Ayasofya ibadete açılsın mı?

Ayasofya ibadete açılsın mı?

1935 yılında Ayasofya’nın  müzeye çevrilmesi kararının ardından bunca zaman geçtikten sonra Ayasofya’nın tekrar ibadete açılması siyasetin gündemine taşındı.
Ayasofya'nın ibadete açılması siyasetin ana konusu olmalı mı?
Aslında olmamalı, Ayasofya’nın ibadete açılması siyasetin değil toplumun dini taleplerini karşılayan  Diyanet kurumunun alanına girmeli.

Ançak, siyaset toplumu bağlayan her talebi karşılamaktan besleniyor olmasından olmalı ki, siyasetin ana konusuna girmiş olmalı. 

Diğer yanda, Ayasofya bir mabettir ve mabetler Tanrı adına yapılmış Tapınaklardır.
Ve her yapı amacına yönelik kullanılmalıdır ki, özellikle de mabetler.

Durum böyle olunca, geçmiş de olsun günümüzde olsun toplumun talepleri doğrultusunda bazı özel durumlar teşekkül ettiğinde,  çoğu şeyin amacının dışında kullanıldığına da tanık olmaktayız. 

Ayasofya’nın mülkiyet hakkı Türk milletine aittir ve millet, günün gerektirdiği konjonktürde inisiyatif alma hakkına sahiptir. 
Ayasofya bugüne kadar müze olarak kullanılmıştır, günün gerektirdiği talep eğer ibadethane olarak kullanılmasını gerektiriyorsa bunun önünde hiçbir engel olamaz. 

Ançak  şöyle de bir durum var. 
Ayasofya olsun veya başka bir Kilise ya da mabet, Cami olsun bu yapılar Allah’ın Evi olarak yapılmış  mabetlerdir. 



Zaruri durumlar olmaksızın (savaş, salgın, afet) gibi bu yapıların amacının dışında kullanılması doğru olmaz. 
Ayasofya'nın  inşa edildiği tarih ve taşıdığı kültürel değer anlamında bu yapıya bakıldığında, insan ister istemez farklı ya da acaba demek, düşünmek durumunda kalmaktan kendini alamıyor. 

Yeryüzünde öyle yapılar kültürel varlıklar da vardır ki, artık onlar bütün insanlığın kültürel değeri olarak kabul edilmiş ve bu yönlü korunmaya alınmıştır. 
Ayasofya da  bu kategoriye giren en mükemmel varlıklardan bir tanesi. 
Konuya böyle bakınca;
Dünyanın her yanından her kültür, din, dil ve milliyetten insanlar dünyanın bir ucundan kalkıp sırf Ayasofya’yı ziyaret etmek, görmek, bilmek, tanımak ve o nu anlamak için Türkiye’ye, İstanbul’a geliyorlar. 
Elbette Ayasofya Türk Milleti’nindir ve üzerinde vesayetsiz tasarruf hakkı vardır. 

Ançak, gelin bu eşsiz yapıyı dünya insanının elinden almayalım. 
Dünyanın her yanından gelen insanlar özgürce hiç bir şeyden sakınıp çekinmeden bu eşsiz mabeti gelip görsün temaşa etmekten mahrum kalmasınlar. 

Bence medeniyet ve din, inanç budur diye düşünüyorum. 
Ayasofya’yı siyasallaştırmanın ne ulusumuza ne de dünya siyasetine bir katkısı olmaz. 
Bugün dünyanın bir çok gelişmiş  çoğrafyasında mabetler, cemaatler yan yana, inanan insanlar omuz omuza ibadet etmekte ve güven içerisinde bulunmaktadırlar. 


Üçüncü dünya ülkelerinde dinler ve mezhepler derin ayrılıklarla bir birinden ayrılıp, toplumda çatışmanın kavganın kaynağı durumuna getirilmekte. 
Sanırım Türkiye artık üçüncü dünya ülkesi değil. 
Türkiye dünyada birinci sınıf gelişmiş ülkelerin dah da ilerisine kendini taşıma yolunda hızla yol almaya devam etmektedir. 


 



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Belediye Başkanı Erol Ünlüsoy

Araştırmacı Yazar İbrahim Selvi ile Röportaj Röportaj : Asude Can

HDP-YSP ya da Kandil'in siyasi uzantısı