhurbaşkanı” ifadelerini kullanmış.

Söz nedir? 

Söz, basit bir şey değil ki. Her şey söz ile başlar, insan sözüyle bağlanır, söz ile itaat ve itibar kazanılır. Söze bağlılık insanın dışından itibarını belirler. 

Öz, özü ancak Allah bilir ve insan insanın niyet okuyucusu değildir. 

İnsan söz ile iman eder lisan ile ikrar eder, vesselam. 

Uzatmaya gerek yok. Söz, özden değerli ve daha ziyade geçerlidir. 

“eylemsiz bir öz, en küçük eylemli sözden daha üstün olamaz” 

Özün ne olduğunu Yunus Emre “ er kişi yarın hakkın divanında belli olur” der. 



Başka açıdan:  

Cumhurbaşkanı, her nekadar Cumhurbaşkanı ise de, aynı zamanda bir partinin genel başkanı da. Bu bağlamda demokrasinin gereği  gerek  parti başkanı olsun ya da  Cumhurbaşkanı olsun, muhalefetin muhatabıdır ve yer yer eleştirilmeye açıktır. 

Her ne kadar Cumhurbaşkanı, muhalefet liderine bu ifadesinden dolayı mahkemeye verip tazminat davası açmış olsada... 

Cumhurbaşkanı ’da  olsa Cumhuriyeti’in bağımsız mahkemelerinin  savcıları bu yönlü bir iddianameyi kabul edeceklerine ihtimal  vermiyorum. 



Adem’in çocukları


Belkide yaratılışı fıtratı gereği Adem’in çocukları dünyaya çok düşkün hırslı ve bir okadar da eşyayı sahiplenici, bir çocuğun oyuncağını sahiplenmesi gibi.


Neyse ki, diğer yanda dünyada gelişmiş gelişmeye devam eden yüksek değerler de var.


Bugünün toplumunda hem de gelişmiş sosyal toplum olduğunu iddia eden Batı ve Birleşik Devletler ’de hala insanların ten rengi üzerinden ırkçılık yapıyor olmaları düşündürücü ve sorgulayıcı hislerimizi canlı tutacağını umuyorum.


Eğer dini öğretilerin toplumda yer ettiğini kabul edersek;

Hangisi dinin insanları ırk, aidiyet ve milliyetinden dolayı zulme maruz bırakılmalarını öngörüyor?


Hiç bir din ve ahlak kaidesi böyle bir şeyi öngörmemektedir.

O halde, insanlar ançak yüksek ahlakın gerektirdiği kardeşlik bağları içinde kolektif bir ruh ile iyi ilişkiler kurmak durumundadır.


İnsanlığın fiziksel yaşı binlerce yıl olduğunu kabul etmiş olsakta;

Ruhsal yaşımız henüz üç ya da dört yaşına ulaşmış değil.


Dünyada çok az insan ileri yetişkin ruhsal yaş denilecek olgunluğa erişmiş olduğunu varsayıyorum.


Ve bu insanların dünyaya kazandırdıkları öğreti, bugün insanlığın yüksek değerleri olarak korunup geliştirilmeye çalışmaktadır .


The Abdullah Gül


Abdullah Gül;

geçmiş dönem Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı yapmış,  öncesinde Başbakanlık ve uzun dönem Dışişleri  Bakanlığı görevini üslenmiş bir isim.


Memlekete baktım! 

Kayseri,  kendi kaynaklarıyla  yüksek değerde  kent ekonomisi  yaratan ve yöneten bir  sanayi şehiri...







Kayseri ve Antalya!

Antalya’da narenciye var, seracılık var, Turizm var, sanayi var, kent ülke içinde ve dışında göç de alıyor.

Ama ne var ki, Antalya'da kent ekonomisi diye bir şey yok. Kent insanının gelir seviyesi oldukça  düşük.


Kayseri, bu bağlamda gerçekten çok iyi.

İşsizliğin belkide en düşük olduğu kentlerimizden.


Abdullah Gül’ün kente pek bir şey kazandırmadığı kanısındayım.


Yukarıda ifade ettiğim yüksek görevlerde bulunmuş bir insan.


Bölgesinde belkide on vilayete sağlık hizmeti veren Erciyes Üniversitesi Hastanesi’nin bir yenisini yapıp hizmete kazandırmaz mı?


Şimdi diyeceksiniz ki,

şehir hastanesi yaptık,

çok da donanımlı. İyi ama donanım ve konfor hastayı iyi etmiyor ki.

Gerekli insan kaynağı olmadan; 

bilgi, tecrübe ve birikim  kazanılmadan yapacağınız işte yol alamıyorsunuz.

Yani,

yeni yapılan şehir hastanelerimizin alması gereken çok yol var. 

Abdullah Gül kente Üniversite yapmış, bilmiyorum belkide  kadro kazandırmak... için, olabilir mi? 




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Belediye Başkanı Erol Ünlüsoy

Araştırmacı Yazar İbrahim Selvi ile Röportaj Röportaj : Asude Can

HDP-YSP ya da Kandil'in siyasi uzantısı