Değer yaratan uluslar barıştan beslenir

 

Değer yaratan uluslar barıştan beslenir


İnsan, aldığı sorumluluk ve  üstlendiği görev ile tanımlanır. İnsan sorumluluk üslendiği sürece insandır.

Sosyal sorumluluklar her ne kadar bireysel sorumlulukların önüne geçememiş olsada, kamusal sorumlulukların ödülü daha büyük alkışlanmaya değerdir.

Toplumsal sorumluluk üstlenen fertlerin sayısı arttıkça,  o toplumun çok yönlü refahı mutluluğu, gelişmişliği de üst seviyelere çıkacaktır. .. 

Geçtiğimiz günlerde düşünce kulübümüzün üyesi muhasebeci Bilgin Yayar, fikri tartışmalarımız içinde bir şey ifade etti. 

 “ Biz toplum olarak geçmişte ve günümüzde  değer yaratan insanlarımızı  partizanlığa, ideolojik algıya feda ediyoruz. Onları millete atfetmeyi, bu nitelikli  insanlarımızdan  istifade  etmeyi beceremiyoruz. 


Nitelikli insanımızın siyasi farkındalığını diğer bütün yarattığı, yaratacağı farkındalığının üzerine  örtüp “yaramaz” anlamı katarak  bu insanlarımızdan gerektiği ölçüde millet olarak yararlanmayı ve örneklerinin çoğalmasını sağlayamıyoruz” ifadelerinde bulundu. Gerçekten alkışlanılacak bir tanımda bulundu. 


Millet olarak bize ne hayır gelecekse önce bizden kendi insanımızdan halkımızdan gelecek, daha sonraki ilerleyen süreçte  ulusların dayanışmasıda kaçınılmaz gerekli. 

Uluslar derken! 

Türkiye büyük savaşlardan sonra nerdeyse tüm dünya uluslarıyla barışmayı ve iyi ilişkiler kurmayı başarmış bir millet. 

Ançak ne var ki bunun içinde istisna ülkeler de  var, bunların başında Yunanistan geliyor ardında Ermenistan ve geçmiş dönemlerde Suriye’yi de buna ekleyebiliriz. 


Türkiye hiç bir zaman düşmanlıktan beslenmedi, ki geçmişimiz tarihimiz de bu duruma her anlamda  tanıklık etmektedir. 

Osmanlı, bir barış ve güven imparatorluğuydu. 

Dünyanın bütün renkleri, ırkları ve inançları  yanyana ve omuz omuzaydı. 


Türk milletinin karakteri düşmanlıktan beslenmeyi asla  kabul etmez ancak varlığını koruma anlamında da  kendisini savunmaktan da asla geri kalmaz ve savunmak amaçlı  her an hazırlıklıdır. 



Peki ya bir de Yunanistan’a bakalım kendi coğrafyasında bir değer yaratamadığı için düşmanlıktan beslenerek devlet otoritesini sağlamak durumunda kalıyor. 

Bir şey üretip bir değer yaratamayan milletler düşmanlıktan beslenmek durumunda kalacakları durumuda bir realite. 


Keza Ermenistan da aynı Azeri topraklarının 3\1 Karabağ’da işgal etmiş durumda. 


Suriye’nin geçmişteki ve güncel politikası biliniyor. 

Türkiye Cumhuriyeti coğrafyasında değer yaratır, üretir ve barıştan beslenerek kendisini medenileştirip gelişmiş milletler arasında olma yolunda durmadan ilerlemeye devam eder. 

Ve Türkiye olarak, dünyaya bir çok alanda örnek olmaya öncü olmaya devam edecektir. 

Covid-19 pandemi sürecinde Türkiye dünyaya örnek olacak sağlık hizmetleri sunma girişimiyle yüksek oranda sosyal devlet olmanın öncüsü olmuştur. 




İbrahim Selvi 

İstanbul post köşeyazarı 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Belediye Başkanı Erol Ünlüsoy

Araştırmacı Yazar İbrahim Selvi ile Röportaj Röportaj : Asude Can

HDP-YSP ya da Kandil'in siyasi uzantısı