Yasa teklifi Tayyip Erdoğan'nınsa taktir "Meclis'in" milletindir
Yasa teklifi Tayyip Erdoğan'ınsa taktir “Meclis'in” milletindir.....
Nitelikli yasama kaliteli yürütme Meclis iradesinin demokratik kaidelere uygun kullanılmasıyla mümkündür.
Milletin demokratik kültü, yasamanın niteliğinin göstergesidir.
Yasamanın etiği de yürütmenin temel işleyişini belirler.
Bu tanım ve ilkeler üzerinden hareket ettiğimizde bir ülkedeki milli iradenin topyekûn yönetme\yönetilme işleyişinin çerçevesini çizmiş oluruz.
Bu durum demokratik ülkelerin siyasal yapısını, siyasi politik barışının ne ölçüde sağlandığını da bize gösterir, ülkenin demokrasi kalitesinin ip uçlarını verir.
Türkiye'de Pandemi sürecine paralel, siyasi ağırlıklı iki gündem maddesi öne çıktı.
Birincisi: Hukuk Barolarının ayrıştırılması ve sosyal medya sınırlaması.
İkincisi: Dış politikada Libya, Doğu Akdeniz, Suriye ve Göçmen sorunları.
Türkiye’de Baroların ayrışmasına Yasama mı, yoksa Barolar Birliği’mi karar vermeli?
Eğer hukuk devletiysek elbette Türkiye’deki siyasi, sosyal ve pek çok kurumsal düzenleme yasama yoluyla düzenlenmek durumunda ve bunun yeri de (Yasama) Meclis’dir.
Barolardaki düzenlemeye büyük kentlerin Baro temsilcileri ve ağırlıklı hukuk çevreleri karşı çıkmakta...
Baro temsilcileri İstanbul’da ve Ankara'da yeni oluşacak( Barolar Birliği) yasasına karşı yürüdüler.
Yüksek sesle yasaya karşı çıktıklarını ifade ettiler.
Elbette haklılık gerekçeleri vardır ve gereğini hukuk insanı olarak hukuk çerçevesinde demokratik haklarını kullandılar ya da kullanmaya çalıştılar.
Bu doğru!
Ançak, bazı çevrelerin ve özellikle muhalefet ‘in ifade ettiği gibi " yasa teklifi Tayyip Erdoğan'ın ise" taktir (Meclis'in) milletindir.
Meclis'te Milletvekilleri hangi siyasi görüş ve parti mensubu olursa olsun tarafsız ve bağımsız düşünmek durumundadır.
Acaba, Baro Başkanları yeni Barolar yasanın meclis’te geçmemesi için gösteri ve yürüyüş yapmanın yanında, milletvekili çevresiyle, vekillerin görüşlerini aksi yönlü “ kendi lehlerine “ etkilemek için lobi faaliyetleri de yürütmüşler midir?
Demokratik ülkelerde yasalar yapılırken lobi faaliyetleri çok etkili bir yöntemdir.
Halk Meclisi'nin aldığı kararlar Senato'da geçmek durumundadır ve politik çevreler senatörleri etkilemek için büyük lobi faaliyetleri yürütürler ve buna Başbakan'lar da dahildir.
Türkiye’de, Meçlis’te irade bulamayan bir yasanın kanunlaşması olası değildir. Hatta, Meclis iradesi dışında KHK olarak düzenlenen yasalar Meclis’e gelmediği durumlarda dahi eğer isterse Meclis, bu yasayı iptal etme yetkisi vardır.
Böyle olduğu gibi diğer yan da " Bakanlar Kurulu'nu da Meclis iradesi dışı olarak telafi etmek" ne denli doğru olur bu da ayrı bir görüş...
Yani, kısaca eğer vekil milletten aldığı iradesini hiç bir baskı altında kalmaksızın kullanması durumunda Meclis'in demokratik kalitesi ve buna bağlı yasamanın niteliği temsil alanı genişleyecektir.
Barolar ayrışırsa hukuk devletine katkısı ne olur?
Güncel durumuyla devam ederse Türkiye’de hukuk kültürünün gelişmesindeki katkısı etkinliği daha da artırılabilir mi?
Sorusuna cevap arayacak olursak.
Bu konuda hiç bir fikrim yok.
Tv konuşmacılarından bir fikir edinmek olanak dışı, bir konuyu tartışmak konuşmak değil adedata şov yapmak kavga etmek yönlü programlar eksen kayması yaşamakta.
Bir iki hukukçu arkadaşımı aradım detaylı görüş fırsatı edinemedim.
Yani bu konuda maalesef yazacak bir fikrim yok... Beni mağruz karşılayın.
Diğer konu;
Sosyal medyanın denetlenmesi konusu.
Evet sosyal medya denetlenmeli, ançak sosyal medyayı denetleyelim derken ülkeyi anti demokratik siyaset bataklığına da kaydırabilirsiniz.
