Başkan Adaylarının projeleri yarışırken seçmenin terçihleri..
Yerel’de Başkan Adaylarının projeleri yarışırken Seçmenin, beklentileri ne olmalıdır..
Heyecan duyusu, insanın yaratıcılık kabiliyetini artırır insana, insan üstü enerji kaynağı yarattığı gibi yöneldiği nesneyi de kendine çeker, yakınlaştırır ikili arasında duygusal bir bağ oluşur..
Mahalli idarelere talip olan Başkanlar da heyecanlı, deyim yerindeyse yarıştıkları kentleri yönetmek için projelerini heyecanla seçmenin beğenisine sunmaktalar.
Öylesine ki çoğu projeler beş yıldızlı konfor deyimini daha da ileri boyutuna varan nitelik, görsellik taşımakta.
Tabi bu projelerin kentlere bir maliyeti var. Bu harcamaların geri dönüşümü yine halkın karşılıyacağı maliyetler. Su faturalarına baktığımız da atık su ücretinin kullanılan suya eşit seviyede ücretlendirildiğini görüyoruz.
Bu bağlam da ne oldu?
Geçen gün Cumhurbaşkanı Erdoğan, dar gelirli vatandaşların elektrik ücretlerinin devlet tarafından karşılanacağı ifade edildi.
Bu ne demek biliyor musunuz?
Artık asgari gelire sahib hanelerin gelirleri hanenin elektrik, su gibi hayati yaşamsal giderlerini karşılayamıyor demek. Bu güne kadar böyle bir durumla karşılaşmış değildik..
Ha!! Burda söylenecek bir şey var; nedir o? Vatandaş siyasal , politik kültürün de partizanlığı, tarafgirliği artık bir tarafa koyup aklını, doğru kaynağından edindiği bilgiyi kendisine rehber edinmeli..
İlla siyasal tercihlerimiz olacak ançak, bu tercihimizi kullanırken beş yıldızlı konforlu projeler amaç edinerek değil, partizanlığa bağlı tarafgirlik duyusunu aklımızın üzerine örterek değil, bireysel yararlılıklar amaç edinerek değil;
kamu yararlılığına yönelik liyakat esası gözetilerek tercihlerimizi belirlememiz memleketimiz, milletimiz ve gelecek kuşaklarımız için yaşanılır memleket, kentler kazandırmak babından daha yararlı olacağı kanaatindeyim.
Nüfus yoğunluğu olarak doyuma ulaşmış kentlerimiz de daha fazla tarım alanları imara açılmasın..
Yeni kamu ve özel yatırımlar daha küçük kentlere yöneltisin.
Günümüz de artık yol medeniyet değil. Karayolu artık tabiri yersiz olacak “ Merkep, At arabası “ anlamını çağrıştırmaktadır.
Batının gelişmiş diğer toplumların medeniyet yolu kentler arasında Hızlı Tren saatte 350 km. Hız ile ulaşacağınız yere bir saatte varıyorsunuz. Ankaradan kalkıyor hiçbir istasyonda durmadan Sivas’a- Kapadokya’ya- Malatya’ya ve Türkiye’nin her yerine.
Şimdi, Ankara-Kapadokya arasında Hızlı Tren olsa. Ankara- Nevşehir arası 250 km.
Hızlı Tren ile bu mesafe bir saat dahi sürmez. O zaman hafta sonları Ankaralı, Öğrenciler Kapadokya’da. Harika olmaz mı? İnsanımızın yaşam kalitesi artmaz mı?
Beton içeren projeler insanımızın da kentlerimizin de yaşam kalitesini düşürüyor.
Aynı medeniyet kent içi ulaşım için de geçerli..10 dakika da ulaşacağınız yere Otobüs ile, iki saatte varabiliyorsunuz.
Yani, konforlu projeler değil akıllı projelerin memleketimize, insanımıza ve gelecek kuşaklarımıza daha yararlı daha kalıcı ve taktir edilecek politikalar olabileceğini düşünüyorum..
Bugün Antalya’da kente, yapılan yatırımlara baktığımız da konfor yönlü olduğunu görüyoruz. Boğacayı’na yapılmak üzere tasarlanan görselleri izlediğimiz de başka yönlü düşünemiyorsunuz.
Ben şahsen Avrupa’da çok kanal projesi gördüm. Özellikle Hollanda’nın bütün kentleri kanallar ile denize bağlanmakta orda, bir tane Boğacayı projesiyle örtüşen tasarım gösteremezsiniz.
Sonra yine Antalya’da şehir içi Trafiği rahatlatmak adına caddelerin üzerine konan beton dağlarını nasıl izah edebiliriz.
Sonra bu yerli/yersiz projeler ile Belediyeler inanılmaz ölçüler de yerli/yabancı finans cevresine borçlandırılmaktadırlar bu durumu da, gözardı edemeyiz, etmemeliyiz.
Yorumlar
Yorum Gönder