Düşünce bozukluğu- algı yanılması üzerine savlar

Coğrafi şartlar başta olmak üzere insanın, yaşadığı çevre  buna, bağlı inanç, siyasi yapı ve eğitim öğrenim metodu toplumda mantığın, düşüncenin paradikmasını oluşturmaktadır...

Avrupa, Batı medeniyetlerinin felsefesi Doğu, Uzakdoğu mantığıyla taban tabana zıtlık ifade etmekte...
Şöyleki; yaşadığımız dünyanın evrensel değerleri var ve bunları Batı’nın tanımladığı kaçınılmaz gerçek.. 
durum böyleyken, biz bu tanımları aldığımız gibi kullanmaya çalışıyor olduğumuz da gerçek. 
Aldığımız bir çok sosyal, siyasal objeleri ezber olarak alıyor içeriğine vakıf olmadan kullanmaya çalışıyor... bu tanımı ezberleyip.. ama bu demokrasi değil ki... ama bu hukukun üstünlüğü değil ki.. ama bu güvenlik değil ki.. demekteyiz. 

Peki.. nasıl olurmuş bu kavramların tanımların aslı, esası...

Örneğin Almanya’nın demokratik hukuk algısında olduğu gibi mi..?
Onlarca yıl Avrupa, PKK terör örgütüne yataklık, finans ve levazım desteği sağlıyor...yetmedi,  Türkiye Cumhuriyet devletinin tüm bürokrasisinde ve  Sivil toplum örgütlerinin tamamında Tarikat, Tapınak terminolojisi kavramıyla örgütlenen FETÖ Örgütünün üyelerini sahipleniyor olması...

Bu demokratik algı, hangisi demokrasi, hukuk, evrensel değerler ile bağdaştırılmaktadır..

Bu durum, Almanya ya da Avrupa ülkelerinin Türkiye’ye karşı marjinal kabul edilemez, sürdürülemez politikasının altındaki gerekçe, “Türkiye düşmanlığı değil” Türkiye’nin iktisadi, mali ve siyasi zafiyet, zayıflığının karşılığı, umursamazlık, ciddiye alınmamak..
Türkiye’de çağdaşlaşma yolunda çok ağır, aksak vasat gelişme sağlamakta. Ortadoğulu köklerinden kopamama, gelenekçilik kültürüne bağlı kalması gibi yönetsel anlamda üstesinden gelmekte geç kaldığı konular var..

Yeni Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi,  Avrupa tarafından kabul edilmemekte. Sistemin, totaliter demokrasiye, tek adam iradesine kayma endişesi yaratmasından kaynaklanıyor olabilir..

Şöyle bir durum daha var..
İnönü döneminden sonra ülke maliyesinin sürekli katlanarak açık vermesi.  Tıpkı Osmanlı’da olduğu gibi iktisadi uyumsuzluk, mali bozukluk..geldiğimiz şu noktada; 
Türkiye kendini, kendi eksenini “çekim gücü” oluşturmak isterken..

ABD’ye karşı milli politika, Rusya’ya ve Avrupa’ya karşı tutarlı siyaset yapmak.  
Bir Almanya, Fransa, İngiltere gibi duruş sergileme güdüsü yakalamak uğraşısı verirken, karşımıza ciddi iktisat  problemleri çıkmakta. 

Bu handikapı da bu ülkeler kendi lehine kullanmak istemekteler..

Eleştiri kolay, olur olmadık şeyler söylemek ucuz.. peki, yapılması gereken nedir diyecek olursanız.. 
“Denize düşen  yılana sarılır” demiş atalarımız.. Amerikan mali denetleme şirketine baş vurmak ( Mckinsey) doğru da kabul edilebilir çünkü, bu insanlar maliyenin, iktisatın buna bağlı  paranın yaratıcı beyinleri bizden yüzlerce yıl öndeler. 
Yönettikleri şirket ve sermayeler bizim bütçemizin onlarca, yüzlerce katı. Bunu övmek için değil kabul edilebilir bir realiteyi vurgulamak için yazıyorum. 

Asıl açıklamak istediğim örnek; Cumhuriyetin kuruluş yıllarının iktisat politikası, sıfır borç yüzlerce yatırım, paramız değerli vs. 

Eğer Türkler iktisadi bir evrim gerçekleştirmek istiyorsa bunu başarmak için gerektiğinden fazla birikimi var..  Daha başından Cumhuriyetin ilk iktisat politikalarından olduğu gibi..

-Kendi kaynaklarına dön
-Bir şey yapacaksan tenekeden yap, soba borusundan füze yap, kendin yap
-kendi teknolojini kendin yarat
-Ekonomiden, iktisadi yapıdan önce; siyasi, politik ve demokratik  evrimi sağla “değerler yaratan reform” ahbap çavuş avuş işine son ver..
-Lider odaklı siyasi yapıdan sistem, odaklı kurumsal devlet yapısını kurumsallaştır..
-Devlet kurumlarını “ yargı, yürütme, üniversiteler , Asker, ve yerel yönetimlerde yetki genişliği” bağımsızlaştır ve  siyasi denetimin dışına çıkart.
-Hukukun üstünlüğünü ve  tarafsız yargı algısını güçlendir..
-Meclis üzerinde, Meclis'in yaptığı yasaları denetleyen ve olur veren, SENOTO kavramını yasamaya kazandır.

Demokratik 

yöneten ve yönetilebilen ileri demokrasiye bu kazanımlar sağlanmadan ulaşamayız..

Bu, modern kavramları Türk siyasi politik hayatına geçirmediğimiz zaman.. 
Rusya PKK’yı terör Örgütü  olarak kabul etmez ancak, Türkiye- Rusya ile her alanda yakınlaşma sağlar keza, ABD’de öyle ve Avrupa’da.. 


Dönüp, kendimize sormalıyız.. neden, siyasi birlik yok da ekonomik, iktisadi ortaklık var..


Ak Parti  hükümeti de artık siyasette bu kadar tecrübe, deneyim kazandıktan  sonra “ arabayı şarampole sokmaktan  vaz geçmeli ya da araç değişmeyeceğine göre ben, bu işten yokum demeli”.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Belediye Başkanı Erol Ünlüsoy

Araştırmacı Yazar İbrahim Selvi ile Röportaj Röportaj : Asude Can

HDP-YSP ya da Kandil'in siyasi uzantısı