Bence bu konuyu erteleyin.
Sosyal medyayı, sosyal medya uzmanları ve ortak paylaşımcıların kalitesi ve seviyesi cezalandırsın bunun onlarca yolu var.
Sonra insanları cezalandırmayı amaç edinirseniz, sayısız sebep yaratabilirsiniz.
Bakın bu makalede, makale yazarını hemen hapsedecek onlarca kusur bulabilirsiniz.
En başında yazar makalesinin bir bölümünde " Yasa teklifi Tayyip Erdoğan’nınsa taktir" Meclis'in" milletindir" ifadelerini kullanmakta.
" Ne yani nasıl, yasa Erdoğan'ın olabilir. Erdoğan, Cumhurbaşkanımız diktatör mü ki, kendi adına yasa yapsın" gibi suç isnadıyla hemen yazarı içeriye tıkabilirsiniz.
Peki bir de demokratik düşünür ve siyasi partilerin bir lider vizyonunun varlığını kabul eder ve liderin öngörüsü doğrultusunda parti politikalarının ve ülkenin şekillendiğini ve yakalanan başarının liderin şahsında milletvekillerine ve millete mal edildiği gerçeğini yok saymazsak, durum başka türlü yorumlanır.
Diğer yanda, Meclis’te grubu bulunan partili Mv. 'lerinin bir kaçı bir araya gelerek yasa teklifinde bulunabilir ve bu yasa mecliste geçse de geçmese de kamuoyunda bu yasanın ismi " yasa içeriği ya da yasayı teklif eden vekilin adıyla ifade edilir"
İlgili yoruma bu demokratik açıdan baktığımızda yazar aynı zamanda meclisi milli iradeyi de işaret etmektedir, demokrasiye katkısından dolayı ödüllendirebiliriz de vb.
Sosyal medya zaman içinde bir olgunluğa erişecek millet ‘te sosyal platformlarda tepkisini, yer yer katılımını desteğini ifade edecektir.
Biraz zaman, biraz sabır ve daha çok milletimizi sevmeli eğitmeli ve insanımızı kendimiz kazanmalıyız.
Bizim insanımız küçük bir iltifata bütün öfkesini yenik düşürecek yetkinliğe sahiptir.
Dış politikaya gelince....
Türkiye tek kelimeyle Akdeniz’de ağırlığını hissettirmenin ilerisine geçerek, bölgede belirlenmek istenilen politikaların çekim gücü nisbetinde varlığını kararlılıkla öne çıkarmayı başarmıştır.
Ve Türkiye’nin tanımladığı politikalar her şeye rağmen bölgede denge unsuru yarattığı gibi, Türkiye’nin öngörmediği hiç bir politikanın da bölgede kuvvet kazanması, kendisine alan açması mümkün olamayacağı aşikar.
Ama Türkiye’nin önündeki coğrafi sorunlar ve göç problemlerinden daha öncelikli çözüme kavuşturması gereken sorun, “ iç\dış politikada sürdürülebilir bir Türkiye siyaseti için”
Türkiye, ülke içindeki siyasal barışını güçlendirmek durumundadır.
Ve demokratik sorunlarını gidermelidir " Seçim sistemi"
Bunun yanında , yasamayı, yürütmeyi partizanlaştırmamak ve muhalefetin görüşlerini yok saymamaktan geçmektedir.
Kaygan zemine inşa edilmiş bir otorite güç, her zaman risk teşkil eder.
Aynı deprem bölgesindeki iskan yapılaşması gibi.
Ama, sağlam zemine inşa edilen yapıyı yerinde oynatmak için en az yapının ağırlığından daha çok bir kuvvet uygulanmasıyla hareket etmesi beklenecektir ki, bu da pek mümkün değildir.
Bazı çevreler tek adamlık üzere görüşünü dile getirirken.
Ne demiştik?
Yasa, Tayyib Erdoğan'nınsa taktir (Meclis'in) milletindir.
Milletvekili'nin sorumluluğu parti liderinin ödev ve sorumluluğundan az ya da önemsiz değil ki.
Milletvekili olmadan ne meclis ne de parlamento vardır.
Ak Parti döneminden önce de mecliste yapılan yasalar, muhalefetçe kabul görmediği oluyor ve AYM'ye ya da Yargıtay'a taşınıyordu.
Böyle bakınca liderin kim ve ne yapmak istediği değil, milletin ve meclisin iradesi önemlidir.
Bugün ABD'de Trump Hükümeti'nin Temsilciler Meclisinde çıkarttığı ya da çıkartmak istediği yasalar Senato’nun ve yargının engellemesiyle karşı karşıya kalmakta, Trump Hükümeti geri adım atmak durumunda kalmaktadır.
Yorumlar
Yorum Gönder