TÜRKLER KABUĞUNU NEZAMAN KIRAR



İnsan mükemmel yaratılmış değil ancak,  mükemmel olmak gibi  kendisine bir görev atfedermi o da kişisel düşünce terçihidir. Ançak İnsan, mükümellik arayışına tabi olabilir olmalıdır da. Bazı durumlar da kantarın topuzunu kaçırdığımız olur, olmalıdır da. Kusursuzluk insana mahsus bir sıfat değil. İnsanı yüçelten hata etmemesi değil, aczini,  zayıflığını idrak etmesi haddini bilmesi; her iyinin üzerinde iyi, her bilenin üzerinde daha bir bilenin olabileceğinin bilincinde olmasıdır.

Yalnız Allah kimseyi Ertuğrul Özkök’ün kalemine, köşesine düşürmesin. AKP’nin başkan yardımcılarından Mustafa Ataş yapılmakta olan seçim çalışmaları esnasında amacını aşan söylemlerde bulunmuş; bunu zaman zaman yukarıdan aşağı özellikle siyasiler yapıyorlar doğru mu?   Hayır, kabul edilebilir  bir durum değil. Yapılan iş eylem için kullanılan araç söz, dil, üslub amacının ağırlığını çapını aşmamalı. Derler ki  ne kadar ğırlık o kadar terazi. Sayın Mustafa Aktaş demiş ki,  "Tayyip Erdoğan’ı Başkan yapana dek bazı şeyleri kendilerine haram kılmayı tavsiye etmiş" .
İlgili konunun detaylarını takip etmişsinizdir, bana göre Mustafa Ataş’ın İfade etmeye çalıştığı şey şu; bize yatak döşek yok, çok çalışacağız babından. Bu söz de bir suç unsuru, kamu mahrumiyeti var mı?  yok,   amacını aşan bir araç ( söz) abartılı bulabiliriz. 

Ertuğrul Özkök bu ve benzeri durumlarda öyle vuruyor ki; adamın iflah olması ihtimal dışı. 
Peki, bu türden  ağır eleştirilerde amacını aşan araç değil mi? Ertuğrul Abi, bu adam bundan sonra nasıl konuşacak, kim konuşturacak sormak gerekir. 

Diyorum ki biraz daha soğukkanlı olalım amaca yönelik aracımız amacın çapını aşıp kontrolden çıkmasın, bize çevremize zarar vereçek boyuta ulaşmasın.

Basit bir suçtan dolayı Hakim Sanığa yüz sopa ceza verince Sanık dönüp Hakime  " Hakim bey, sen ya sayı saymasını bilmiyorsun veyahutta kalçan yok" demiş, yüz sopa ölüm cezası demek. 

Ergenokon davalarının katlanan müebbet cezaları gibi..
Yaşanılan olayların niteliği, yer, zaman ve adı, çeşidi değişsede; içerik işin mantığı olayı, yaratan içgüdüsel gerekçe aynı.

Türkler,  kendi fiziki ve siyasi coğrafyasında kabuğunu kırıp toplum, millet olarak sıçrama yapamıyorlar. Bir döngünün içinde aynı merhalede yüzyıllarca dönüp kıvranıp duruyorlar; zararları kendilerine. Geçmişte yaşanılan trajedilerden hiç ders çıkartmayıp yine aynı trajedileri tekrar tekrar  yaşamaya devam ediyorlar.



1- derin siyasi ayrılıklar “ Anayasanın öngördüğü legal yapılar olmalarına rağmen “ düşman kamplar gibi
2- devleti yönetmeye taabi olmak demokratik, Anayasal bir hak iken devleti yönetme güdüsünü demokratik hak olmaktan öte vazgeçilmez bir inanca dönüştürmek.
3- ben güçlü basiretli, ferasetli ve idraki geniş olursam ben olmaktan öteye geçemem; bizi, milleti yöneten adam da bu sıfatlar zuhur ederse, milletimiz yüçelir ulusumuz kalkınır. İngilizler bu işi iyi yapıyorlar,  akıllı insanlar, Milli marşlarında ve sofra dualarında Tanrı’dan yönetiçileri için yardım, güç ve İhsan’da bulunmasını istiyorlar.
4- ben bir şamaroğlanıyım. Bir şamaroğlanı kültürünün eseriyim. Evde, ebeveyn şamarlar, Okulda eğitmen, Askerde Komutan ve sivil de bürokratik kurumlar. Şimdilerde çocuklara özellikle Aile de şamar azar ve aşağılama yok gözüküyor “ilköğrenim ve devamında” öyle biliyoruz ançak, durum hiçte bilindiği gibi değil, şartlar daha ağır. Şöyleki,  temsilde hata olmasın; Eşeği sopayla döverek “Eşek de kalmadıya” şamaroğlanı tanımı anlam kazanırken dövmek, yerine Eşeğin taşıyacağı yükün iki, üç katı yük vurmanız Eşeği, dövmekten daha kötü bir iş işkence yapmış olursunuz.
Gençlerimizin geleceğini ipotek edeçek öyle borç yapıyor bunu, yaparken öyle sorumsuz ve öyle israf ediyoruz ki; O şaşayı görenler sanırlar ki, dünya devi bir ülke bir devlet.
Bu durum en hafifi ve kimsenin aklına gelmeyeni. Toplum olarak borç, iktisat mantığımızın vazgeçilmezi. Çocukların taşıyamayacağı ölçüde konu başlığı içeren dersler buna bağlı bitmek bilmeyen sınavlar, mülakatlar, işsizlik kaygısı.
Konuyu uzatmak yerine özetle; dinleyen anlıyabilen, anladıklarını özümseyebilen  kendini ifade edebilen, varlığını ve çevresini  tanımlaya  bilen,  güven duyusu gelişmiş yürekli, çesur ve kendinden emin gençler kazanabilineçek bir Aile yapısı ve eğitim sisteminin gerekliliğinin daha verimli olacağına inanıyorum. 

5- dünyada ideolojik siyasi düşünçe, ideolojik politika yürürlükte kalktı, yok deneçek ölçüde. Artık siyasi partilerin içinde illegal marjinal ideolojik kültür de yok olmak üzere. Dünyada Rasyonel düşünçe bilimsellik ve akılcılık ön planda; insanların aş,iş ve sosyal yaşam kalitesini artırmaya yönelik medeni unsurlar tanımlamaktan daha büyük ideoloji yok. Tüm dünyanın ortak ideolojisi toplumlarını medeniyetle tanıştırmak ve yeni medeni unsurlar tanımlamak. Eğer dünün demokrasi algısına ulaşmaya çalışıyorsak bu bizim yaşadığımız çağın çok gerisinde kaldığımızı gösterir. Bugün demokrasinin tanımı, etkin katılımcı yönetim; sadece yönetmek için seçmek ve her şeyi seçilenlerin insiyatifine birakmak ileri demokrasi tanımıyla bağdaşmaz. 

5- ADD ‘de “Atatür’çü düşünce derneği” 27 Mayıs Askeri darbesiyle ilgili açıklama yaptı. Bu açıklamada üslup olarak amacını aşan beyanat.  Askerin silah güçüyle demokrasiye müdahale etmesi ne tür gerekçe ile olursa olsun  kabul edilemez. 

Bu konu başka açıdan şöyle yorumlanabilir. Bugünün demokratik algısıyla darbe, sadece Askeri silahlı unsurların  mudahalesi ile yapılabileçek eylem olarak görülmemeli;  yönetmek için seçilmek yetmez nedir, Anayasayı seçilen unsurlar zorluyor genelin kabullenmekte zorlanacağı bir siyasi sosyal algı oluşturmaya çalışıyorsa bu durum da bir darbe girişimi olarak algılanmaktadır. 

Darbe illa Askerin silah güçüyle siyasi otoriteyi zorlaması etkisizleştirmesi değil. Yani demokrasi kültürünüz gelişme gösterdiği oranda, demokratik algınız bakışınız yorumunuz da değişecektir.

Kabuğumuzu kırmak için önce yaşadığımız çevreyi, yaşadıklarımızı iyi tahlil edip, doğru tanımlayıp bu, böyle olmaz bu durum  kabul edilemez diyebilecek  bilinç, şuğur, cesaret ve idrak kazanmalıyız kazanmak durumundayız.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Belediye Başkanı Erol Ünlüsoy

Araştırmacı Yazar İbrahim Selvi ile Röportaj Röportaj : Asude Can

HDP-YSP ya da Kandil'in siyasi uzantısı